4 Şubat 2025 04:48
/
Güncelleme: 11:53

‘Temiz hava halk sağlığının vazgeçilmezi’

Hava kirliliğinin nedenlerine ilişkin konuştuğumuz Halk Sağlığı Uzmanı Cavit Işık Yavuz, “Endüstri bölgelerinde gerekli önlemler alınmazsa kirlilik artar” uyarısında bulundu.

‘Temiz hava halk sağlığının vazgeçilmezi’

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

İstanbul başta olmak üzere Türkiye’nin çeşitli illerinde hava kirliliği artmaya devam ediyor. Kış aylarının yağışsız geçmesi nedeniyle de azalmadığı söylenen hava kirliliği birçok sağlık sorununa da alan tanıyor. Temiz Hava Hakkı Platformunun verilerine göre Türkiye’de kirliliğin en yoğun olduğu bilinen Sakarya-Hendek Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB), Kocaeli-Gebze OSB’de ve Kocaeli Dilovası-İMES OSB 2 istasyonlarında 2022 ve 2023 yılları boyunca hiç partikül madde (PM10) ölçümü yapılmamıştır. Ülke genelinde bulunan 30 endüstriyel hava kalitesi izleme istasyonunun sadece yarısında ince partikül madde (PM2.5) altyapısı var ve 2022 yılında bunların sadece 9’undan, 2023’te ise 12’sinden yeterli veri alınabildi.

Türkiye’nin yanı sıra Tahran’da da hava kirliliği için kırmızı alarm verildi. Hava kirliliğinin nedenlerini ve devletin bu konudaki sorumluluğunu Halk Sağlığı Uzmanı Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz ile konuştuk.

"HAVA KİRLİLİĞİNİN BAŞLICA 3 SEBEBİ VAR"

Hava kirliliğinin başlıca üç sebebi olduğunu söyleyen Yavuz, “Birincisi endüstriyel kaynaklı hava kirliliği. Yani hava kirleticilerini kullanan ya da proseslerinin sonunda hava kirleticileri çıkan endüstriyel kuruluşlar. O yüzden endüstri bölgelerinde eğer denetimler iyi yapılmazsa, endüstriyel kuruluşlar bacalarında gerekli filtrasyonu vesaire yapmazsa atmosfere kirletici salıyorlar. Bir tanesi de trafik kaynaklı kirleticiler. Fosil yakıtların kullanıldığı yani benzin ya da motorin kullanımına bağlı benzinli araçlardan, dizel, LPG'li araçlardan çıkan egzoz gazları. Bu da özellikle kentsel alanda çok önemli bir kirlilik sebebi. Üçüncü sebep de ısınma kaynaklı hava kirliliği. Bizim ısınmak için kullandığımız doğal gazın, kömürün yanması sonucunda da atmosfere çıkan kirleticiler havayı kirletebiliyor. Ancak unutmamak gerekir ki hava kirliliği atmosferik koşullar ve meteorolojik koşullarla doğrudan ilgilidir. Saydığımız kirleticiler özellikle kentlerde, durgun havalarda yere çöker. Rüzgarsız havalarda kirletici seviyeleri biraz daha artabilir ve bu nedenle de hava kirliliğini değerlendirirken her zaman meteorolojik ve atmosferik koşulları da göz önüne almak gerekir. Kentlerde endüstriyel kuruluşlardan kaynaklanan hava kirleticileri hem kendi yakın bölgelerini etkiler hem de onlar rüzgarda başka bölgelere de taşınabilir. Ama özellikle trafik kaynaklı kirleticiler yoğun olarak karşımıza çıkabiliyor ve kentlerin en önemli sorunlarından biri haline geliyor” ifadelerini kullandı.

"İNSANLAR KALİTESİZ YAKIT KULLANMAK ZORUNDA KALIYOR"

Hava kirliliğini değerlendirirken Türkiye'de enerji enflasyonunun yüksek olması yani elektriğe işte doğal gaza benzine gelen zamların da hava kirliliği konusunda etkili olduğunu vurgulayan Yavuz, “Bu zamlar insanları kalitesiz yakıt kullanımına sevk ediyor. Özellikle ısınma amaçlı kömür kullanımı bazı bölgelerde yoğunlaşıyor. Bu da hava kalitesini olumsuz etkileyen etkenlerden biri olabilir” dedi.

