4 Şubat 2025 08:54
/
Güncelleme: 14:09

Partiler DDK eliyle görevden alma yetkisine tepkili: Saray’a yargısız ceza gücü

Cumhurbaşkanının atadığı Devlet Denetleme Kuruluna yargılama olmaksızın kamu kurumları ve meslek örgütlerine görevden uzaklaştırma yetkisi verilmesine tepkiler sürüyor.

Partiler DDK eliyle görevden alma yetkisine tepkili: Saray’a yargısız ceza gücü

Ekran görüntüsü, Cumhurbaşkanlığının videosundan alınmıştır.

Gözde TÜZER

AKP ve MHP oylarıyla Meclisten geçen ve bu gece Resmi Gazete'de yayınlanan yasaya göre, Cumhurbaşkanının üyelerini atadığı Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi. Böylece Erdoğan’ın DDK eliyle belediyeler, barolar, meslek odaları, tabip odalarındaki seçilmiş yöneticileri bile görevden uzaklaştırmasının önü açıldı. Padişah fermanı gibi yetkiye tepki gösteren partiler, DDK’nin yargılamanın da yerine geçip Saray’a çok kapsamlı cezalandırma yetkisi verdiğine dikkat çekti.

AKP, MHP ve BBP’nin oylarıyla 30 Ocak’ta kabul edilen yasayla birlikte Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi. Buna göre DDK, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, KİT’ler, BDDK ve SPK gibi düzenleyici kurumlar, barolar, tabip odaları ve kamu bankaları gibi kurumlarda çalışanları herhangi bir yargı kararı olmaksızın görevden uzaklaştırabilecek.

Gazetemize konuşan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Grup Başkanvekili Sezai Temelli, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan ve SOL Parti Sözcüsü İlknur Başer; düzenlemenin ne anayasayla ne anayasa mahkemesi kararlarıyla, ne iç tüzükle, ne hukuk devletiyle, ne de hukuk güvenliğiyle bağdaştığını söylediler. Vekiller kararı “otoriter bir rejimimin giderek bütün sivil toplum alanına sirayet etmesi” olarak değerlendirdi ve Cumhurbaşkanlığındaki DDK’nın ülkedeki az çok demokratik kurumları yargılayıp cezalandıracak bir mahkeme haline geldiğini ifade etti.

CHP: YARGININ YERİNE GEÇİYOR 

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir daha önce de DDK adına bir yasa getirildiğini ancak Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiğini hatırlatarak, Cumhuriyet Halk Partisi adına sürecin şöyle yürüdüğünü aktardı: “Biz hem Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği maddelerin aynen getirilmesi dolayısıyla, hem de bu maddelerin hukuk devletiyle ve demokrasiyle asla uyuşamayacağı iddiası ile, bunu kırmızı çizgimiz sayacağımızı böyle bir kanun, böyle bir düzenleme gelirse hiçbir kanunu geçirmeyeceğimizi ve Mecliste sert direniş göstereceğimizi ifade etmiştik. Bu maddeler geri çekildi. Ancak şimdi küçük bir torba yasayla geldiler ve mutlaka geçireceklerini ifade ettiler. Biz bu yapılanın hem hukuk tanımamak, Anayasa’yı tanımamak, Meclisin işleyişine saygılı olmamak, iç tüzüğün arkasından dolanmak, aynı zamanda siyaseten sözünü tutmamak ve tükürdüğünü yalamak olduğunu da açıkça söyledik ve tutanaklara geçirdik kürsüden.”

Bu düzenlemenin ne Anayasa’yla, ne Anayasa Mahkemesi kararlarıyla, ne iç tüzükle, ne hukuk devletiyle, ne hukuk güvenliğiyle asla bağdaşmayan bir düzenleme olduğunu belirten Emir “Biz buna karşı tekrar Anayasa Mahkemesi'ne gideceğiz ve Anayasa Mahkemesi'nin de bir önceki kararında olduğu gibi anayasaya uygun bir karar vermesini ivedilikle bekleyeceğiz. Hatta yürütmeyi durdurma talepleri de isteyeceğiz” dedi.

Vekil Murat Emir “Getirilen yasayla idari makamın denetleyici makam dahi olsa yargı yerine geçip önce idari olarak geliyor denetliyor, Ondan sonra yargı yerine geçiyor karar veriyor. Ondan sonra da icranın yerine geçiyor ve o kişiyi görevden alıyor. Ve bu üç ayrı unsurda olması gereken yetki, bir kişide toplanılıyor. Bunun hukuk devletiyle uzak yakın bağdaşan hiçbir tarafı yok” ifadelerine yer verdi.

