MEB’in iş bırakma yapan öğretmenlerle gönderdiği uyarı yazısı Meclis gündeminde
DEM Parti Milletvekili Cengiz Çiçek, MEB’in iş bırakma yapan öğretmenlere gönderdiği uyarı yazısını Meclis’e taşıyarak “Bakanlığınız bu hukuksuz uygulamasını nasıl savunmaktadır” diye sordu.

Fotoğraf: Evrensel
DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, MEB’in iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere gönderdiği uyarı yazısını Meclis’e taşıyarak, “Bakanlığınız bu hukuksuz uygulamasını nasıl savunmaktadır” diye sordu.
Çiçek, konuyla ilgili verdiği yazılı soru önergesinde, MEB’in sendikal haklara yönelik baskılarının arttığını belirterek, “Millî Eğitim Bakanlığı, son dönemde sendikal haklara yönelik baskılarını artırarak, sendikal özgürlükleri açıkça ihlal eden bir noktaya taşımıştır. Bunun en güncel örneği, 13 Ocak 2025 tarihinde gerçekleşen iş bırakma eylemi sonrasında eğitim emekçilerine tebliğ edilen uyarı yazısıdır. Bu yazı, sendikal faaliyetlerin meşruiyetini sorgulayan ve eyleme katılan öğretmenleri yaptırımlarla tehdit eden bir içeriğe sahiptir” ifadelerini kullandı.
Eğitim emekçilerinin ekonomik sıkıntılar karşısında anayasal haklarını kullanarak demokratik bir protesto gerçekleştirdiğini vurgulayan Çiçek, “Ancak MEB, bu eylemi yasa dışı ilan etmeye çalışarak, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal hakları yok saymış ve iş bırakma eylemine katılan öğretmenleri hukuki yaptırımlarla tehdit etmiştir” dedi.
Eğitim-Sen’in açıklamalarına da atıfta bulunan Çiçek, MEB’in bu tutumunun demokratik hakları ihlal ettiğini ve anayasal düzeni yok saydığını belirtti. Ayrıca, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 118. maddesinin sendikal faaliyetleri engellemeyi suç olarak tanımladığını hatırlattı.
Çiçek, ayrıca 30 Ocak 2025’te kabul edilen torba yasa ile Devlet Denetleme Kurulu’na (DDK) kamuya yararlı dernekler, vakıflar, kooperatifler ve birlikler üzerinde genişletilmiş denetim yetkileri tanındığını hatırlatarak, “Bu düzenleme, sivil toplum örgütlerinin bağımsız işleyişini tehdit edebilecek, sendikal faaliyetleri ve demokratik süreçleri zayıflatabilecek niteliktedir” dedi.
Çiçek, yaşanan gelişmelerin yalnızca eğitim emekçileriyle sınırlı kalmadığını, sivil toplumun tüm alanlarını kapsayan bir denetim ve baskı mekanizmasının inşa edilmekte olduğunu belirterek şunları belirtti: “Sendikal örgütlenmelerin baskı altına alınması ve denetim mekanizmalarının siyasi bir kontrol aracı olarak kullanılması, kamusal alanın bütünüyle devlet denetimine tabi tutulmasını beraberinde getirmektedir.”
ÇİÇEK, BAKAN YUSUF TEKİN’İN YANITLAMASINI İSTEDİĞİ SORULAR
- Bakanlığınız, iş bırakma eylemini “eğitim hakkının ihlali” olarak nitelendirerek hukuka aykırı bir yazı tebliğ etmiştir. Oysa sendikal haklar kapsamında yapılan iş bırakma eylemleri, meşru bir protesto biçimi olup, eğitim hakkının ihlali olarak değerlendirilemez. Anayasa Mahkemesi ve AİHM kararları bu yöndeyken, Bakanlığınız bu hukuksuz uygulamasını nasıl savunmaktadır?
- Bakanlığınız, eğitim emekçilerinin iş bırakma hakkını hangi hukuki ve idari gerekçeyle yasa dışı ilan etmektedir? Bu uygulamanın, sendikal hakların kullanımını kısıtlamayı ve kamu çalışanları üzerinde caydırıcı bir baskı mekanizması oluşturmayı amaçladığı açık değil midir?
- Öğretmenlere gönderilen uyarı yazısı, TCK 118. madde kapsamında sendikal hakların engellenmesi suçunu teşkil etmektedir. Bu yazının hazırlanması ve uygulanması, Bakanlığınızın bilgisi ve talimatı doğrultusunda mı gerçekleşmiştir? Bakanlığınız hakkında bu açık hukuksuzluk nedeniyle yasal bir süreç başlatılmasını gerektiren bir durum söz konusu değil midir?
- Bakanlığınız, eğitim hakkını gerçekten gözetiyorsa, öğretmen maaşlarının reel olarak düşmesi, alım gücünün hızla gerilemesi ve eğitimcilerin geçim sıkıntısına sürüklenmesi karşısında neden adım atmamaktadır?
- Bakanlığınızın sendikal hakları fiilen ortadan kaldırmaya yönelik sistematik bir politika izlediği açık değil midir?
- Devlet Denetleme Kurulu’na verilen geniş yetkilerin sendikal faaliyetler üzerinde caydırıcı bir etki yaratmayacağını garanti eden herhangi bir güvence var mıdır?
- Bakanlığınızın sendikal haklara yönelik baskıları, kamu yönetiminde artan merkeziyetçi ve denetimci politikalarla birlikte otoriterleşme sürecinin bir parçası olarak değerlendirilebilir mi? (HABER MERKEZİ)
Evrensel'i Takip Et