30 Ocak 2025 09:16

Servis şoförlüğü de yapan tersane işçisi: Kullandığım aracın neredeyse sağlam bir yeri yok

Kendisiyle birlikte diğer üç arkadaşının da servisliğini yapması için bir araba tahsis edilmiş. Ancak araba için “Neredeyse sağlam bir yeri yok” diyor Feridun.

Servis şoförlüğü de yapan tersane işçisi: Kullandığım aracın neredeyse sağlam bir yeri yok

Fotoğraf: Adem Kutucu/AA

Eren YÜCEBOY
İstanbul

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği İSİG Meclisinin verilerine göre 2024 yılında servis/trafik kazaları nedeniyle en az 387 işçi hayatını kaybetti. 2025’in ilk ayında bir servis kazası haberi Tuzla’dan geldi. Numarine adlı firmaya bağlı çalışan tersane işçilerini taşıyan servis, dere yatağına yuvarlanmış ve 2 işçi hayatını kaybederken 16 işçi ise yaralanmıştı.

Tuzla’da yaşayan ve her gün çalışmak için Yalova’ya gidip gelen Feridun’la birlikteyiz…

25 yaşındaki Feridun üç aydır Yalova’daki bir firmada çalışıyor. Çalıştığı firma gemi güvenlik ekipmanları üretiyor. Firma, Yalova’ya gidip gelebilmesi ve aynı zamanda kendisiyle birlikte Tuzla’nın Aydınlı Mahallesi’nde oturan diğer üç arkadaşının da servisliğini yapması için kendisine bir araba tahsis etmiş. Ancak kendi kullanımına verilen bu araba için “Neredeyse sağlam bir yeri yok” diyor Feridun: “En ufak parçasına varıncaya kadar sorunlu bir araba. Ama esas sıkıntısı frenlerde. El freni çalışmıyor. Normal freni de tutmuyor. Arabanın ABS’si de çalışmıyor. ABS’nin yaptığı işi ben kendim manuel olarak yapmak zorunda kalıyorum. Şanzımanında da sıkıntı var. Vites değiştirirken zorlanıyorsun kullanırken.”

Bugüne kadar bir kaza atlatmadıklarını ama arabanın tamir edilmediği koşullarda bir kaza yaşayabileceklerini söylüyor Feridun: “Kazadan kastım sadece bizim başımıza bir şey gelmesi değil. Çünkü ben artık arabayı tanıyorum. Biliyorum sorunlu olduğunu. O yüzden ona göre kullanıyorum, hız yapmıyorum asla. Kontrollü gitmeye çalışıyorum. Ama arabanın sorunlu olduğunu ben biliyorum da yoldan geçip giden insanlar bilmiyorlar. Nereden bilecekler? Birden atlayabiliyorlar yola. Onlar için de riskli bir durum. Sadece insanlar da değil. Bazen kedi atlıyor, köpek atlıyor… Yani herkesin canını tehlikeye atan bir durum. Artık arabanın ön tarafına ‘Bu araba bozuk. Önüne atlamayın’ yazmayı bile düşünüyorum.”

Çözümün arabanın önüne bir yazı asmakta olmadığını biliyor Feridun. Ama bu türden bir çözüm yolunu bile aklına getirmesinin bir sebebi var. Patronunun gereken tamir için ayıracağı paraya kıyamayacağını düşünüyor: “Halbuki çok bir masrafı da yoktur. El freni için bir tel değiştirilmesi lazım. Bu tel 3-4 bin liradır. Frenin tamiri de 5-6 bin, debriyaj da 3 bin olsun… İşçiliğini de dahil etsek toplam maliyet taş çatlasın 20 bin lira civarıdır. Ama 20 bin liradan vazgeçmiyor adam. İnsanların canını riske atmak daha kolayına geliyor. Nasılsa kimsenin denetlediği de yok.”

“20 bin liradan vazgeçmemek” diye tanımladığı şey tek başına ahlaki bir şey değil. Patronun düşüncesizlikten ya da vicdansızlıktan dolayı 20 bin lirayı sakındığını düşünmüyor Feridun. Böyle yapmasının gerekçesinin “Patron gibi düşünmek” olduğunu söylüyor: “Adam tipik bir patron gibi düşünüyor. Her türden masraftan kaçınıyor. Onun için önemli olan tek şey daha fazla gelir elde etmek. Bugün ayda 4 milyonluk satış yapıyor. Bunun tam olarak ne kadarı cebine kalıyordur bilmiyorum ama 4 milyonluk geliri olduğunu biliyorum. Bu 4 milyonu arttırmak için 20 bin lirayı sakınıyor, zam ayı gelmesine rağmen ne kadar zam alacağımızı bize söylemiyor… Gemiler için güvenlik ekipmanı üretip satıyoruz ama bizim kendi güvenliğimiz sağlanmıyor. Çünkü güvenlik de alınıp satılan bir şey. Patron güvenlik satarken kâr elde ediyor ama güvenliği satın alması gerektiğinde onu masraf olarak görüyor.”

SENDİKASIZLIK ÖLDÜRÜYOR

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisinin verilerine göre 2024 yılında en az 1897 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Bu iş cinayetlerinin 387’si (yüzde 20) servis ve trafik kazaları sebebiyle meydana geldi.

Rapora göre iş cinayetlerinde yaşamını yitiren işçilerin yüzde 98.11’i (1861) sendikasız işçilerdi. Yaşamını yitiren sendikalı işçi sayısı ise 36 oldu.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Dört yılda 750 bin yeni çocuk işçi

Bizzat Erdoğan’ın, pandemiyi ‘üretim ve lojistik üssü olma fırsatı’ olarak işaret ettiği 2020’den bu yana ucuz emek eksenli dönüşümün çarpıcı sonuçları ortaya çıkıyor. ‘Üretim, ihracat’ gibi sloganlarla pazarlanan dönüşüm, çocuk emeğini de başta sanayi olmak üzere sermayenin hizmetine sundu. Bu dört yılda 750 bin çocuk daha resmi rakamlara işçi olarak geçti.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Gençlerin sokak eylemlerine atıfta bulunan Bahçeli, "Öğrencinin yeri okuldu, sınıftır, kütüphanedir" dedi.

Evrensel'i Takip Et