Murat Emir

Fotoğraf: ANKA

"TEK ADAM DÜZENİNİN PARÇASI"

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan DDK’ya verilen yetkilerin Anayasa’ya aykırı olduğunu ama sadece bununla sınırlı kalmadığını belirterek “Bu aslında DDK’nin bir mahkemeye dönüştürülmesi, bir yargı kuruluna dönüştürülmesi, bir ceza verebilir duruma gelmesi, getirilmesi durumudur”

Yasayı “Bugünkü mevcut tek adam düzeninin gerici faşist bir devlet düzeni haline getirilmesi üzerine yürütülen politikaların bir parçası” olarak tanımlayan Bayhan şöyle devam etti: “Çünkü bir kez daha bu düzenleme ile gördük ki Erdoğan ve Cumhur İttifakı, en basit bir demokratik hakkın kırıntısına bile tahammülü edemiyor. Türkiye'deki kitle örgütleri, sendikalar, belediyeler, yerel yönetimlerdeki (kırıntı halinde de olsa) her tür demokratik hak ve örgütlenmeyi baskı altına alacak, tasfiye edecek, onların yöneticilerinin temsilcilerini görevden alabilecek ve işlevsiz hale getirebilecek.

Bayhan düzenlemenin “Kabul edilemez” olduğunu söyleyerek “Bu çok açık ki Türkiye'de gerici faşist bir rejim inşasının yeni bir adımı. Aslında bütünüyle mevcut yargı sistemini bypass ederek kendisini bir yargı kurumu gibi yetkilendiriyor. Yani ceza verebilir, görevden alabilir, yönetimlerin çalışmasını doldurabilir, fiilen bir kayyum atayabilir duruma getiriyor. Bu açıdan çok açık ki yargının bypass edilmesi mevcut” dedi.

"HEP BİRLİKTE KARŞI ÇIKMAK GEREKİYOR"

Asıl çarpıcı olan kısmın da “tek adam düzeninin, tek adam sisteminin ve sarayındaki yetkilerin tek elde birleşmesi yönünde bir adım atmış olmak. Yani bir anlamda tek adam rejimini gerici faşist bir rejim temelinde tahkim etmek” olduğunu söyleyen EMEP Milletvekili Bayhan, bu gelişimlerin hiçbirisinin anti demokratik saldırı politikalarından bağımsız olmadığını aktardı.

Bayhan “Bu ülkede Erdoğan iktidarı hem ekonomik hem de demokratik alanda yaşanan sorunların karşısında her sorunu, her bir problemi kendi yetkilerini artırarak tek adam iddiasını güçlendirecek bütün ve yetkileri kendi elinde toparlayacak bir fırsata dönüştürüyor” dedi. Bayhan şöyle devam etti: “Bu düzenleme aynı zamanda işçi ve emekçiler olarak grev yasaklarına, belediyelere kayyum atanmasına, Boğaziçi Üniversitesi başta olmak üzere bütün üniversitelerde hakim hale getirilen kayyum rektör uygulamasına, gazetecilerin tutuklanmasına, sosyal medya platformlarından düşüncesini dile getiren yurttaşlarımızın polis baskınlarıyla gözaltına alınmasına neden hep birlikte karşı çıkmamız gerektiğini de gösteriyor. Çünkü bu uygulamaların hepsi bütün yetkileri elinde toplayan Cumhurbaşkanı’nın, tek adam düzeninin bir ürünü. Ve bu yasa bu düzeni tahkim etmek için çıkarılmış bir yasa. Onun için bütün işçi ve emekçi kardeşlerimiz hem ekonomik haklarına hem de demokratik haklara birlikte sahip çıkma ve mücadeleyi büyütmek durumunda.”

İskender Bayhan

Fotoğraf: EMEP

"OTORİTER REJİMİN SİVİL TOPLUMA SİRAYETİ"

DEM Parti Grup Başkanvekili Sezai Temelli; Devlet Denetleme Kurulu’nun 12 Eylül ürünü olan bir yapı olduğunu hatırlattı ve “DDK, kamuda Cumhurbaşkanı'nın yetkisiyle denetim yapan, raporlar hazırlayan ve bu raporların sonuçları itibariyle yargıyı harekete geçirebiliyordu. Bu yetkiler daha önce genişletildi ve dolayısıyla Devlet Denetleme Kurulu, bir ‘kayyum mantığıyla’ hareket edebilir hale gelmişti ki; Anayasa Mahkemesi bunu iptal etti. İptal üzerine yeniden bu yasayı önümüze getirdiler” dedi.

