7 Şubat 2025 05:53
/
Güncelleme: 05:55

Bilimsel eğitim mücadelesi ve Politeknik Direnişi

Politeknik, okulları “anarşi yuvası” olmaktan kurtarma kisvesiyle öğrencilerin taleplerini yok sayan cuntaya karşı Yunanistan tarihinin en büyük antifaşist direnişlerinden biridir.

Bilimsel eğitim mücadelesi ve Politeknik Direnişi

Politeknik anması | Fotoğraf: Seyit Aldoğan/Evrensel

Fen Lisesi öğrencisi

Kayseri

“Burası Politeknik… Burası Politeknik!...

Özgürlük mücadelesi veren öğrencilerin radyo istasyonu size sesleniyor.

Özgürlük mücadelesi veren emekçilerin radyo istasyonu…”

14 Kasım 1973’te Yunanistan halkı tarihindeki en güçlü antifaşist direnişlerden birine gözünü açtı. 1973, Yunanistan için halk hareketlerinin sokakları doldurduğu; öğrencilerin üniversitelerde gelecek, bilim ve özgürlük gibi talepler çevresinde bir araya geldiği bir yıl oldu. Peki bu olayların ardında ne olmuştu?

POLİTEKNİK DİRENİŞİNİN TARİHSEL ARKA PLANI

1946 yılında Yunan hükümetinin emperyalistlerin desteğini arkasına alarak komünistlere ve halka karşı giriştiği sürek avı iç savaşa neden olmuştu. 1950 yılında Yunanistan devrimcileri bir yeniden toparlanma dönemine girdiler ve bu dönemde Birleşik Demokratik Sol (EDA) adında legal bir örgütlenmeye yönelen Yunanistan Komünist Partisi (KKE), ülkedeki muhalif kesimleri bir araya getirmeyi başardı ve güçlü bir çıkış yapma olanağı kazandı. EDA, 60’lı yılların başında kitlesel bir parti olmuştu ve birkaç yıl sonra üye sayısı 92 bine ulaşmıştı. Ancak KKE EDA’nın kitleselleşmesiyle beraber örgütlerini dağıtarak 1958’de EDA’ya katılmıştır. Konstantinos Karamanlis tarafından kurulan ve 1956, 1958 ve 1961 yılında yapılan seçimleri kazanan Radikal Ulusal Birlik (ERE) partisi döneminde ülke emperyalistlerin arka bahçesi haline geldi, başında Georgios Papandreou’nun bulunduğu Merkezciler Birliği Partisi bu dönemde ciddi bir halk desteği buldu. Merkezciler Birliği, demokratik hak ve özgürlükler çerçevesinde vaatlerde bulundu. Merkezciler Birliği’nin kitleselleşmesi fikri, sarayda ve orduda hükümete karşı yaptıkları baskının sınırlandırılabileceği kuşkusunu uyandırdı ve bunun üstüne ordu ve saray harekete geçti. 1963 yılında yapılan seçimlerde Merkezciler Birliği oyların %42,4’ünü aldı ve birinci oldu, 1964 yılında oy oranını %52,8’e çıkardı. İç savaştan beri ilk kez saray ve ordudan bağımsız bir hükümet kuruluyordu ve bu kapitalist fraksiyonlar arasında sorunlara sebep oldu. ABD ile iş birliği içindeki ordu ve saray 1965’te hükümeti istifaya zorladı. 1967 seçimleri öncesinde Yunan Subayların Kutsal Birliği (İDEA) adlı örgüt darbe hazırlıklarına başladı, ordunun iktidar üzerindeki egemenliğini riske atması kabul edilebilir değildi çünkü. Darbenin “komünizm tehlikesi”ni önlemek için yapıldığı propaganda edildi. Albaylar cuntasının iktidarda olduğu süreçte dışa bağımlılık hat safhaya ulaştı; Yunanistan yasaklamalar, işkenceler ve tutuklamalar, sürgünler, öğrenci birliklerinde seçimlerin yasaklanması, siyasi partilerin kapatılması ve öğrencilerin zorla askere alınması gibi bir dolu antidemokratik uygulamaya sahne oldu. Halkın tabanından gelen taleplerle cuntanın gözetiminde tekrar seçim yapıldı ve Papadopulos 20 Ağustos 1973’te yemin ederek cumhurbaşkanlığı görevine başladı. Ancak Papadopulos cuntası kukla bir hükümetti ve “reform paketi” söylemi, sefalet ve baskılarla karşı karşıya olan halka samimi gelmedi. Bu doğrultuda yeni cuntanın 1 Kasım 1973’te okul yönetim seçimlerinin usulü hakkındaki değişikliği sonucu öğrenciler ve iktidar arasında anlaşmazlık çıktı. Bakanlığın kararları seçimlerin sadece göstermelik olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Eğitim Bakanı; 13 Kasım’da görüşmeye çağırdığı öğrenci temsilcilerinin taleplerini yok saydı, tehditler savurdu ve onlara okulların “anarşi yuvaları”na dönüşmesine izin vermeyeceğini söyledi. Bu olayların toplamı 14 Kasım 1973’te başlayacak Politeknik Üniversitesi direnişinin toplumsal temelini oluşturdu.

