6 Şubat 2025 04:43

Depremzedenin yoksulluğu, sermayeye fırsat oldu

Deprem bölgesinde yurttaşlar konteynerlerde yaşam mücadelesi verirken sanayi hızla ayağa kaldırıldı. İşçiler güvencesiz, düşük ücretle çalıştırılıyor, üretim baskısı ve mobbingle karşı karşıya kalıyor

Depremzedenin yoksulluğu, sermayeye fırsat oldu

Görsel: Midjourney/Fırat Turgut/Evrensel

Andaç Aydın Arıduru
Nisa Sude Demirel

İstanbul - Deprem bölgesinde yurttaşlar konteyner kentlerde yaşamaya, sağlık ve eğitim gibi kamusal hizmetlere ulaşmakta oldukça zorlanmaya devam ederken bölgede sermayenin ayağa kaldırılması için devlet ve sermaye seferber oldu. Deprem bölgesinin zor koşulları, işçi ve emekçilere üretim baskısı, güvencesiz istihdam ve kötüleşen çalışma koşulları olarak döndü. Depremde varını yoğunu kaybetmiş milyonlarca insanın çaresizliği, sermaye için en kötü koşullara işçileri razı etmeye dönüştü.

Deprem bölgesinde yurttaşlar için yaşam normale dönmemişken sanayi hızla ayağa kaldırıldı. Depremden Adana, Adıyaman, Diyarbakır, Elâzığ, Antep, Maraş, Malatya, Hatay, Kilis, Osmaniye, Urfa’da sanayi işçileri sayıları 2024 yılı itibarıyla 2022 sayılarına ya yakınsadı ya da aştı. TOBB sanayi kapasite raporlarına göre 2022 yılında Adana’da 58 bin 319, Adıyaman’da 13 bin 165, Diyarbakır’da 16 bin 180, Elâzığ’da 7 bin 421, Hatay’da 21 bin 767, Antep’te 107 bin 83, Maraş’ta 51 bin 949, Malatya’da 29 bin 905, Kilis’te 2 bin 986, Osmaniye’de 13 bin 182, Urfa’da 23 bin 608 sanayi işçisi yaşamaktaydı. 2024 yılı verileriyle ise Adana’da 61 bin 931, Adıyaman’da 14 bin 880, Diyarbakır’da 20 bin 49, Elâzığ’da 8 bin 579, Hatay’da 20 bin 700, Antep’te 113 bin 46, Maraş’ta 42 bin 227, Malatya’da 24 bin 154, Kilis’te 3 bin 695, Osmaniye’de 10 bin 608, Urfa’da 27 bin 154 sanayi işçisi bulunuyor.

Sanayi kapasitesinde artış hızı da deprem öncesi döneme yaklaşmış veya aşmış gözükmekte. Sanayi kapasite belgelerinde sanayide imalat yapmak isteyen işletmelerin iş kolu, makine sayısı, cinsi ve personel bilgilerini bulunduran verileri de toplanıyor. 2022’de Adana’da 2028, Adıyaman’da 413, Diyarbakır’da 674, Elâzığ’da 330, Hatay’da 884, Antep’te 3209, Maraş’ta 1003, Malatya’da 687, Kilis’te, 99, Osmaniye’de 294, Urfa’da 989 sanayi kapasite belgesi düzenlenmişti. 2024’te Adana’da 1966, Adıyaman’da 368, Diyarbakır’da 737, Elâzığ’da 325, Hatay’da 749, Antep’te 3080, Maraş’ta 802, Malatya’da 577, Kilis’te 115, Osmaniye’de 279, Urfa’da 1162 sanayi kapasite belgesi düzenlendi.

Güvencesiz istihdam yaygınlaştı

Deprem bölgesinde tanınan muafiyetlerle patronların iş kazalarını ve meslek hastalıklarını bildirme yükümlülüklerinin süresi uzatıldı. 31 Ekim 2023 ve mart 2024 tarihleri arasında 39 bin 680 işletmeye destek amaçlı 12.8 milyar TL ödeme yapıldı. İleri ve geleneksel girişimci destek programları kapsamında 15.3 milyon TL ‘girişim’ ödemesi yapıldı, 7 bin 338 işletmeye toplam 2.5 milyar TL kredi kullandırıldı. 352 icra/dava dosyasından feragat edildi, 47 işletmenin KOSGEB’e olan 11.2 milyon TL tutarında borcu silindi. 2024 yılında 21 bin işletmeye 7,3 milyar TL destek ödemesi yapıldı.

Tüm bu teşvik ve desteklerin karşısında işçiler ise TYP ya da işbaşı eğitim programı gibi güvencesiz istihdam biçimleriyle çalıştırıldı. Örneğin yalnızca dokuz ay süreyle istihdam edilen toplum yararına program kapsamında 77 binden fazla kişi istihdam edildi, yaklaşık 15 milyar lira kaynak harcandı. Aslında iş öğretme amacı taşıması gereken işbaşı eğitim programında patronların istihdam yükümlülüğü kaldırıldı. 6.6 milyar TL bütçe tahsis edilerek 29 bin 472 kişi istihdam edildi. Bu programlarla ücret yükümlülüğü işsizlik fonuna bırakılarak patronlara güvencesiz, süreli işçi kaynağı sağlandı.

