Esenyurt mitinginden yükselen ses: İcraat istiyoruz, söylem değil
DEM Parti'nin Esenyurt'ta düzenlediği "Özgürlük için barış" mitingine katılan yurttaşlar, "İktidarın açıklamaları bizi bağlamıyor, artık icraat istiyoruz, bizi bu sözlerle ikna edemezler" diyor.
Dilan TEMİZ
İstanbul
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), PKK lideri Abdullah Öcalan ile yapılan görüşmelerden çıkan mesajlar üzerine “Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları” kapsamında “Özgürlük için emek, adalet ve barış” şiarıyla İstanbul’da ilk mitingi düzenledi.
Esenyurt’ta Cumhuriyet Meydanı’nda yapılan miting öncesi yoğun önlemler dikkat çekti. Meydan iki sıra bolca aralık bırakılarak barikatlarla daraltılmış ve etrafı sarılmıştı. Miting alanına yurttaşlar halay, zılgıt ve sloganlarla giriş yaptı. Sloganlarda Rojava ve Öcalan vurgusu öne çıkıyordu. Bahçeli’nin Öcalan’a çağrısıyla başlatılan ve DEM Parti’nin İmralı’ya iki ziyaretiyle devam eden adı konulmayan bu ‘süreç’te talepler yerinde duruyor, beklenti ise azalıyor. DEM Parti, son İmralı görüşmesinin üzerine Öcalan’ın mesajlarını halkla konuşmak üzere ‘buluşmalarına’ bu mitingle başlamış oldu.
Öcalan’ın bir sonraki görüşmede ne mesaj vereceği konuşulurken Esenyurt’ta mitinge katılan yurttaşlar, somut, ikna edici adımlar ve şeffaflık vurgusunda bulunuyor. Mitinge katılanlardan çoğunluk, kayyım atamalarını, gözaltıları, tutuklamaları ve iktidarın net bir ‘icraat’ göstermemesini, sürecin ‘samimi olmamasının’ en net göstergeleri olarak değerlendiriyor.
Nitekim kürsüde konuşmalar yapılırken konu iktidara gelince alandan şu sesler yükseliyordu: “İnanmıyoruz başkanım, onlara inanmıyoruz, yalan söylüyorlar, kayyım atıyorlar…”
Bir taraftan da yıllardır tüm baskı ve engellemelere rağmen “barış” talebinden vazgeçemediklerini, bu nedenle her ne kadar şu aşamada net bir şey olmasa da bunların konuşulmasının önemli ve kıymetli olduğunu söyleyenlerin sayısı da az değil. Konuştuklarımız arasında iktidara seslenip; “Biz barış istiyoruz, talebimiz net, siz de net olun” diyen de vardı, “Bunlarla iş yapılmaz, güven olmaz. Bilsin ki karşısında kandıracağı bir halk yok” diyen de. Süreci Erdoğan’ın yeniden seçilmesi için bir seçim propagandası olarak değerlendirenlerin sayısı da fazlaydı.
“KÜRT HALKI ARTIK KANDIRMAYA GELMEZ”
Konuştuğumuz yurttaşlardan Yıldız Eren, İmralı’ya gidildiğini ancak somut bir açıklama yapılmadığını dile getirdi. Bu görüşmelerden beklentilerine ve taleplerine dair ise şöyle konuştu: “Biz barışı, özgürlüğümüzü, kendi kimliğimizi istiyoruz. Tek istediğimiz onurlu bir yaşam. Halkın kafası karışık, barış olacak mı yoksa kandırılıyor muyuz diye. Ancak Kürt halkı eski Kürt halkı değil, artık kandırmaya gelmez. Nereye kadar mücadele etmemiz gerekiyorsa edeceğiz. Bir yandan süreç başlatıldığını söylerlerken diğer yandan gözaltılara, baskılara devam edilmesini kabul etmiyoruz.”
“ARTIK SÖZLERLE İKNA EDEMEZLER”
Arzu Akgün de sürecin çözüme evrilmesi ve barışla sonuçlanması için karşılanması gereken taleplerin olduğunu söyledi: “İlk olarak talebimiz; tutsaklarımız özgür olmalı. Ana dili talebimiz karşılanmalı. Annelerin gözyaşına özellikle ‘hayır’ diyoruz. Seçtiğimiz belediye başkanlarımızın yerine kayyım atanmasını reddediyoruz. Artık yeter! Biz bilinçli bir halkız, Kürt halkını o kadar da basit görmesinler. İktidarın açıklamaları bizi bağlamıyor, biz artık icraat istiyoruz. Bizi bu sözlerle artık ikna edemezler.”
“ŞEFFAF BİR ŞEKİLDE YÜRÜSÜN”
CHP’li olduğunu belirten Naz Erdoğmuş ise “Hepimiz barış, kardeşlik istiyoruz. Demokrasinin, laikliğin, herkesi kucaklayacak ilkelerle anayasada olmasını istiyoruz. Ama bunun şeffaf bir süreç olmadığını düşünüyoruz. Daha önceki sürecin sonuçları ortada” dedi. “Çanakkale’de mücadele eden tüm kimliklerin bir arada barış içinde yaşamasını istiyoruz” diyen Erdoğmuş, “Özellikle yargının sopa gibi kullanılmasından vazgeçmeliler. Süreç veya adı her neyse, şeffaf şekilde yürüsün ve ellerini yargının üzerinden çeksinler” şeklinde konuştu.
“SAMİMİYET GÖRMÜYORUM İKTİDAR TARAFINDAN”
İktidara güvenmediğini belirten Zeynep Gökçe ise “Ama tabii ki barış için gereken her şeyin desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. İki yüzlü bir süreç yürüyor şu an. Bir taraftan kayyımlar, baskılar diğer taraftan görüşmeler... İktidarın tutumunu tutarlı ve açık bulmuyorum” dedi.
Bir diğer yurttaş da “Şu ana kadar istediğimiz gibi net, somut bir şey olmadı. İlk başta umutluyduk, şimdi bir umut yok. Takipteyiz. İsteğimiz belli barış, yapılması gerekenler belli. Öyle sadece siyasilerin konuşması ile olmaz. Halk ne diyor baksınlar, ben halkım. Yapabilecekleri yasal şeyleri yapmalılar. Samimiyet görmüyorum iktidar tarafından. Bir an önce barış gelmeli, barış gelirse ülke refaha ulaşır” dedi.
“KAYYIMLARI GÖNDERECEĞİZ”
Mehmet Çobanoğlu da “Barış için olan her şey çok önemli. Gözlemliyoruz. Dünyanın her tarafında savaşlar sürüyor, ülkeye de sirayet edebilir. Silahlar bırakılsın deniliyor, evet herkes silahların bırakılmasından yana ama bunun için bir alt yapı hazırlanmıyor. En üst şahsiyetin dile getirmesi gerekir, maalesef hiç dile getirmiyor. Bu da beni rahatsız ediyor” dedi.
Celal Bektaş ise “Çözüm sürecini oy için yapıyorlar, Kürtleri kandırmaya çalışıyorlar. Bahçeli daha önce ip atıyordu. Belediye başkanlarına kayyım atıyorlar. Kayyımlara karşıyız, kayyımları göndereceğiz. Barış, kardeşlik, birlik lazım, vatandaş aç. Pahalılıktan yumurta alamıyoruz, tavuk alamıyoruz, hiçbir şey alamıyoruz” diye konuştu.
Evrensel'i Takip Et