Türkiye zeytinciliği nereye gidiyor?
"Zeytinyağı üretim maliyeti geçtiğimiz yıla göre iki katı artmışken, geçtiğimiz yılın yarı fiyatına üreticinin elinden zeytinyağları alınmıyor bile."
Murat NARİN
Zeytinyağı üreticisi
UZZK (Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi) 2007 yılında kurulduğunda temel amacı, zeytinin anavatanı olan Anadolu’da 21.yy. zeytinciliğini planlamak ve ülkemizi dünya liginde ön sıralarda üretim yapıyor olmasını sağlamaktı. İlk aşama yakın dönem hedefi olarak 700 bin ton zeytinyağı üretimi ile İspanya'nın ardından dünyada ikinci büyük üretici ülke olmak hedefini koymuştuk. Bu hedefe ulaşmanın hayal olduğunu söyleyenler olmuş, sektör içinden ve dışarıdan kimi çevreler tarafından bu önerme küçümsenmişti!
Ülkemizin toplam ürün desenine dokunmaksızın 12 milyon hektar (yanlış duymadınız ülke topraklarının %15 i büyüklüğünden söz ediyoruz) alanda dünya zeytin ağaç varlığının (1,1 milyar adet) üç katından fazla sayıda, 3,6 milyar ağaç varlığına ulaşmamızın mümkün olduğunu bir başka yazının konusu olması gerektiği için buradaki gündemimiz dışında tutuyoruz.
UZZK rekolte tespit komisyonu her yıl olduğu gibi bu yıl da yaptığı çalışmada 2024/25 kampanya döneminde 619* bin ton zeytinyağı, 700 bin ton sofralık zeytin üretileceğini açıklamıştır. Bu rakamlar Türkiye’nin ilk defa ulaştığı tarihi zirvedir. Bu durum bizim dünyanın ikinci büyük üretici, dünya zeytin ve zeytinyağı üretiminin beşte birini yapan, sofralık zeytinde dünyanın en büyük üretici ülkesi konumuna yükseltmiştir.
Şöyle ki; dünya zeytinyağı üretimi ortalama 3 milyon ton civarında gerçekleşmektedir. Dünya zeytinyağı üretiminin nerdeyse tamamının gerçekleştiği Akdeniz çanağında küresel iklim değişikliklerinin etkileri çok sert sonuçlara yol açmaktadır. Detayları aşağıdaki tablolarda da görüldüğü gibi, geçtiğimiz iki yılda yaşanan kuraklık nedeni ile dünyanın en büyük zeytinyağı üreticisi İspanya 1,5 milyon ton üretimden 700 bin tonlara, İtalya 600 binden 250 bine, Yunanistan 350 binden 250 bin tonlara gerilemiştir. Toplamda 2 milyon tonun üstünde üretim yapan AB ülkeleri alışılmış üretiminin oldukça altında üretim yapabilmişlerdir... Uluslararası zeytin konseyi verilerine göre AB ülkeleri 2020/21 yılında 2.273 bin ton üretim yapmışken 2021/22 yılında 1.392 bin ton, 2022/23 yılında 1.531 bin, 2024/25 yılında ise 1.973 bin ton üretim yapacaktır. AB ülkeleri son dört yılda toplamda üretimleri 1.923 bin ton eksik gerçekleşebilmiştir. AB’nin piyasalarda dalgalanmaları önlemek ve kontrol altında tutmak amacı ile oluşturduğu denge stok mekanizması yokluk nedeni ile geçtiğimiz iki yılda sıfırlanmıştır. Geçtiğimiz iki yıl zeytinyağı fiyatları dünya piyasasında rekor seviyelere ulaşmış, borsa fiyatı 10 Euro, perakende fiyatlar 20 Euro düzeylerinde işlem görmüştür. Dünya fiyatlarının yükselmesi ile ülkemizde de zeytinyağı fiyatları hem toptan hem de perakendede yükselmiştir.
Unutulmamalıdır ki dünyada üretimi tüketimini karşılamayan ürünlerin başında zeytinyağı gelmektedir. İtalya ve Yunanistan bazı yıllarda üretimleri kendi tüketimini karşılayamıyor. ABD, Çin, Hindistan, Japonya ve diğer ülkelerde zeytinyağı tüketim grafiği rekor yükselişlerle büyümektedir. Zeytinyağı Pazar sorunu olmayan bir üründür.
Ülkemiz 172 milyon meyve veren, 32,5 milyon da genç fidan olmak üzere toplamda 205 milyon ağaç varlığına sahiptir. Ağaç başına verimliliğimiz bu yıl için belirlenen rakam ortalama 21 kilogramdır. Verimliliği alınacak önlemlerle 40 kilogram seviyelerine çıkarabiliriz.
Küresel iklim değişikliklerinin olumsuz etkileri zeytin yetiştiren diğer Akdeniz ülkelerine göre ülkemiz görece olarak daha az etkilenmektedir. Bu durumu ülkemizin zeytincilikte sıçramalı büyümesindeki bir avantaj olarak değerlendirebiliriz.
Buraya kadar anlatılanlardan çıkan sonuç;
Türkiye dünya zeytin ve zeytinyağı üretiminin yaklaşık 1/5 ini yapan dünyanın ikinci büyük üreticisi,
Eriştiğimiz büyüklükle dünyada belirleyici söz sahibi bir ülke konumuna erişmiş oluyoruz,
Tedarikçi değil marka ülke olmak görevi ve buna uygun dünya politikaları izlemeliyiz, ülkemiz zeytinciliğinin geleceği açıktır. Önümüzdeki dönemde açık ara dünyanın en büyük üreticisi olmamızı planlayıp uygulamaya koyduğumuz sürece hazırlanmalıyız,
Uluslararası kuruluşlarda her alanda temsil edilmeliyiz, bağımsız politikalarımızdan taviz vermeden kendi yolumuzda ilerlemeliyiz.
