TTB, SES ve Hatay Tabip Odası deprem raporunu açıkladı: Çocuklar aç, sağlıkçılar yorgun
TTB, Hatay Tabip Odası ve SES, 6 Şubat depremlerinin 2’nci yıl raporunu açıkladı. Açıklamada, “Verilen örneklerin mevcut sağlık sisteminin ülke ihtiyaçlarına cevap vermediğini gösteriyor” denildi.
Türk Tabipleri Birliği, Hatay Tabip Odası ve SES (Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası) 6 Şubat Depremlerinin 2. Yıl Raporunu açıkladı. “Barınma ve Sağlık” konulu rapora dair konuşan TTB Başkanı Dr. Alpay Azap, “Bu ülkenin insanları bunu hak etmiyor. Bu ülkenin tüm bu sorunlara yetecek yeterli kaynağı var. Burada açıklanan örnekler mevcut sağlık sisteminin bu ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermediğini gösteriyor” dedi.
Hatay Tabip Odası’nda açıklanan rapora, CHP Sağlık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan, KESK Eş Genel Başkanı Ayfer Koçak, TTB MK üyeleri, SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey, çok sayıda ilden tabip odası başkanı ve sağlık emekçisi katıldı. Raporun açılış konuşmasını yapan TTB MK Başkanı Prof. Dr. Alpay Azap deprem ikinci yıl raporunun konusunun “barınma ve sağlık” olduğunu söyledi. Barınmanın halen bölgede en önemli sorun olduğunu anlatan Dr. Azap, birçok il ve ilçede saha gezisi düzenlediklerinden söz etti. Hatay ve Adıyaman’da barınma ve sağlığa dair çalıştay düzenlediklerini de ifade eden Azap, sözü raporda emeği geçen sağlık alanındaki sendikalara bıraktı.
“ŞU AN TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK ŞANTİYESİNDESİNİZ”
Önlenebilir her ölüm cinayettir diyerek söze başlayan Hatay Tabip Odası Başkanı Dr. Sevdar Yılmaz, “Şu an Türkiye’nin en büyük şantiyesindesiniz; Hatay’dasınız. İnşaat ihalelerini alan şirketler insan sağlığını hiçe sayarak çalışıyor. Tüm bunlar olurken halkın sağlığını koruma görevi olan Sağlık Bakanlığı yönetmelik ve rakam yayınlamakla meşgul! Oysa Hatay’da bebek ölüm hızı 2 katına çıkmış ama umurunda değil.”, dedi.
SES Eş Genel Başkanı Nazan Karacabey ise depremin başından itibaren burada olan sağlık emekçileri olarak bugün de deprem illerinde olduklarını anlattı. “Aile yılı ilan ettiler ama buradaki sağlık emekçilerin halen tayin hakkı yok! ‘Hayatımızı nasıl idame ettiririz’ diyerek hayata tutunmaya çalışıyorlar. Sağlık emekçilerinin ciddi iş yükü var. Bu uzun soluklu bir mücadele ve öfkemizi diri tutarak mücadeleye devam edeceğiz.”, diye konuştu.
DEPREM BÖLGESİNDE GÖRÜNÜR KATİL: SOLDUĞUMUZ HAVA
Temiz Hava Hakkı Platformu adına, Halk Sağlığı Profesörü ve TTB aktivisti Dr. Gamze Varol söz aldı. Kanser soluduğumuzu anlatan Dr. Varol, “Aradan geçen bir yılda değişen kadar değişmeyen durumlar da var. Ülkemiz ilginçlikler noktasında tarihe adını yazdırıyor. Tüm dünyada kirli hava görünmez katil olarak nitelendirilir. Ama biz bunu burada görünür katil olarak değerlendiriyoruz. Biz acaba deprem bölgesinde, illerimizde hava kalitesi ne durumda diye araştırdığımızda; görüyoruz ki kirliliği araştırma noktasında gözlem yok. Araştırdığımızda gördük ki veriler dünya hava kirliliği üzerinde, DSÖ verilerinin 3 katı. Biz kanser soluyoruz; asbestin yanında soluduğumuz partiküllerin içinde çeşitli kimyasallar var, biz kanser soluyoruz. 5-10 yıl sonra çocuklarımızın büyüme gelişme geriliği yaşadığını, akciğer kanseri olduğunu göreceğiz. Deprem sonrası alınmayan önermeler bizi ikincil afetlere götürüyor.”, diye konuştu.