"BİRÇOK İLDE SINIR DEĞERİ AŞILDI"

Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının Türkiye genelinde istasyonları olduğunu ve hava kalitesi ölçümlerini internet sitesinde yayımladığını hatırlatan Yavuz, “Mesela geçen gün akşam saatlerinde Ankara'da saat on civarında bir istasyonda hava kirliliği sağlıksız düzeye kadar çıkmıştı. Birçok istasyonda hassas düzeydeydi. Çünkü bu ölçüm sonuçları bizim hava kalitesi indeksi dediğimiz veriye çevriliyor ve böylece işte beş seviyeye ayrılıyor. İyi, orta, hassas, sağlıklı, tehlikeli ve kötü diye seviyelere bölünüyor. İstanbul’da da baktığınızda bazı saatlerde hava kirliliğinin hassas düzeyde olduğunu, bazı istasyonlarda hava kalitesinin sağlıksız düzeye çıktığını görebiliyorsunuz. Buradan en azından anlık olarak izleyebiliyoruz. Temiz Hava Hakkı Platformunun her yıl yayımladığı raporlara baktığımızda da sınır değerlerin Türkiye’nin birçok ilinde aşıldığını, yıllık ortalama bazında baktığınızda birçok kentte sınır değerlerin yüksek seyrettiğini görebiliyoruz” bilgisini verdi.

"HASTALIKLARA SEBEP OLUYOR"

Dünya Sağlık Örgütünün hava kirliliğine ‘sessiz katil’ dediğini hatırlatan Yavuz, “Yılda dünya genelinde yedi milyona yakın erken ölüme yol açıyor. Türkiye’de de bazı çalışmalar yılda 35- 40 bin arasında erken ölümün hava kirliliğine bağlı gerçekleşmiş olabileceğini gösteriyor. Yani bu anlamda aslında hava kirliliği özellikle sebep olduğu hastalıklar nedeniyle başta damar, kalp, damar sistemi hastalıklarını tetikliyor ve bu hastalıkların kötüleşmesine yol açıyor. Aynı zamanda solunum yolu hastalıklarını olumsuz etkiliyor. Örneğin çocuklarda solunum yolu enfeksiyonlarını arttırıyor. Dolayısıyla yaygın sağlık sorunlarına sebep olabiliyor” uyarılarında bulundu.

"MEVZUATA GÖRE YETKİLİLERİN ÖNLEM ALMASI GEREKİYOR"

Devletin buradaki sorumluluğunun yalnızca hava kalitesini izlemek olmadığına dikkat çeken Yavuz, “Mevzuata göre ilgili birimler temiz havayla ilgili planlar yapmak, hava kirliliğinin yükseldiği düzeye göre gerekli önlemleri almak sorumluluğundalar. Örneğin belli bir düzeyin üstüne çıktıktan sonra başta bu solunum yolu hastalığı olanların, kalp hastalıkları olanların uyarılması hatta belli seviyelerin üzerinde dışarıya çıkmamalarının sağlanması gerekiyor. Tahran’da da okullar bu nedenle tatil edildi. Kirlilik öyle bir düzeye geliyor ki çocuklar için ciddi risk oluşturuyor. Okulların açık olması çocukların dış ortama çıkmasına, hareketliliğin artmasına sebep olduğu için kademe kademe bu önlemleri alan planlar olması gerekiyor. Türkiye'de mevzuat gereği yapılması gereken şeyler var ama uygulamada bunun ne kadar hayata geçtiği konusunda elimizde bir veri yok. Çok eskiden Ankara’da o kadar yoğun bir hava kirliliği vardı ki tek plaka, çift plaka uygulaması yapılırdı. Kalorifer yakma saatleri sınırlandırılırdı. Şimdi ise daha farklı önlemler düşünmek hava kirliliğinin sağlık etkileri konusunda Türkiye'de daha fazla çalışma yapmak, bunları daha fazla ortaya koymak lazım. Dünya Sağlık Örgütü üç yıl önce hava kirliliği sınır değerlerini çok daha düşük düzeylere çekti. Bunun sebebi 2013 yılında Uluslararası Kanser Ajansı hava kirliliğini ve özellikle bu partiküller madde dediğimiz (PM) kirleticisinin ve genel olarak hava kirliliğinin insanlar için kansorejen madde olduğunu açıkladı. Dolayısıyla hava kirliliğine maruz kalmak aslında bir kanserojen maddeye maruz kalmak anlamına geliyor. O yüzden de sınır değerleri düşürüyor. Ancak ‘Dünya nüfusunun yüzde doksan dokuzu kötü hava kalitesine sahip alanlarda yaşıyor’ uyarısını da yapıyor. Bir günde bir yetişkin yaklaşık 11 bin, 12 bin litre havayı ciğerlerine soluyor. Bu havada ne varsa doğrudan ciğerlerimize gidiyor. Bunu unutmamak lazım. Bu nedenle temiz hava halk sağlığının vazgeçilmez bir ögesi” şeklinde konuştu.

Evrensel'i Takip Et