01 Şubat 2025 16:24

Devlet Denetleme Kurulunun yetkileri genişletildi: Amaç devleti şirket gibi yönetmek

Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent: “Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen bir denetçi, belediye başkanını, baro başkanını, öğretim elemanını görevden uzaklaştırabilecek. Açıkça anayasaya aykırı.”

Fotoğraf: ANKA

Paylaş

Elif Ekin SALTIK

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda görüşülen, “191 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” 30 Ocak’ta AKP, MHP ve BBP’nin oylarıyla kabul edildi. Kabul edilen yasayla birlikte Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi.

Buna göre DDK, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, KİT’ler, BDDK ve SPK gibi düzenleyici kurumlar, barolar, tabip odaları ve kamu bankaları gibi kurumlarda çalışanları herhangi bir yargı kararı olmaksızın görevden uzaklaştırabilecek.

“MEVCUT İKTİDARIN SÜREKLİLİĞİ SAĞLANMAK İSTENİYOR”

Kabul edilen yasayı gazetemize değerlendiren Siyaset Bilimci Dinçer Demirkent, 31 Ocak 2025 tarihinde kabul edilen 7539 sayılı Kanun’un ilk üç maddesinin mevcut sistemin işleyişi ve mevcut rejimin niteliğini anlamak için önemli olduğuna işaret etti. “Bunlardan ilki norm yaratma biçimine ilişkin. Türkiye’nin yeni rejiminde denetim işlevi zaten elinden alınmış olan yasama organı, asli işlevi olan norm yaratma bakımından işlevsizleşmiş durumda” diyen Demirkent ikinci olarak yasanın içeriğinin rejimin niteliği bakımından kritikliğine dikkat çekti. Demirkent, 2018 yılında, OHAL’in sona ermesi ve 7145 sayılı Kanun’un kabulünden beri olağanüstü halin olağanlaştığını vurgularken, “OHAL kapsamında çıkarılan kişisel, OHAL’i ortaya çıkaran sebebi ortadan kaldırma amacına yönelik ve geçici tedbir niteliğindeki düzenlemelerin yasalaşması ve hükümet sistemini buna uygun hale getiren, fiili rejime hukuk elbisesi giydiren 2017 tarihli ve 6771 sayılı Anayasa Değişikliği Kanunu’nun kabulü ile artık rejim, hukuk güvenliğini değil, mevcut iktidarın sürekliliğini sağlama amacına yönelik hareket ediyor. Bu amaç için de Anayasa, kanun, kararname ve kanun altı düzenlemeler çıkarılıyor. Dolayısıyla, artık bir kuralın hangi hukuki amaca, kamu yararına hizmet ettiğini tespit yerine, mevcut iktidar ittifakı bakımından neyi koruduğuna bakmak durumunda kalıyoruz” dedi.

“OHAL BİTTİ, DÜZENİ SÜRÜYOR”

Kanun’un üçüncü maddesinde yer alan “Her kademe ve rütbedeki görevliler hakkında görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasını yetkili makamlara önerebilir, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında bu tedbiri uygulayabilir” hükmünün anlamını da açan Demirkent şöyle devam etti: “Cumhurbaşkanı tarafından görevlendirilen bir denetçi, bir belediye başkanını, bir üniversite öğretim elemanını görevden uzaklaştırabilir hale gelecek. Açıkça Anayasa’nın 129, 130 maddelerine, Anayasa’nın sistematik yorumundan yola çıkılırsa da Anayasa’nın ruhuna aykırı. Örneğin Anayasa’nın 130. maddesine göre, bir üniversite öğretim elemanını Yükseköğretim Kurulunun veya üniversitelerin yetkili organlarının dışında kalan makamlarca görevden alamazsınız. Buna aykırı görevden almalar OHAL’de yapıldı. Daha sonra yapılan yasalaştı. OHAL’in üzerinden 7 yıla yakın zaman geçti, hâlâ sürüyor. Şimdi DDK’ye memur ve diğer kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi veren kanunun rejim bakımından anlamını da özellikle belediyeler, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları üzerindeki baskılardan anlayabiliriz. Yatay güçler ayrılığı, yani yasama yürütme ilişkileri bakımından kendini dizginleyecek araçları tamamen ortadan kaldırmış olan siyasal iktidar; mevcutlar üzerine yeni araçlar icat ederek son yerel seçim sonuçları sonucunda oluşmuş dikey dengelemeleri de ortadan kaldırmayı amaçlıyor, son dönem uygulamalar izlendiğinde bu sonucu çıkarmak için yeterli veri var. Bunun yanında zaten 2002’den beri yoğun biçimde arzuladığı devleti şirket gibi yönetmeyi, kamu yararına uygun olanla değil, yakını ile çalışmayı arzuluyor. Bu kanun ile bunun koşullarını da sağlamış oluyor. Dolayısıyla kaynağını başka bir normdan alan olağan hukuk araçlarının aksine, kaynağını iktidarın kendi devamlılığı amacından alan araç/kurallar düzeniyle karşı karşıyayız. 31 Ocak günü kabul edilen kanun bunun çok açık bir örneği.”

