İktidar enflasyon ölçümlerini hizaya çekti: TÜİK yalnız değildir!
TÜİK artık yalnız değil! Enflasyon kuruluna iktidarın ‘düşünce kuruluşu’ SETA, Sabah ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisinin dahil olduğu İTO ile Türk-İş düşük enflasyon hesabında birleşti.
![İktidar enflasyon ölçümlerini hizaya çekti: TÜİK yalnız değildir!](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/283478.jpg)
Grafik: Evrensel
Uğur ZENGİN
Fiyat seviyeleri, fiyatların ‘hayırseverler’, sendikalar veya hükümet tarafından ölçülmesinden ve fiyat endekslerinin oluşturulmasından farklı olarak anlaşılan teorik bir değişken. Fiyat seviyeleri vardır ve fiyat seviyeleri endeks oluşturma süreçleriyle yaklaşık olarak belirlenir. Bu süreçlerin hepsi her şeyden önce kusurludur ancak -ana akıma göre- fiyat seviyelerinin ölçümüne “yeterince” yakınlaşırlar.
Başta ekonomik büyüklük olmak üzere, üretim, ticaret ve fiyat seviyeleri hakkındaki sözde nesnel ve lekesiz ham veriler ekonomideki değer ve kâr kaynakları hakkında en azından ortaya çıkardıklarından fazlasını gizler.
Türkiye’de artan enflasyonun yarattığı parasal yanılsama gizi artırdı. Fiyat algısı yerle bir oldu, hükümetin istatistik ajansı TÜİK’in enflasyon ölçüm sonuçları akla takılan soruları artırdı. TÜİK halk nezdinde itibarını tamamen kaybetti. İstatistik ajansının verileri ücret-maaş zamlarında referans alınırken, ülkenin en itibarsız kurumlarının başında geliyor.
Öyle ki, geçtiğimiz yılın ocak ayında resmi enflasyonu yüzde 64.7 olarak açıklayan TÜİK’in hissedilen enflasyonu yüzde 129.4 dolayında hesapladığı basına sızdı. Farkın “tüketim alışkanlığı” ve “harcama kalıpları” nedeniyle oluştuğu savunması, sadece birkaç aya ilişkin değil, bugüne kadar açıklanan tüm enflasyon verilerine ilişkin büyük bir yalanı çürütmüş oldu.
Bu ifşa alternatif ölçümlere olan dikkati artırırken, haziran ayında dikkat çekici bir veri düştü. TÜİK’in aylık yüzde 1.64, İstanbul Ticaret Odasının (İTO) yüzde 3.42 enflasyon açıkladığı haziranda Türk-İş enflasyonu sadece 0.05’te kaldı. Başka bir deyişle itibarsız TÜİK’e göre bir ayda 100 liralık mal sepeti 101.64 liraya çıkarken, Türk-İş’e göre 100.05 liraya çıktı! Temmuzda TÜİK enflasyonu yüzde 3.23, Türk-İş’in yüzde 1.34 arttı. Örneğin kasım ayında, TÜİK yüzde 2.24 enflasyon açıklarken, Türk-İş enflasyonu binde 6 olarak ölçtü. Haziran-kasım aylarını kapsayan 6 aylık dönemde -ekim hariç- Türk-İş enflasyonu resmi enflasyonun oldukça altında kaldı. Ekimde ise neredeyse başa baş idi: Türk-İş yüzde 2.9, TÜİK yüzde 3. Türk-İş gelen eleştirilere yanıt vermedi.
İTO ise enflasyonu 2024’ün 10 ayında TÜİK’in üstünde, birinde başa baş denilebilecek seviyede ölçtü. İTO, 31 Ocak 2025’te 1995 yılından beri hazırlayıp kamuoyuyla paylaştığı enflasyon verilerine ilişkin metot değişikliğine gittiğini açıkladı. Gıdanın payı azaldı, TÜİK verilerine yaklaştı. Ancak daha önemlisi İTO’nun enflasyon kuruluna iktidarın ‘düşünce kuruluşu’ SETA, Sabah gazetesi ve Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi dahil oldu. Bu bile tek başına İTO’nun verilerinin nesnel ve lekesiz olmayacağını gösteriyor.
Şimşekli ayların başında birbiriyle ayrışan TÜİK, Türk-İş ve İTO enflasyonu artık hizaya çekildi. Hükümetin geçtiğimiz yıl iki kere tadilattan geçirdiği enflasyon hedefi yıl sonunda taca çıkmış, 2024’ün üçüncü ayında açlık sınırının altına düşen asgari ücret yıl ortasında beklentilere rağmen tadil edilmemişti. Bu yıl müjde(!) ile başladı ve asgari ücret cebe dahi girmeden açlık sınırının altında kaldı! Yetmedi, 2025 ocak enflasyonu bu yıl sonu hedeflerinin de tutmayacağını gösterdi.
Şimşekli aylarda enflasyon tutulmuyor ve enflasyon hedefi tutmuyor; sıkı markaja alınmış bağımlı ya da ‘bağımsız’ kurumların enflasyon verileri tutuluyor. Resmi olan ile alternatif ölçüm arasındaki makas ocak verileri ile kapandı. Tüm bu markaja, lekeli verilere rağmen dahi kamu emekçilerine verilen yüzde 5 refah payı(!) tek ayda buhar oldu. Aralık ayında belirlenen asgari ücretin (22 bin 104 TL) bugünkü parasal değeri 23 bin 216 TL.
TÜİK Başkanı Erhan Çetinkaya 9 Temmuz’da, “Türkiye’deki şirketler enflasyonist ortamı kullanarak normalde alması gereken kârlardan daha yüksek fahiş kârlar elde ediyorlar. Enflasyondan bağımsız şirket kârlarına bağlı bir fahiş fiyat artışı var” diyordu. Kârlar birkaç yılda -Başkanın ifadesiyle fahiş- artarken reel ücretler eridi, eriyor. Fiyatlar artıyor. Başta enflasyon olmak üzere fiyat ölçümlerine ilişkin iktidarın çektiği hiza ise, en çok yine işçileri vuruyor.
Evrensel'i Takip Et