Köyden Köln’e sömürünün hikayesi
İşte böyle, birlik olmaktan korkanların, birlik olanlardan korkanların ve birlik olanların hikayelerini anlatan film sansüre uğruyor. Neden yasaklandığının cevabıysa burada saklı.
![Köyden Köln’e sömürünün hikayesi](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/283868.jpg)
Kara Kafa (1979) film afişi
Emir YILDIRIM
Anadolu Üniversitesi
Korhan Yurtsever'in yönettiği 1979 yapımı "Kara Kafa" adlı film, hiçbir diyaloğa yer verilmeden birkaç dakika sadece işçileri gösterdiği açılış sahnesiyle, ana karakter Cafer’in verilen bildiriyi yırtıp bir kenara atmasıyla başlıyor. Bu hareket Cafer’in politik duruşunu anlatan önemli bir sahne.
Cafer, Almanya’da daha iyi bir yaşam kurma hayaliyle ailesini köyden alıyor. Hatta yolculuk sahnesinde Cafer, eşi Hacer’e, kurtuluşu bireysellikte arayan birisine yakışır şekilde bazı uyarılarda bulunuyor. Uyarılarında “Alamanya”nın ne kadar disiplinli olduğunu, orada her şeyin hesaplandığını ve çalışırken hiçbir hata yapmaması gerektiğini anlatıyor.
Ancak oraya yerleştiklerinde, özellikle çocuklar büyük uyum sorunları yaşıyor. Kreş bulamayınca evin küçük kızı Zeynep’ kardeşine bakması için evde bırakılıyor. Film, göçmen işçi ailelerin zorlayıcı şartlarını kardeşine bakmak için eve hapsedilmiş ilkokul çağındaki Zeynep’le anlatıyor.
Hacer zamanla işçi hakları ve sendikal mücadeleye örgütlü bir sendikacı olan Nurhan Abla aracılığıyla ilgi duymaya başlıyor. Bilinçlenerek kitaplar okuyor, bildiri dağıtmaya ve toplantılara katılıyor. Bu durum Cafer’in tepkisini çekiyor, çünkü ona göre işçiler kaderlerine razı olmalı.
Bu değişim çok ani gözükse de olan Korhan Yurtsever durumu şöyle açıklıyor: “Film sansüre uğradığı için içinden 9 dakikalık bir kısım atıldı ve Hacer’in uğradığı değişimin aşamaları yok olmuş oldu. Ben kurguculuktan geldiğim için 9 dakikada çok şey anlatabilirim. 9 dakika benim için bir film değerindedir.”
Rıfat adlı başka bir karaktere bakalım. Bir sendika toplantısında artan işsiz sayılarından şikâyet ediyor. Birisi “İşsizlerden bize ne? İşsizler işverenin güvencesi işçinin rakibidir” şeklinde Rıfat’a cevap veriyor. “Bir de çocuk parası var, çocuklarımız gelsin diye bize para bile verdiler” diyerek “Alamanya’sını” savunan Cafer’e “Çocuklarınızı getirmenizi istediler çünkü onlarda potansiyel işçi” şeklinde çarpıcı bir cevap veriyor Rıfat.
“BİRLİK OLMAKTAN KORKANLARIN LAFLARINA”NA KARŞI SİNEMA
Cafer, Rıfat ve iki kişinin işten kovulduğunu görüyoruz ardından, sebebiyse söylenmiyor. (Belki yönetmen saklı kalmasını istediği için, belki de sansüre uğradığı için) Cafer suçu sendikalaşmaya atarken, Rıfat tam tersi şekilde, sendikalaşamadıkları için bu halde oluklarını savunuyor.
Cafer böylece zamanını daha çok evde geçirmeye başlıyor ve Hacer’in geç geldiğini gördükçe onu itaatsizlikle suçluyor. “Nerede çokluk orada bokluk demişler. Bir daha toplantılara falan gittiğini duymayacağım” diyor. Hacer de karakterinin ileri bir dönüşüm geçirmesiyle Cafer’e cevap veriyor: “İşlerine öyle geldiği için öyle söylemişler. Birlik olmaktan korkanların lafı o.”
İşte böyle, birlik olmaktan korkanların, birlik olanlardan korkanların ve birlik olanların hikayelerini anlatan film sansüre uğruyor, filmin yönetmeni de faili meçhul bir saldırıya uğruyor ve “dost ülke Almanya’nın onuruyla oynamak” gerekçesiyle yasaklanıyor. Neden yasaklandığının cevabıysa açık. Birlik olanlara karşı birlikten korkanlar var.
Özellikle politik yönüyle ele alınması gereken bir yapım olan “Kara Kafa”, hem Almanya’daki Türkiyelilerin sosyal ve aile yapısını başarılı bir şekilde anlatıyor hem de sinematografisiyle Köln şehrinin havasını soluyor. Göçmen işçilerin sosyal ve ailevi yapısını, çalışma koşullarını ve sınıf mücadelesini güçlü bir şekilde ele alırken hem de işçilerin ortak problemlerine dem vurarak büyük bir iş yapıyor.
Evrensel'i Takip Et