"Deprem yardımını tazminattan kesiyorlar"

Malatya’nın Battalgazi ilçesinde oturan ve depremde evi yıkılan Ayşe* ailesiyle birlikte konteyner kentte kalıyor. Baykan Deri fabrikasında çalışan Ayşe, üretim baskısı ve mobbingin çok yoğun olduğunu belirterek, “Çalıştığım şirket deprem zamanında çalışanlara 3 bin 500 liralık bir yardım yapmıştı. Şu an işten çıkanların tazminatından o 3 bin 500 lirayı kesiyorlar” dedi. Mobbing nedeniyle her gece ağlayarak uyuduğunu dile getiren Ayşe, “Büyük markalar deprem zamanı tırlarla kıyafet yardımı gönderdi. Hiçbirini işçilere vermediler, hepsini patronlar kendilerine aldı. Bu insanların evleri yıkıldı, bu kadar mı vicdansız olabilirler?​” dedi. Sırf yapılan kesinti nedeniyle işten çıkamadığını söyleyen Ayşe, “Depremde her şeyini kaybetmiş insanları 3 kuruş için zorla çalıştırıyorlar” diye konuştu.

"İşçiler her şeyi kaybetti"

Depremde evi yıkılan ve sonrasında, Baykan Deri’nin konteynerinde yaşamaya başlayan Hülya* ise “Depremden dolayı işten çıkanlara tazminat verilmeyeceği söylendiğinden burada çalışmaya devam etmek zorunda kaldım. Kaldığımız konteynerde tuvalet ve duş ortaktı, su bile dağıtmıyorlardı. Konteynerin ısıtıcısı bozulduğunda kendiniz temin etmek zorunda kalıyordunuz” dedi. Deprem bölgelerindeki fabrikaların üretimlerinin artarak devam etmesini insanların daha fazla muhtaç kalmasıyla açıklayan Hülya, “Evlerini kaybeden, konteynerde yaşamaya başlayan insanlar, kendini daha fazla işe adamaya başladılar. Depremden sonra işçiler aslında hayatlarını kaybettiler” ifadelerini kullandı.

"Düşük ücretlerle çalıştırıyorlar"

Yunus ise Adıyaman’da kalıp ustası, inşaatlarda çalışıyor. Ailesinin Adıyaman’ın Besni ilçesinde bir köyde konteynerde yaşadığını dile getiren Yunus, “Babam kalp hastası, annemse engelli. Yetkili kurumlara defalarca konteynerin sıcağına dayanamayacaklarını ilettim ama bir şey değişmedi. Aradan 2 yıl geçmiş olmasına rağmen köydeki evimiz hâlâ yapılmadı. Sözde bir yıl içinde konutların yarısından çoğu teslim edilecekti ama hâlâ birçok insan ya konteynerde ya da çadırda yaşıyor. Açıkçası ben, depremden bu yana bir şeyin değiştiğini düşünmüyorum” dedi. Yunus artan denetimsizlikle işçilerin hakkının da verilmediğinin altını çizen Yunus, “Düşük ücretlerle çalıştırıyorlar. Depremden bu yana iş yerindeki baskılar da arttı” dedi.

"İşçilerin muhtaçlığını kullanıyorlar"

BİRTEK-SEN Malatya temsilcisi Halime Sancak, işçilerin deprem bölgesindeki durumuna ilişkin Evrensel'e konuştu. Depremin hemen ardından yaşanan işten çıkarmalar sonucu işçilerin çoğunun halen tazminat alamadığını söyleyen Sancak, "Bu insanlar zaten barınma sorunu yaşadığı için işe gidememişti" dedi. Mevcut barınma koşullarına ilişkin ise, "Bir taraftan da yapım var ve bununla beraber işçiler hala konteynerlarda çünkü herkes ev sahibi değil. Hala konteynerlarda ya da çadırlarda ya da kirada yaşıyorlar. İş yerine ciddi anlamda ulaşım problemi var çünkü her servis konteyner kentlere gitmiyor. İnsanlar mesainin ek ücretine muhtaç ancak ulaşım sorunu nedeniyle mesaiye kalamıyor. Veya zorunlu mesai koyulduğunda kalamadıkları için tekrar işten kovuluyorlar" diye konuştu.

Aynı zamanda ciddi bir üretim baskı ve mobbing olduğundan söz eden Sancak, "Depremden önce bu kadar yoğun değildi. Depremden daha çok arttı. İşçiler çalışmaya ve 5 kuruşa daha da mecbur hâle geldiğinden 'yapıyorsan yapıyorsun, yapmıyorsan çık git' mantığı hakim. Özellikle konfeksiyon tarzı, taşeron işletmelerde baskı daha da yoğunlaşıyor. Denetimin az olduğu yerlerde baskı ve psikolojik şiddet daha da sık" dedi.

Depremde pek çok emekçi ailesinin eşyalarının neredeyse tümünü depremde yitirdiini anlatan Sancak, bu çaresizliğin ardından deprem bölgesinde sermayedarlara tanınan muafiyet ve teşviklere ilişkin ise şöyle konuştu: "Bence işverenin eline verilmiş bir koz tamamen. Malatya sanayisi bölgesel olarak Maraş kadar ciddi etkilenmedi. Yalnızca işçi bulma problemi yaşandı. İşçi bulamayınca da burada üretimi durdurup burakadi işçileri de İstanbul'da ya da Batman'da başka fabrikalara gönderip üretimine kaldığı yerden devam etti. Ama işçi o süreçte işe gidemedi. Birçok işçiye mesaj gönderip gönüllü olarak gelip çalışın dediler." 

*İki kadın işçinin ismi, güvenlik kaygısı nedeniyle değiştirilmiştir.

Evrensel'i Takip Et