Belgrad Üniversitesi Öğrencisi Andrej Zlatović: Mücadelenin etkisini gördük
Sırbistan’daki protestolarda öğrenci hareketinin rolünü konuştuğumuz Andrej Zlatović, üniversitelerde öğrenci konseyleri ile kollektif örgütlenen eylemlerin değiştirici gücünü anlattı.
![Belgrad Üniversitesi Öğrencisi Andrej Zlatović: Mücadelenin etkisini gördük](https://staimg.evrensel.net/upload/dosya/239989.jpg)
Fotoğraf: Sanja Janaçkoviç/AA
Abbas Vural
abbasvural.intl@gmail.com
Sırbistan’ın Novi Sad kentinde 15 kişinin ölmesine sebep olan facia sonrası öğrencilerin başlattığı ve ülke geneline yayılan protestolar 100. gününde. (2 Kasım’dan beri)
Ulaşım ve altyapı bakanından başbakana birçok hükümet yetkilisinin istifa etmesine neden olan protestolarda halkın talepleri hâlâ yerine getirilmiş değil. Başından beri protestolarda yer alan Belgrad Üniversitesi Öğrencisi Andrej Zlatović ile protestolar üzerine konuştuk.
"İktidarın diğer yolsuzluklarıyla birleşince öfke patlaması yaşandı"
Facia sonrasında birkaç siyasi parti ve örgütün çağrısıyla ilk protestoların gerçekleştiğini söyleyen Zlatović, ilk üniversite eyleminin de Belgrad Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden geldiğini; ancak bu kadar hızlı bir şekilde diğer üniversitelere yayılmasını beklemediğini anlatıyor:
“Görece politik kesimlerin sessiz kalmamak adına yaptığı eylemlerle başladı aslında. Birkaç büyük kentte ve önemli üniversitede tamamen kayıtsız kalmamak adına protestolar gerçekleşti. Ardından hızlı bir şekilde diğer üniversitelere sıçradı protestolar. Kendiliğinden yayıldı denebilir ancak yıllardır karşılaştığımız sorunların etkisi büyük. Maden çıkarma projelerine karşı protestoları duymuşsunuzdur belki. Onlar kısmen de olsa sürüyordu mesela. İktidarın diğer yolsuzluklarıyla birleşince bir öfke patlaması yaşandı öğrenciler arasında. Bu kadar büyüyeceğini kimse beklemiyordu tabii.”
"Bize ajan diyenler bile kendi pankartlarıyla eylemlere katıldı"
Polislerin öğrencilere müdahalesi üzerine eylemlerin başka bir boyuta evrildiğini belirten Zlatović, iktidarın öğrencileri kriminalize etmesinin çok büyük bir hata olduğunu söylüyor:
“Eylemler ülkedeki her üniversiteye yayılınca bu eylemleri üniversitelerin dışına taşıma düşüncesi çıktı. Fakülte işgallerini caddelere taşıyalım dedik. Önemli caddelerde 15 dakikalık saygı duruşları örgütledik. Bu cadde kapatma eylemlerine polis saldırdı. Öğrenciler tutuklanmaya başladı. Bunlar eylemleri daha da alevlendirdi. Eylemlere katılmayan öğrenci kalmadı. Polis şiddetini televizyondan izleyen ailelerimizin de olanlara tepkisi taştı. Haklı olduğumuzu ve protestolarımızın barışçıl olduğunu herkes biliyordu. Hatta bize “ajan, provokatör, marjinal” yakıştırmaları yapan Radyo Televizyon Sırbistan (RTS) çalışanları bile ortak metin yayımlayarak kendi çalıştığı kanalı kınadı. Kendi pankartlarıyla eylemlerimizi desteğe geldi.”
"Öğrenci konseyleri ile örgütlendi ve büyüdü"
Protestoların üniversitelerdeki öğrenci konseyleri ile örgütlenmeye başladığını söyleyen Andrej, “Bu konseyler uzun zamandır varlar. Daha önce de harç ücretlerinin azaltılması gibi talepler etrafında çalışmalar yürütüyordu. Öğrenciler üniversitelerinde bulunan konseyin toplantılarına katılıyor, burada karar alma süreçlerine dahil oluyorlardı. Bu olayda da temel mekanizmamız öğrenci konseyleri oldu. Toplantılara ve sonuçta alınan kararlara bazı akademisyenler de destek verdi. Fakülte ve üniversite temsilcileri seçildi. Üniversiteler arası komiteler kuruldu. Böylece öğrenci hareketi daha merkezi bir hale geldi. Ayrıca hareketin kolektif karakterine de önem verdik. Her bir temsilci sadece bir kere kamera karşısına çıkabilirdi. Çünkü bireylerin değil, taleplerin öne çıkması için çalışıyorduk. Hareket büyüdükçe konseylerin görevleri de arttı. Medyadan sendikalara, meslek örgütlerinden muhalif siyasi partilere iletişimin sağlanması için çalışma grupları oluştu. Hâlâ da çalışmalarımız sürüyor” diye anlattı.
Fotoğraf: Filip Stevanovic/AA
"Talepler karşılanana kadar herkes istifa etse de protestolar sürecek"
Bakanların istifa etmesinin sembolik olduğunu vurgulayan Andrej, “Öğrencilerin başlangıçta temel talebi facianın sorumlularının yargılanmasıydı. Polis ve yargı sopası ile talepler çeşitlendi. Tutuklanan öğrencilerin serbest bırakılması ve öğrencilere saldıran sivil/polis vatandaşların yargılanması da taleplerimiz haline geldi. Bunlar kritik talepler çünkü protestoların meşruiyetini kazanmak zorundayız. Çoğu genç kaygıyla protestolara katılıyor. Eylemlerin politik içeriği olabildiğince törpülenmiş durumda. Gelecekte başka bir olay yaşandığı zaman gençlerin korkmaması için bu talepleri kazanmak önemli. Halkın diğer kesimlerinin de kendi talepleri var. Barolar birliği kendi talepleri etrafında açıklamalar yapıyor. Otobüs şoförleri daha iyi bir ücret ve kapatılan otobüs hatlarının açılması için iş bırakıyor. Merkezi bir hattan ilerlemese de kendi talepleri etrafında tüm halk dahil olmuş oluyor. İstifalar da oldukça sembolik çünkü ülkemizde tek adam rejimi var. Bakanlar kukladır yani. Bu talepler karşılanana kadar herkes istifa etse de protestolar sürer.”
"Mücadele ve ümit etmekten vazgeçmeyelim"
Batı medyasına rağmen Kartalkaya faciasını gördüğünü söyleyen Zlatović, Türkiye’de değişim isteyen her genci mücadele etmeye ve ümit etmekten vazgeçmemeye davet ediyor:
“Politik bir öğrenci olarak yıllardır mücadele ediyorum. Çoğu zaman ‘Bu halktan bir şey olmaz, boşuna uğraşıyoruz’ gibi düşüncelere kapıldığımız oluyor. Ancak son birkaç aydır yaşadıklarımız bu düşüncelerin ne kadar hatalı olduğunu bizlere gösterdi. Türkiye’deki yangın faciasını da üzülerek öğrendim. Türkiye’deki birçok öğrencinin de Sırbistan’da yaşananları takip ettiğini ve kendi ülkesinde yaşananları sorguladığını biliyorum. Yunanistan’daki arkadaşlarım bile ‘Bizdeki protestolar niye sizdeki kadar uzun sürmedi?’ diyerek şikayet ediyor. Keza orada yaşanan tren faciasına karşı da büyük eylemler örgütlenmişti. Türkiye’de işlerin daha zor olduğunu biliyorum. Ancak adalete ve özlemini kurduğumuz ülkeye giden yolda fedakarlık yapmak gerekiyor. Buradaki protestoların gelişmesi için birçok öğrenci bedel ödedi. Birçok üniversiteli süreci örgütlemenin ağırlığından dönem uzatmak zorunda kaldı. Birçok öğrenci şiddete maruz kaldı, tutuklandı. Ajan veya provokatör ilan edildi. Ancak bunların hiçbiri sorun değil çünkü sembolik bile olsa bakanların istifa etmesi, mücadeleyle bir şeylerin değişebileceğine dair inancın pekişmesini sağladı. Ancak en önemlisi şu: Bizim için ümit aşılayan şey elde ettiğimiz kazanımlar değil, mücadele etmenin kendisi. Siz de ümit etmekten vazgeçmeyin.”
Evrensel'i Takip Et