“SEÇME İRADESİNİ GEREKSİZ HALE GETİREN BİR HAMLE”

Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan ise bunu tek adam iktidarının siyasallaşmış yargı sopasından sonra şimdide DDK sopası ile seçilmiş yöneticilerin yerine Erdoğan’ın belirlediği insanların atanmasına yol açacak bir hukuksuzluk süreci olarak değerlendirdi. “Bu kanunla yarı kamu kurum niteliğinde olan ve seçimle gelen kamu kurumları yöneticilerinin, belediyeler dahil DDK tarafından görevden alınması ve yerine tek adamın istediği kişilerin atanmasının yolu açılmış oluyor” diyen Aslan, “Tuzun koktuğu andır. Tek adam iktidarı ve etrafındaki gerici güçlerin, seçme iradesini gereksiz hale getiren bu hamlesi, ağır tahribatlar yaratacak yeni adımıdır. Kanun tasarısı iptal edilmelidir” diye konuştu.

“SARAY REJİMİNİN HUKUKSUZLUKLARINA YASAL KILIF”

ANKA’nın haberine göre konuya ilişkin yazılı açıklama yapan CHP Gaziantep Milletvekili Hasan Öztürkmen de iktidarın DDK’ye süper yetkiler getirdiğine dikkat çekti. Teklif ile DDK’ye ‘Görevden uzaklaştırmayı önerme’ yetkisinin de verildiğini belirten Öztürkmen, “Düzenleme, örgütlenme özgürlüğünün araçları olan dernek ve sendikalara açıktan müdahale etmesi açısından Anayasa’nın 33, 104 ve 108. maddelerine açıkça aykırıdır. Doğrudan örgütlenme özgürlüğünü, hak arama hürriyetini zedeleyen bu düzenleme aynı zamanda 87 sayılı ILO sözleşmesine de açık aykırıdır” dedi.

Teklifteki ‘diğer kamu görevlileri’ kavramının da dikkat çektiğini ifade eden Öztürkmen, “Kavram oldukça geniş yorumlanabilir ve seçilmiş kişiler doğrudan denetçiler tarafından görevden alınabilir hale gelir” şeklinde konuştu. Yaşanan durumun AKP iktidarındaki yargı mekanizmasını da özetlediğine işaret eden Öztürkmen, “Saray rejiminin hukuksuzluklarını, yasa ve anayasa tanımaz adımlarını Meclis eliyle ‘yasal’ hale getirme planlarına izin vermeyeceğiz” dedi.

CHP ayrıca “Kanunun iptali” ve “Yürürlüğünün durdurulması” için Anayasa Mahkemesine (AYM) başvuruda bulunulacağını açıkladı.

ÖNCEKİ HABER

4 ilde kayıp yakınları eylemi: Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz

SONRAKİ HABER

Mersin'de kayyımlara karşı deklarasyon: 'Sessiz kalmayacağız'

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa