30 Ocak 2025 10:11
/
Güncelleme: 11:48

Kemal KESKİN
İzmir

Kapitalizm tüm dişlileri ile insan bedeni üzerinde dün de can alıyordu bugün de almaya devam ediyor. Öldüremediklerini de sakat bırakıyor. Öyle ki işçiler çalışırken ya uzuvlarını kaybediyor ya da bir meslek hastalığına yakalanıyor.

Pandemi denen bir dönem yaşadık. Kapitalistler “Çarklar dönsün” diye herkes eve kapanmışken işçileri fabrikalarda çalışmaya çağırdı. Sokağa çıkma yasakları, ‘özel izinlerle’ işçiler için yasak olmaktan çıkarıldı. İşte böylesi bir dönemde NEMAK fabrikasında çalışan işçi arkadaşımız Ali Kurtuluş kapitalizmin kâr hırsı için “Çarklar dönsün” diye, pandemide hastalığa yenik düşüp aramızdan ayrıldı. NEMAK sendikalı (Türk Metal) bir iş yeriydi ve sendika sadece başsağlığı dilemenin ötesine geçmedi.

Bakioğlu Holding, Çiğli OSB’de birden fazla fabrikaya sahip ve her birinde yüzlerce işçi çalışıyor. Bakioğlu’na ait iş yerlerinde sendika yok. Bir dönem Bak Ambalaj’da Basın-İş örgütlenme faaliyeti yürütse de başarılı olamadı. Yine Bakioğlu’na ait fabrikalardan BAREKS’te Emre Sedir adlı işçi arkadaşımız bakım yaparken makineye sıkışarak gencecik yaşında can verdi. Cenazesi İzmir Karşıyaka’da kaldırılırken, Enver ve Sertaç Bakioğlu da oradaydı. Onlar için “Baba adam” diyen de vardı, “Niye gelmişler” diye tepki gösteren de...

YANAN İŞÇİYE DAMACANA SU İLE MÜDAHALEYİ UNUTMADIK

Yine OSB’de sendikasız bir iş yeri olan Dirinler Fabrikasında işçi arkadaşımız Zafer Çaylak çalışma esnasında, gaz sıkışması sonucu yaşanan patlama ile yanarak ağır yaralandı. Aylarca hastanede yanık tedavisi gördü ancak maalesef can verdi. İlk müdahalenin işçiler tarafından damacana suları ile yapıldığı bilgisine ulaştığımızda acımız bir kat daha arttı.

Önlem almanın maliyet olduğunu düşünerek daha fazla kazanma hırsı ile hareket edenler, arkadaşımızın, geride iki yetim çocuk bırakarak aramızdan ayrılmasına neden oldu. Hatırlayalım; İskenderun Tosçelik Fabrikasında da benzer bir müdahaleye dair görüntüleri Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan paylaşmıştı. Hani tedbir, hani teçhizat... Ölüm bu kadar ucuz. Zafer’in ailesi Emek Partisi Gaziantep Milletvekili Sevda Karaca tarafından da ziyaret edilmişti.

ŞANS ESERİ ÖLÜMDEN DÖNMEK

CMS; Pınarbaşı, Gaziemir ve Çiğli 1, Çiğli 2 olmak üzere dört fabrikadan oluşuyor ve Türk Metal örgütlü. Daha birkaç gün önce Çiğli CMS’de dökümhane bacası forkliftin üzerine düştü. Kullanan işçi o an içinde olmadığı için şans eseri ölümden döndü. Ancak işçinin vücudunda yanıklar oluştu. Kamera kayıtlarından olayın oluşma anını görmek mümkün. Oysa olaydan birkaç gün önce yöneticiler tarafından 2025 hedefleri üzerine Çiğli CMS’de toplantı ve sunum yapılmıştı. Büyük laflar edilmiş, her şey kontrolümüzde havası yaratılmıştı. Onlar “Biz büyük bir aileyiz” derken; fedakarlık ve sefalet işçilerin payına, büyümek, daha çok kâr etmek CMS kapitalistinin payına düşüyordu. İşçiler her şeye yetişmeli, bir makine gibi tıkır tıkır çalışmalı, makine arıza yapsa bile işçi hep canlı ve diri olmalıydı. Üretim aksamadan sürmeli, sipariş yetişmeli ve her şey buna kilitlenmeliydi. Siparişin yetişmemesinin maliyeti oldukça büyüktü ve ne yapıp ne edip sipariş yetişmeliydi. Rekabet kapitalizmin doğasında vardı ve yarışta kazanan olmak için her yol denenmeli, gerekirse işçi fabrikada sabahlamalıydı. Makine arızalandığında bakımcı olmalı, sipariş yetişmeyecek olursa fazla mesaiye kalmalı, patron kazansın diye kendi ihtiyaçlarından vazgeçmeli, ailesini unutmalıydı. Sonuç bazen ölüm/sakat kalma, kimi zaman da türlü bahanelerle işten atılma şeklinde olabiliyor. Geçtiğimiz yıl CMS işten atmada rekor kırdı denebilir.

SAĞLIĞIMIZ İÇİN BİRLİK

İş yerlerinin denetlenmesinde önceden haber vermeler, çay kahve içip gitmeler işçilerin her zaman şahit olduğu bir durum. İş yerlerindeki İSG birimlerinin kuşatılıp patronun hizmetine girmesi de öyle... Keza yasal düzenlemeler de hep patronların lehine işliyor. Bunların değişmesi bir mücadele gerektiriyor.

6331 sayılı Kanun ve Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliğine göre, kişisel koruyucu donanımlar; iş kazaları veya meslek hastalıklarının önlenmesi, sağlık ve güvenli risklerinden korunma ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla kullanılır. Patronlar çalışanlarının sağlığını korumak için hem iş yerinde genel düzenlemeler yapmak hem de bireysel koruyucu tedbirleri sağlamakla yükümlüdür. Tasarruf tedbiri adı altında ve maliyet gerekçesi ile işçilerin sağlığı ve iş güvenliği tehlikeye atılamaz. Denetimler gerektiği gibi yapılmalı, sorumluluğunu yerine getirmeyen iş yerlerine yaptırımlar uygulanmalıdır. Bunların gerçekleşebilmesi işçilerin örgütlü hareket etmesi ile mümkün olabilir ancak. İnsanca çalışmak ve yaşamak için tüm ücretlerin yoksulluk sınırının üzerine çekilmesi, günde 7 saat, haftada 35 saat çalışma ve hafta sonu tatil hakkı taleplerinin gerçekleşmesi de… Bunca kıyım ve acı kaderimiz değil. Bu hep böyle olmak zorunda değil. İşçiler olarak fabrikada işbaşı yaparken birlikte toplu halde içeri giriyoruz. Peki sağlığımız ve güvenliğimiz için birlikte hareket edebiliyor muyuz? Gücümüz ise örgütlü birlikteliğimizden geliyor.

Evrensel'i Takip Et