Polis 'riskli' diyecek, yapay zeka tutuklayacak
Poliste çok kaydı olanların, hakimlere rapor şeklinde sunmasına yönelik yasal düzenleme hazırlığından bahsediliyor. İktidarın riskli olarak değerlendireceği insanların özgürlüğü tehdit altında.
Avukat Tugay Bek
Türkiye gazetesi, geçtiğimiz cuma günü birinci sayfadan “Suçla mücadelede yeni sistem. Hakime risk uyarısı” başlığı ile bir haber yayımladı. Haberde, poliste çok sayıda kaydı olan kişilerin, hakim ve savcılara bir rapor şeklinde sunmasına yönelik bir yasal düzenleme hazırlığından bahsediliyor. Devamında “Suçla mücadelede yapay zeka sistemlerinin kullanılması, suçu işleyenlerin yeni suç işlemelerinin önüne geçilmesi ve bazı suçlularla ilgili risk unsuru taşıdığı gerekçesiyle mahkemelerin daha kolay karar almalarına yönelik yeni adımlar atılacak” deniyor.
Gazete, okuru ikna etmek için, geçtiğimiz eylül ayında Ümraniye’de görevli Kadın Polis Memuru Şeyda Yılmaz’ın, 26 suç kaydı olan bir “suç makinesi” tarafından öldürülmesini örnek vermiş. Türkiye gazetesinin uzman olarak görüşünü aldığı Polis Akademisi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Coşkun Taştan, “Asayiş Daire Başkanlığıyla suçla mücadelede risk analizine dayalı bir çalışma yürüttüklerini, hakimlerin henüz sabıkası olmadığı için suçluları serbest bıraktığını, bu sistem ile birlikte polisin ‘Bu birinci dereceden risklidir’ diye bir karar destek notu üretip gerekçelerini altına yazıp hakime vermesi halinde bu sorunun çözüleceğini” söylemiş.
GÜVENLİK Mİ ÖZGÜRLÜK MÜ İKİLEMİ
Tüm otoriter rejimlerin yaptığı gibi, güvensizlik endişesi kışkırtılarak antidemokratik uygulamalara kamuoyun desteği oluşturulmak isteniyor. Polis, öteden beri suçlu olarak hakimin önüne çıkardığı şüphelilerin, anayasa, hukuk, insan haklarına aykırılık ve kanunda öngörülen tutuklama şartlarının oluşmadığı gerekçesi ile serbest bırakılmış olmasından rahatsızdır. Polis, suçlu olduğu kanaatine vardığı kişilerin hapse gönderilmesinde, hakimlerin yalnızca onay mercii olarak bir vazife üstlenmesini beklemektedir.
Tutuklama şartlarını düzenleyen Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK), suç işlediğine dair kuvvetli suç şüphesinin oluşması şartını aramaktadır. Tutuklamayı, istisnai hallerde başvurulması gereken bir tedbir olarak tanımlamaktadır. Polis bu düzenleme ile soruşturmada suçluluk yönünde somut deliller elde edilemediği zaman “Yapay zeka ile elde edilen risk raporu” ile hakimin elini kolunu bağlayıp, tutuklama için kanunun aradığı tüm şartları devre dışı bırakmak istemektedir. Böylece sulh ceza hakimlikleri tutuklama hususunda noterlik makamı haline gelecektir. Özgürlüğün kısıtlanması gibi bir temel hak ve hürriyete ilişkin karar fiilen hakimin elinden alınarak tek belirleyici olarak polise verilmek istenmektedir.
TUTUKLAMAYA, YAPAY ZEKA KARAR VERECEK
Yapay zekanın kullanılacak olması da düzenlemeyi öngörülemez bir hale getirmektedir. Haberde açıkça söylenmese de şüphelilerin, geçmiş suç kaydının yanı sıra, etnik, dini, mezhebi kökeni, siyasal görüşü, sosyal medya paylaşımları üzerinden yapılacak kişilik analizleri de risk raporu hazırlanırken kullanılabilecektir. Polis, risk raporu teknolojisine sokakta yapacağı rutin bir kimlik kontrolünden, toplumsal bir olaya yapılacak müdahaleye dek her alanda başvurabilecektir. Siyasal iktidar ve emrindeki polisin riskli olarak değerlendireceği insanların özgürlüğü tehdit altındadır.
Bizzat Adalet Bakanlığının açıklamış olduğu verilere göre savcıların açmış olduğu ceza davalarında mahkumiyet oranı sadece yüzde 62. Yani hakkında dava açılan her 100 vatandaştan 38’i boş yere mahkeme kapılarında sürüklenmekte, göz altına alınmakta veya tutuklanmaktadır. Suçla etkin mücadele için, mahkumiyete yeterli somut delilleri ortaya koymakla görevli polis, bunu yapmak yerine tutuklama oranını artırmaya yönelik arayışlar içindedir.
İKTİDAR, POLİS DEVLETİ ARZULUYOR
Darbe Anayasası’na karşı yeni bir anayasa hazırlamak iddiasında olan siyasi iktidar, yapmış olduğu düzeleme ve uygulamalarla, temel hak ve hürriyetlerin ve kişi özgürlüğünün korunmasında ülkeyi daha da geriye götürmektedir. Hakime “risk raporu” verilmesinin kanunlaşması halinde, polisin hedefe koyduğu herkes, başkaca somut bir delile bakılmaksızın tutuklanabilecektir. Benzerine distopik roman ve filmlerde rastlanabilecek bu düzenleme, özgürlükler için büyük “risk” oluşturmaktadır. Sanatçıların, gazetecilerin, sosyal medya kullanıcılarının, muhalif siyasetçilerin, hak arayan emekçilerin, ülkenin doğasını, suyunu, ormanını korumak için mücadele eden çevrecilerin olmadık gerekçelerle tutuklandığı bir süreçte durumu daha da vahim hale getirecek olan “risk raporu” tehdidine karşı, tüm halkın birleşerek itirazını dile getirmesi gerekmektedir.
Evrensel'i Takip Et