Meral Danış Beştaş: Toplumun istediği barışla iktidarın söylemi çok farklı
HDK Eş Sözcüsü Beştaş, silah bırakmanın tek başına çözüm olmadığına dikkat çekerek, "Barış, taleplerin karşılanmasıdır. Toplumun istediği barışla iktidarın söylemi arasında belirgin açı var" dedi.
Dilan Temiz
dilaanntmzz@gmail.com
HDK Eş Sözcüsü Meral Danış Beştaş, İmralı görüşmeleri sürecinde eşit haklara ve barışa ilişkin taleplerin daha fazla konuşulması gerektiğine dikkat çekerek, “Hadi silahlar bırakılsın, herkes evine mi diyeceğiz yani? Böyle bir şey yok. Kürt meselesi, eşit ve özgür yurttaşlık meselesi. Pozitif barış dediğimiz şey taleplerin karşılanmasıdır. Adaletten, ana dilinden tutalım da ret ve inkara, asimilasyona, imhaya kadar çok uzun ve maalesef acılı bir tarih ve arka plan var önümüzde.Toplumun istediği barışla iktidarın söylemi arasında belirgin açı var" dedi.
İmralı görüşmeleri ve Öcalan’dan beklenen çağrıya ilişkin HDK Eş Sözcüsü, DEM Parti Erzurum Milletvekili Meral Danış Beştaş, sorularımızı yanıtladı. Abdullah Öcalan’la görüşmelerden sonra süreç tartışmalarına değinen Beştaş, “O günden bugüne çok yaygın bir tartışma devam ediyor aslında kamuoyunda, basın yayın organlarında, uluslararası anlamda. Bir sürece evrilecek mi, kesilecek mi, ne olmalıya dair geniş bir tartışma var” dedi.
Aslında bu tartışmanın kendisinin de çok değerli olduğuna dikkat çeken Beştaş ancak bir yönüyle de çözüm fikrinin kendisine karşı olan bir algı yönetme çabası olduğunu da belirterek, şöyle devam etti: “İktidar kanadından, doğru çok geniş açıklamalar yok. Satır aralarında ne kastedildiğine dair bazen değerlendirmeler var ve kendilerince bir isim koymuşlar bu görüşmelere. Neticede hepimiz şunu gayet iyi biliyoruz ki toplumun istediği barışla, Türkiye halklarının tarif ettiği barış ile iktidarın söylemleri arasında belirgin bir açı var.”
Ancak iktidarın söylemlerinden ziyade Türkiye yurttaşlarının önerilere sahip çıkması, çözüm fikrine yaklaşmasının hayati önemde olduğunu vurgulayan Beştaş, “Adaletten, ana dilinden tutalım da ret ve inkara, asimilasyona, imhaya kadar çok uzun ve maalesef acılı bir tarih ve arka plan var önümüzde. İşte bütün bunları da bu dönemde konuşmak, onarıcı bir adalet yolunu seçmek, yüzleşmeyi tartışmak, hakikatlerin ortaya çıkması noktasında neler yapabileceğimizi konuşmak lazım. Barış ve çözümün Türkiye’ye neler kazandıracağını topluma, yurttaşlara bunları anlatmak lazım” ifadelerini kullandı.
"Halkın çağrıya nasıl yanıt vereceği önemli"
İmralı’dan yapılacak çağrıya halkın nasıl bir yanıt vereceğinin önemli olduğunu vurgulayan Beştaş, Bahçeli’nin başlattığı sürecin elbette önemli ama yeterli olmadığını söyledi. Meselenin yalnızca bununla çözülecek bir şey olmadığını belirten Beştaş, “Yani 'Bir kere çağrı yaptım, iki kere görüştük. Hadi silahlar bırakılsın, herkes evine' mi diyeceğiz yani? Böyle bir şey yok. Kürt meselesi, eşit ve özgür yurttaşlık meselesi. Bu mücadelenin tamamı, iktidarın yaklaşımına yalnızca buraya bağlı değil” dedi.
"Pozitif barış taleplerin karşılanmasıdır"
“Bu mücadelenin pozitif barış olarak devam etmesi gerek” diyen Beştaş, “Kürtler özgür ve eşit yurttaş olarak kabul edilmiyor, Kürtler Türk olarak kabul ediliyor, anayasal deyimle söylüyorum. Bugün Türkçe dışında bir dille eğitim yapılması yasak. Pozitif barış dediğimiz şey taleplerin karşılanmasıdır. Mesela ana dilinde eğitim, örneğin Anayasa’daki bu yasakların kalkması, örneğin Kürtlere uygulanan ikili hukukun son bulması, herkesin terörist olarak nitelendirilmesinin önüne geçilmesi, siyasi sebeplerle cezaevinde olan binlerce arkadaşımızın özgür kalması gibi yani birçok başlık bu mücadelenin kapsamı dahilindedir” ifadelerini kullandı.
"Kürt meselesi demokrasiyle doğrudan bağlantılıdır"
Kürt meselesinin bir siyaset malzemesi haline getirilmesini eleştiren Beştaş, “Şu şuna destek verecek, bu buna destek verecek, şunun görev süresi uzayacak… Bilerek isim vermiyorum bu konuda. Bir kere Türkiye tarih boyunca yaşanan bir problem bir kişinin adaylığından da bir seçimin kazanılıp kaybedilmesinden de çok daha büyük bir meseledir. Türkiye’nin demokrasi mücadelesi, demokratikleşme mücadelesi bitemez, çünkü şu an Türkiye’de bir hukuksuzluk rejimi hakim. Bir tweet atan muhalifse gözaltına alınıyor. Bu mücadele ve barış mücadelesi doğrudan birlikte değerlendirilmeli, kesişen meselelerdir, Kürt meselesi demokrasiyle doğrudan bağlantılıdır.Bugün Kürtlerin anayasal olarak tanınmaması, ana dilinde eğitim görmemesi, yerel yönetim özerklik şartına şerh konulması, çocuk hakları sözleşmesine şerh konulması Kürt meselesinin varlığıyla doğrudan kaynaklı. Ya da işte Kürt illerine kayyım atanıyordu, şimdi Türk illerine de atanıyor. Birçok baskı uygulaması var” diye konuştu.
"Muhalefet bu sürecin merkezinde olmalı"
Muhalefetin bu sürecin merkezinde olmasını gerektiğini dile getiren Beştaş, iktidarın muhalefeti birbirinden ayırmaya çalıştığına dikkat çekti. Beştaş, İmralı görüşmelerinden çıkan mesajları anımsatarak, “Görüşmelerden de bu çok güçlü bir şekilde çıktı, heyetimiz muhalefet partileriyle görüştü. Mutlak surette muhalefetin bu sürecin içinde merkezinde olması gerektiğini savunuyoruz. Ama şu anda iktidar başka bir strateji uyguluyor” dedi. Muhalefeti birbirinden ayırmak için başkaca yöntemlerin devreye girdiğini belirten Beştaş, ortada bir oyun olduğunu, bunun ciddi bir tuzak olduğunu söyledi. Beştaş, “Ana muhalefet partisine yönelik akılalmaz bir saldırı var, bize zaten kesintisiz var. Bu sefer başka bir cepheye de yapılmış durumda. Böylece bu meselenin çözümü noktasında sadece kendisi muktedir olmak istiyor” dedi.
Evrensel'i Takip Et