EĞİTİM, EKMEK, ÖZGÜRLÜK!

14 Kasım sabahı Politeknik Üniversitesindeki tüm fakültelerde öğrenci genel kurul toplantıları gerçekleştirildi, öğrenciler taleplerini halka duyurmak için sokaklara çıktı ve halkın da katılımıyla direniş daha da kitlesel hale geldi. Atina’nın merkezinde “Eğitim, ekmek, özgürlük!” ve “Kahrolsun cunta!” sloganları yankılandı. Olaylar üniversitenin işgal edilmesiyle devam etti, öğrenciler olası karalama kampanyalarına karşı önlem almak için kolektif bir çalışmayla bütün Atina’ya yayın yapabilen bir korsan radyo kurmayı başardılar. Girişte kullandığımız “Burası Politeknik...”  diye başlayan sözler bu radyodan halka yapılan ve bu direnişin sembolü haline gelen ilk çağrıdır. Zaman geçtikçe eylem işçilerin, emekçilerin mücadelesiyle birleşti ve kontrolü iyiden iyiye kaybeden cunta direnişe karşı vahşice önlemler aldı. Onlarca insan hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı. Ancak cuntanın estirdiği teröre rağmen Politeknik Direnişi ardından gelecek İoannidis rejiminin devrilmesine ön ayak olmuştur.

Üniversiteye ismini veren Politeknik eğitim, bilimsel ve demokratik temellere dayalı, bireylerin yeteneklerini göz önünde tutan ve teoriyle pratiğin beraber öğretildiği bir model olarak karşımıza ilk önce Sovyetlerde çıkar. Politeknik eğitim, Yunanistan’da egemen sınıfların baskılarına rağmen öğrenci direnişiyle söke söke alınmış bir haktır. Bugün kendi ülkemizde eğitime yapılan saldırıların da bir an bile durmadığını görüyoruz. Gerek ÇEDES’lerle gerek Maarif Modeliyle gerek Ülkü Ocakları ve tarikatlarla imzalanan protokollerle, üniversitelere atanan kayyumlarla ve maalesef saya saya bitiremeyeceğimiz örneklerle eğitimde bize reva görülenin ne olduğunu biliyoruz. AKP’nin bilimsel düşünceden uzak “dindar ve kindar bir nesil” yetiştirmeyi ön plana alan eğitim politikaları, gençleri her gün biraz daha umutsuzluk çıkmazına sokuyor. Ama biz tarihten öğreniyoruz, çaresiz olmadığımızı ve her türlü dayatmanın karşısında bir araya gelmenin olanaklarını kullanarak bir kaya gibi sağlam durabileceğimizi biliyoruz. Yan yana olursak kazanımlarımızın artacağını, Politeknik Üniversitesindeki gençlerin cuntanın egemenliğini sarsan ekmek, eğitim ve özgürlük mücadelesinden biliyoruz. Bilimsel bir eğitimi kazanmak da daha güzel yarınları emeğimizle örmek de bizlerin ellerinde.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Kadın işçiler devlere karşı

Kadın işçiler devlere karşı

Chinatool grevi, ücretleri eriten Şimşek programının arkasında dizilenleri gözler önüne seriyor: Programın uygulayıcısı iktidar, programdan güç alıp %25 zam dayatan Chinatool ile Şimşek’in kapısını aşındırdığı Chinatool’un ortağı uluslararası finans tekeli HSBC... Küçük parçaların üretimi için küçük elleri kullanılan kadın işçiler, bu dev ittifaka sendikalarıyla kafa tutuyor.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İmamoğlu’ndan belediye operasyonlarına tepki: Sandık gelecek, bir kişi gidecek, her şey değişecek.

Evrensel'i Takip Et