10 Şubat 2025 14:13
/
Güncelleme: 15:10

Van’da LGBTİ bireyleri hedef alan kampanyaya tepki: Güvensiz ortam daha da güvensizleşti

Mil Diyanet Sen Van Şubesinin LGBTİ derneklerinin kapatılması çağrısıyla yürüttüğü imza kampanyasını ve LGBTİ bireylerin hedef göstermesini Van Eşitlik Topluluğundan Efrayim Kaya ile konuştuk.

Van’da LGBTİ bireyleri hedef alan kampanyaya tepki: Güvensiz ortam daha da güvensizleşti

Fotoğraf: Evrensel 

Hazal Kara
khazal213@gmail.com


Van - Van’da yaşayan LGBTİ bireyler nefret söylemleriyle hedef haline getirildi. Geçtiğimiz günlerde Mil Diyanet Sen Van Şubesi LGBTİ derneklerinin kapatılması çağrısıyla imza kampanyası düzenledi. İmza kampanyası için Beşyol Meydanı’na stant kuran sendikanın astığı pankartta “At imzanı LGBT’ye dur de”, “Tüm LGBT dernekleri kapatılsın”, “Ülkemde sapkın LGBT dernekleri istemiyorum” yazıları yer aldı. HÜDA PAR Van İl teşkilatının da ziyarette bulunduğu stantta 30 binden fazla imza toplandığı açıklandı.

Mil Diyanet Sen’in LGBTİ bireyleri ve derneklerini hedef alan kampanyasını ve oluşan tepkileri Van Eşitlik Topluluğundan Efrayim Kaya ile konuştuk.

“Anayasal yaşam hakkı ihlal ediliyor”

Özellikle pankartın nefret propagandası yürütme amaçlı asıldığını söyleyen Kaya konu üzerinden sendika ile iletişime geçtiklerinde sendikadan, “Bu çalışma bireylere değil derneklere yöneliktir” cevabını aldıklarını anlatıyor. Stant kurulduğu andan itibaren Van’da yaşayan LGBTİ bireylerin tedirginlik içinde beklediğini aktaran Kaya, şunları söyledi; “Açık kimlikli arkadaşlarımız rahat olsalar da açık kimlikli olmayanlar büyük bir nefretin kurbanı oldular. Ailelerinin söylemleri, arkadaşlarımızın standın önünden geçerken aldığı tepkiler onların güvenliğini zedeleyiciydi. Bu durum anayasal yaşam hakkı ihlaline sebep oldu.”

LGBTİ bireylerin tepkileri üzerine açıklama yaptıklarını ve Van’da faaliyet yürüten kitle örgütlerinin de destekleriyle suç duyurularında bulunduklarını aktaran Kaya, “Suç duyurumuz sonrası Mil Diyanet Sen’den bir açıklama bekledik ama yapmadılar. Stantta yer alan büyük bir pankartları vardı onu kaldırdılar. İmza sayısını açıklayarak yaptıkları açıklamalarda bu kampanyayı legal bir kılıfa sığdırmaya çalışıyorlar. Bu tabloda cumhurbaşkanının söylemleri de çok önemli. Söylemler bölge halkının LGBTİ+ bireylere dehşetle bakmasına neden oluyor. Kampanya da her ne kadar dernekleri hedef aldığını iddia etse de dernekler bireylerden oluşuyor. Böylesi kampanyalar ve söylemler bireylerin psikolojik sorunlar yaşamasına, intihara sürüklenmesine neden oluyor. Bu olaydan sonra aldığımız başvuruların sayısı arttı ve arkadaşlarımızla özel olarak ilgilenmek zorunda kaldık. LGBTİ+ bireyler için güvensiz olan ortam daha da güvensizleşti” diyor.

Devletin gücüyle karşımıza dikilen kolluk kuvvetleri

Kaya, Van’da LGBTİ birey olarak yaşamanın zorluklarını ise şöyle sıralıyor; “Jeopolitik ve kültürel konumu, aldığı göçler nedeniyle Van, özellikle translar için tehlikeli bir yer. Sağlık hakkına erişim yok. Sadece Van’da değil ülkenin birçok ilinde ifşa kültürü var. Örneğin trans bir arkadaşımız AIDS taşıdığı için hastane ailesine ulaştı. Cinsel ve dini yönelimleriniz eğitim hakkınızı dahi etkiliyor. Ayrıca Van’da istismar vakaları çok fazla. Uğradığınız bir taciz sonrası kolluğa başvurduğunuzda ise hakarete maruz kalabiliyorsunuz. Kolluk kuvvetleri seni korumak yerine devletin gücüyle karşına geliyor.”

Hangi aile? Kimin ailesi?

İktidarın 2025 yılını “Aile Yılı” olarak ilan etmesini korkutucu bulduklarını aktaran Kaya, bu süreci LGBTİ bireyleri kendi ailelerinden de uzaklaştıran bir süreç olarak değerlendiriyor; “Onların ailesi aile de bizimki aile değil mi? sorusunu çok fazla duyuyoruz. Aile kavramını yalnızca ataerkil sisteme hizmet eden bir kavrama sıkıştırmak ilkel devletlerin yapacağı bir şey. LGBTİ+ bireyler üreyemiyor diye dışlanması en büyük insan hakkı ihlalidir. Oysa LGBTİ+ bireyler her birey gibi sadece yaşam hakkını istiyor.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime  6 liralık ücret

Gabar petrolü sömürüsü: 1 milyon liralık üretime 6 liralık ücret

Saray iktidarının “Milletimiz zenginleşecek” propagandasını yaptığı Gabar petrolünün arkasında ağır bir işçi sömürüsü var. Günde 12 saat çalışma, taşeronlaştırma, sendikasızlık, yoksulluk sınırının yarısı bile etmeyen ücretler… Öyle ki sadece 12.5 saatlik üretim tüm işçilerin ücretini karşılıyor, geri kalan patronların kasasına akıyor.

Şırnak’ta bir günde çıkarılan petrol, Batman’da çıkarılanın yüzde 87 fazlası.

Serbest piyasada ham petrolün varil fiyatı yaklaşık 75 dolar.

İşçiler iki günde çıkarılan petrol kadar ücret alsaydı aylık ücret 160 bin lira olurdu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
RTÜK Başkanı “Ülkemizde olumlu olaylar olmuyormuş gibi haber servis ediliyor” deyip ‘yandık’, ‘bittik’ haberleriyle karamsarlık aşılandığını savundu, ceza tehdidinde bulundu.

Evrensel'i Takip Et