“KEŞKE YÜKSELEN BİNALAR YERİNE ENGELSİZ YAŞAMI MÜMKÜN BİR KENTİ KURSALAR”
“Barınma ve sağlık” konulu raporu kamuoyuna TTB MK üyesi Dr. Ali Kanatlı okudu. Kanatlı, “Raporumuz 200 sayfa, özetimiz dahi uzun. Örneklemeler ile durumu aktaracağım. TTB ve SES olarak depremin ilk gününden itibaren buradayız. Eksiklikleri, yapılmayanları, yapılması gerekenleri açıkladık; birileri duyar diye. Hatay’da çocukların beslenme durumuna dair rapor açıkladık; bodurlukla karşılaştık dedik, önlem alınsın diye. Aradan geçen 8 ay sonra Adıyaman’da aynı çalışmayı yaptık, verilerin 2 katına çıktığını gördük. Önlem alın dedik, önüne geçilsin diye. Hatay’da bebek ölüm hızı yüksek dedik ama Türkiye’de 41 ilde de bebek ölüm hızı yüksek, bunları inceleyin dedik. Sağlık Bakanlığı’ndan verileri istedik, vermediler. TTB olarak sahayı gezdik. Deprem bölgesinde çalışan işçilerden, konteynerlerde yaşayan yurttaşlara kadar geniş bir sahada herkesle görüştük. Raporumuzda Olağandışı Durumlarda Sağlık Hizmetlerinden, Kadın Hekimlik ve Kadın Sağlığı Kolu gibi pek çok kolumuzla raporumuzu hazırladık. Aslında raporu anlatmaya gerek yok; rapor burada örnekleriyle anlatılandır. 21 metrekarede insanlar yaşamaya çalışıyor; yaşlı, genç her yaştan insan… Bakın bugün Hatay’da huzurevi yok, hızla yükselen binalar yapmak yerine keşke engelsiz binaların olduğu bir kenti inşa etselerdi. Kısaca raporumuzun adı deprem bölgesindeki aciliyeti yani barınma ve sağlığı anlatıyor. TTB’nin sayfasında geniş halini yayımlayacağız. Biz TTB olarak üzerimize düşeni yapıyoruz, ama şunu şimdiden söyleyeyim; hızlıca sağlığın, eğitimin, haberleşmenin acilen kamulaştırılması gerekiyor.”, dedi.
“DEPREM BÖLGESİNDE EBEVEYNİNİ KAYBEDEN ÇOCUK SAYISI 5 BİN”
Sona söyleyeceğimi başta söyleyeceğim, yapılacaklar listesinin Türkiye’de karşılığı yok diyen Halk Sağlığı Uzmanı Profesörü Dr. Mehmet Zencir, “Bu raporda söylediğimiz talepleri 6. ayda söyledik karşılık bulmadı, 18. ayda söyledik karşılık bulmadı, o zaman biz emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler başka neler yapabiliriz diye bugün konuşmalıyız” dedi. Türkiye’de yaşanan cinayetlerin pek çoğunun sosyal cinayet olarak tanımlanabileceğini ifade eden Zencir, “ Örneğin trafik kazaları. Adıyaman’da 2022’de 244 trafik kazasından kaynaklı ölüm varken 2023’te bu sayı 493’e çıkmış. Neden olduğunu masaya yatırıp, hızla yükselen inşa edilen konutları masaya yatırmak gerekç”, dedi. Artan okul terklerinin de sosyal cinayetlere örnek olduğunu anlatan Dr. Zencir, “Okullarda 100 çocuğun 86’sı yeterli süt tüketmiyor, sebze tüketmiyor, et tüketmiyor. Yüksek enerjili gıdalar tüketiyorlar, ileri yaşta obezite, kalp ve damar hastalıkları bunları izliyor” şeklinde konuştu. Zencir son olarak tüm deprem bölgesinde ebeveynini kaybeden çocuk sayısının 5 bin olduğunu açıkladı.