Bu konuda Mecliste ciddi tartışmalar yaşandığını, muhalefetin ortak bir tavır ortaya koyduğunu ve Dem Parti olarak da bunun kabul edilemez olduğunu söylediklerini aktaran Temelli “Aralık ayında bunu geri çektiler fakat Ocak ayında tekrar bir ‘kamu yararı ibaresi’ ekleyerek Anayasa Mahkemesi’nin iptal ettiği maddeyi torba yasa içinde getirdiler” ifadelerini kullandı.

Sezai Temelli; düzenleme ile sadece kamu kurumlarının değil, “kamu yararına hareket eden, vakıflar ve birliklerin de” denetlenebileceğini söyleyerek “Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanının siyasi tasarımına bağlı olarak herhangi bir vakfı, derneği, birliği denetleyip oradaki çalışanları, görevlileri, yöneticileri görevden alabilir ve buraya kayyum atanmasına vesile olabilir. Dolayısıyla bu tam bir otoriter rejimimin giderek bütün bir sivil toplum alanına sirayet etmesine dair bir düzenleme” diye konuştu.

RİSKLİ OLAN: TEK ELDE TOPLANAN YETKİ

“Neden şimdi?​” diye sorduğumuz Sezai Temelli şöyle dedi: “Ellerindeki kayyum yetkisi sadece ‘terörle iltisaklı’ bir meseleydi. Dolayısıyla şimdi ‘Kamu yararına denetim yapıyorum çünkü siz kamu yararına bir faaliyette bulunuyorsunuz. Sonuçta siz bir vakıf da olsanız, dernek de olsanız, birlik de olsanız sonuçta faaliyetleriniz kamu yararına. Dolayısıyla ben de kamu yararını gözettiğim için sizi denetliyorum ve bunun sonucunda eğer uygun olmayan bir halle karşılaşırsam sizi görevden alabilirim’ diyor. Burada kurumların kendi iç mekanizmalarını bypass ediyor. Ayrıca yargıyı da bir haliyle bypass edip, böylece bir tasarrufta bulunabiliyor. İşin tehlikeli ve riskli tarafı böyle bir yetkinin tek elde toplanmış olması ve keyfiyete açık uygulanabilir olmasıdır.”

DDK’nin kurumların kendi mekanizmalarını kenara itip, kendisini hem denetçi hem disiplin soruşturması yapan hem de yargıyı yerine koyup karar veren bir yere taşıdığını belirtti ve şöyle dedi: “Kullanılacak tasarrufla kurumların, vakıflar, dernekler ve birliklerin çalışmasını kendi istedikleri şekilde yönlendirmeleri mümkün. Belediyelere kayyum atıyorlar. Şimdi sıra vakıflar, dernekler ve birliklere geldi, öyle gözüküyor. Dolayısıyla bu bir yönetim anlayışı. Bir zihniyetin aslında tezahüründen başka bir şey değil.” 

Sezai Temelli

Fotoğraf: MA

TİP: İKTİDAR HALKAYI GENİŞLETİYOR

TİP Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün “Saray Rejimi AYM tarafından daha önce iptal edilmiş bir kanuni düzenlemeyi yine hukuku hiçe sayarak yeniden kanunlaştırırken, hem OHAL'i süreklileştirmeyi amaçlıyor hem de toplumun geniş kesimlerine dair sindirme ve gözdağı stratejisini katmerli bir hale getiriyor” dedi.

Bu düzenlemenin atanmışların seçilmişler üzerindeki tahakkümünü perçinleyeceğini belirten Ergün şöyle devam etti: “Vesayet naralarıyla iktidara gelen AKP’nin, memleketin her kurumunda yeni vesayet odakları yarattığı aşikar. Hatay milletvekilimiz Can Atalay’ın AYM kararlarına rağmen halen esir tutulması, seçilmiş belediye başkanlarının tutuklanıp yerlerine kayyımlar atanması OHAL’in istisnai bir kurum olarak değil olağan bir kurum olarak uygulanmak istendiğinin bir göstergesi haline geldi. Şimdi bu halkayı daha da genişletmek; barolara, meslek odalarına, demokratik kitle örgütlerine ve kamu kurumlarında çalışan memurlara kadar bu tahakkümü taşımak niyetindeler. Böylelikle Devlet Denetleme Kurulu eliyle Tahkikat Komisyonu yaratılmış olacak ve hiç şüphesiz bu komisyon makbul olmayı ölçüt alacak. Makbul olma kriterini karşılamayan kurumlar ve görevliler iktidarın şiddetinden nasibini alacak.” 