Bu gelişmelere karşın ülke zeytinciliğinin içerideki durumu nedir?
Genel tarım politikalarında olumsuzlukları yaşayarak biliyoruz! Zeytinciliğimizdeki durum da çok farklı olmamakla birlikte tam bir trajikomedidir! Düşünsenize bu ülke yukarıdaki anlatılan avantajları elde ettiği için saçını başını yoluyor, dizlerini dövüyor! Olacak, akıl alacak iş değil…
Zeytinde durum zeytinyağına göre görece daha iyi, ancak beklentilerin ve ülke gerçeklerinin gerisinde kalan, üreticiyi tatmin etmeyen bir durumdadır. Zeytin piyasasının belirleyicisi Marmarabirlik sofralık zeytin üreticisini daha yüksek gelecek planlamasını öngören politikalar izlemelidir.
Zeytinyağı üretim maliyeti geçtiğimiz yıla göre iki katı artmışken, geçtiğimiz yılın yarı fiyatına üreticinin elinden zeytinyağları alınmıyor bile! Olanca güçsüzlüğü ve gerilemişliğine rağmen Tariş üreticinin de geçmişten bu yana süren desteği, elde kalan tek kurum olması nedeni ile zeytinyağı piyasasının fiyat belirleyicisi konumundadır. Kampanya döneminin başlarında Ekim ayı sonu gibi fiyat açıklarken bu yıl ocak ortasında, kampanyanın bitmesine yakın bir zamanda, ocak ayı ortasında, geçtiğimiz günlerde fiyat açıkladı! Açıkladığı fiyatla dağ fare doğurdu…
Üretici zaten masraflarını karşılayabilmek ve hasadını yapabilmek için üretiminin büyük bölümünü yok bahasına tüccara kaptırdı. Fiyatların böylesine geç açıklanması tarihte görülmemiş bir ilkti! Yetmezmiş gibi, maliyetler iki katına çıkmışken, geçtiğimiz yılın fiyatlarından yüzde 30 daha altında fiyat açıklayarak üreticiyi şok etti.
Henüz daha zeytin hasadı başlamadan basında uluslararası gıda/zeytinyağı tekellerin temsilcileri ve onun yerli işbirlikçileri fiyatların 4-5 Euro/Lt olacağına dair basına haber servis etmeye başladılar. Amaç ülkemizin rekor üretimi ve yükseldiği stratejik konumunu kendi çıkarları doğrultusunda şekillendirmek amaçlanmıştı. Ülkemiz zeytinciliğindeki gelişmeleri çok yakından izleyen uluslararası tekeller ve yerli işbirlikçileri yıllardır süren kirli oyunun güncel versiyonu olarak bu fiyat oyunu ile ülke kaynaklarını sömürdükleri ve bunu devam ettirme peşinde oldukları ortadadır. Biz yıllardan bu yana biliyoruz ki uluslararası arenada yazılıp çizilenlerin çoğu yapay ve manüpülatif niteliktedir, gerçekle ilgisi yoktur. Kaldı ki aslolan bizim kendi gerçeğimizdir.
Tunus AB zeytinyağı tekellerinin ana tedarikçisi ülkelerden birisidir. AB ‘nin tanıdığı kotalar kapsamında gümrüksüz yağ alımı yapmaktadırlar. Türkiye ise gümrük birliği anlaşmaları nedeni ile gümrüksüz yağ satamadığı gibi tam bir sömürge ülke statüsüne tabi tutularak yapay olarak düşürülmüş fiyatlarla tedarikçi-sömürge ülke konumunda tutulmak istenmektedir. Sevgili okur, uzun lafın kısası başımıza çorap örüyorlar elimizdekini çekip almak için!
Ama biz Tunus olmayacağız bunu akıllarına mıh gibi çaksınlar, bu hesapları her kim yapıyorsa…
Türkiye’nin uluslararası zeytin konseyinde (IOC) sıradan bir üye olarak değil, konsey yönetiminde ve bütün kademelerinde söz sahibi bir ülke olarak yer alması en kısa sürede gerçekleştirilmesi gereken görevlerimizden birisidir.
Zeytin ve zeytinyağı diğer tarım ürünlerinden farklı olarak stoklama ve bekletme olanağına sahiptir. Üreticiler mümkün olabildiğince ürün satmayarak fiyatların yükselmesini beklemektedir. Bu doğru ve yapılması gerekendir.
Bizim de üreticilere önerimiz zeytinyağlarını mümkün olduğu kadar satmaması, beklemesi yönündedir. Dünya zeytinyağı fiyatları yükselmek zorundadır. Biz bu yılkı durumun hangi nedenlerle olduğunu geçmiş yıllar tecrübeleri, diğer ülkelerin ekonomik siyasi politikalarındaki amaçlarının ne olduğunu biliyoruz. Ülke olarak dik ve kararlı durmalıyız. Dünyanın yağa ihtiyacı vardır ve 619 bin ton stoku ile bu ülkeyi yıllardan bu yana alıştıkları üzere tepelemelerine izin vermemeliyiz. Bu yıl ülkemiz zeytinciliği için bir karar ve sınav yılıdır. Ya yukarıda anlattığımız büyümeyi seçecek ya da uzun yıllar kendini toparlayamayacağı karanlık bir sürece girecektir.
Hangi yolu seçmeliyiz?
Elbette zeytin ağacının direnci bizi güçlü kılıyor...
Evrensel'i Takip Et