Başka bir sağlık sisteminin mümkün olduğunu anlatan Dr. Azap, “Bu ülkenin insanları bunu hak etmiyor. Bu ülkenin yeterli kaynağı var. Burada açıklanan örnekler mevcut sağlık sisteminin bu ülkenin ihtiyaçlarına cevap vermediğini gösteriyor” dedi.
“BAŞKA BİR SAĞLIK SİSTEMİ MÜMKÜN”
Azap’ın ardından söz alan CHP Sağlık Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Dr. Zeliha Aksaz Şahbaz, “Depremin 2. Yıldönümündeyiz, fakat baktığımızda barınmada bir adım atılmadığını görüyoruz. Biz böyle bir yaşama mahkum muyuz? Hayır değiliz. Sağlıkta yıkım anlamına gelen sağlığı özelleştiren, tüccar devlet anlayışının hayata geçirilmesinin sonucu bu. Türkiye’de temel sağlık hizmetlerini vermek aile hekimlerinin bir tasarrufuymuş gibi bir anlayış söz konusu. Hala 2 yıldır, konteynerlerde birinci basamak sağlık hizmeti verilmeye çalışılıyor. Ve iktidar enkaz altında kalan sağlığı bu durumdan çıkarmak için çaba sarfetmiyor. Rakamlar ortada; yüzbinlerce insan konteyner kentte kalıyor. Çocuklar bodurluk yaşıyorlar, sağlıklı besine ulaşamayan milyonlarca çocuğumuz var, tüm bunlar neoliberal anlayışın sonucudur. Halka değil sermayeye bir avuç yandaşa kaynak aktarma anlayışının, siyasi bir anlayışın sonucudur. Bizim sosyal bir devlete, halk için yapılan bir bütçeye ve halkı için çalışan bir devlete, kamucu bir anlayışa ihtiyacımız var. Biz yaşamak ve yaşatmak, yenidoğan çeteleri elinde bebeklerimiz ölmesin istiyoruz. Bunun çözümü hizmetlerin kamu tarafından verilmesidir” diye konuştu.
“22 YILDIR ÜLKEYİ YÖNETEN İKTİDARI SANDIKTA OY İLE DEĞİŞTİREMEYECEĞİMİZİ GÖRMEK DURUMUNDAYIZ”
Emek Partisi Genel Başkanı Seyit Aslan da konuşmasında TTB’nin açıkladığı raporların iktidar tarafından dikkate alınması bile emekçiler tarafından dikkate alındığını söyledi. Aslan, “Kaynakların kime ve kimin için harcanacağı meselesi şu an yaşadığımız. Deprem konusunda yapılan yardımların nereye ve kimin için harcandığı mesele. Kaynakların sermayeye aktarılarak halka da kırıntı verildiğini biliyoruz. Eşit, parasız sağlık hepimizin talebi, eğitim de böyle, enerji de böyle. 22 yıldır tek başına ülkeyi yöneten AKP iktidarı, tek başına sandıkta oy kullanmakla değişmeyeceğini görmemiz gerekir. Bir bütün olarak örgütlü mücadele ile örgütlenmemiz gerekir, esas olan mücadele ve örgütlü mücadelenin örülmesidir.”, diye konuştu. (Hatay/EVRENSEL)
Evrensel'i Takip Et