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkan Yardımcısı Doğan Ergün

Doğan Ergün | Fotoğraf: TİP

"BURJUVA HUKUK DA RAFA KALKIYOR"

SOL Parti Sözcüsü İlknur Başer ise iktidarın 15 Temmuz'la birlikte ilan ettiği OHAL rejiminde çıkardığı KHK'larla kamudaki emekçileri işten atma sürecini başlattığını ve bu yasayla da işten atmaların tamamen yasal bir kılıfa büründürülmek istendiğini söyledi.

Başer DDK’ya verilen bu yetki ile kamuda çalışan binlerce emekçiye göz dağı vermek, sindirmek ve sendikasızlaştırılarak örgütsüzlük dayatılmak istendiğini belirterek şöyle dedi: “Tek adam rejimi yönetememe krizi derinleşip toplumsal meşruiyetini kaybettikçe baskı politikalarını arttırıyor. Burjuva rejiminin hukuk normlarını dahi rafa kaldırıp süreklileşen OHAL rejimiyle yola devam etmeye çalışıyor. Kendine biat eden, çeşitli yolsuzluk ve usulsuzlükleri meşrulaştırabilecek çalışan yaratmak ve demokratik kitle örgütlerini susturma, etkisizleştirme amaçlı bu yasanın geri çekilmesi elzemdir. Bu ancak emekçiler, sendikalar başta olmak üzere tüm kesimlerin birleşik mücadelesi ile durdurulabilir.”

İlknur Başer (Fotoğraf: Sol Parti)

YARGI SOPASI YETMEDİ, SARAY’IN KILICI GELDİ

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu'nda görüşülen '191 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi' Perşembe günü kabul edildi. Kanun, AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi'nin (BBP) oluşturduğu Cumhur İttifakı milletvekillerinin oylarıyla TBMM Genel Kurulu'ndan geçti.

Kanun ile Devlet Denetleme Kurulu üye veya denetçisine "her kademe ve rütbedeki görevliler hakkında görevden uzaklaştırma tedbirinin uygulanmasını yetkili makamlara önerme, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında bu tedbiri uygulama" yetkisi tanındı.

Yeni dönemde odalar, bakanlıklar ve belediyelerdeki her rütbeden kamu çalışanları, DDK'nın "ilgili kurul üyesi" veya "denetçisinin", "görevden uzaklaştırma" emrine tabi.

AYM İPTAL ETMİŞTİ

2443 sayılı Devlet Denetleme Kurulu Kurulması Hakkında Kanun'a yönelik önceki girişimler, AYM'nin 11 Kasım 2021 tarihli ve 2018/121 esas numaralı, 2021/84 sayılı kararı ile engellenmişti. Özellikle 6. maddesinin birinci fıkrasında yer alan "...tedbiri uygulayabilir veya..." ibaresi Anayasaya aykırı görülerek iptal edilmişti. İptal edilen 6. madde, kanun teklifinde yer alan 3. madde ile yeniden düzenlenmiş oldu.

DDK NEDİR?

Resmi Gazete'nin 15 Temmuz 2018 tarihli sayısında yer alan “Devlet Denetleme Kurulu Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” metninde, DDK'nın amacı ve kapsamı belirlenirken genel tanımı şu şekilde yapılıyor: “Devlet Denetleme Kurulu, Cumhurbaşkanlığına bağlı üst denetleme organıdır. Kurul; Başkan ve sekiz üyeden oluşan Kurul Karar Organı ile denetim ve soruşturma grupları, Kurul Sekreterliği ve ona bağlı idari birimlerden oluşur.”

Kurulun başkanı ile üyelerinin cumhurbaşkanına karşı sorumluluğu bulunuyor.

Bu "üst denetleme organı", AYM kararıyla kaldırılan dernekler hariç "tüm kamu kurum ve kuruluşlarında ve sermayesinin yarısından fazlasına bu kurum ve kuruluşların katıldığı her türlü kuruluşta, kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her düzeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetlemeleri yapma" yetkisine sahip.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Şireci Tekstil 2023’te vergi öncesi kârı 1.6 milyar TL ama 2023’te hiç vergi ödemedi. İşçilere teklifi yüzde 30 zam.

Karafiber 2023’te 6.6 milyar TL değerinde net satış geliri elde etti. Bu satışlardan “kâr etmediğini” öne sürerek vergi ödemedi.

Yalçın Kardeşler Halı 2023’te kendi beyanıyla 44.4 milyon TL vergiye esas kâr elde etti. İşçilere yüzde 34 zam dayatıyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et