12 Şubat 2025 12:40
/
Güncelleme: 13:56

"Baskılar ne kadar artarsa artsın dayanışma eşitlik mücadelesinin temel taşı"

Hacettepe Üniversite Beytepe Kampüsü’nde yer alan Mor duvar, örüldüğü günden bu yana pek çok zorlukla karşı karşıya kaldı ve hala kalmaya devam ediyor.

"Baskılar ne kadar artarsa artsın dayanışma eşitlik mücadelesinin temel taşı"

Fotoğraf: HÜKÇAT

Hacettepe Üniversitesinden bir kadın öğrenci

Ankara — Hacettepe Üniversite Beytepe Kampüsü’nde yer alan Mor duvar, örüldüğü günden bu yana pek çok zorlukla karşı karşıya kaldı ve hala kalmaya devam ediyor. Geçtiğimiz aylarda Hacettepe Üniversitesi Kadın Çalışmaları Topluluğu (HÜKÇAT) Mor Duvara katledilen kadınların resimlerini çizmek için Sağlık Kültür ve Spor Daire Başkanlığına (SKSDB) dilekçe vermişti ancak bu dilekçe gerekçe gösterilmeden reddedilmişti.

23 Ocak’ta “Kadınlar Meydanı” ilan edilen Mor Duvar’da düzenlenen boyama etkinliğine katılanakademik ve idari personele, hukuki dayanağı bulunmayan ve yalnızca itibarsızlaştırmayı hedefleyen “sarı zarflar” gönderildiğini öğrendik.

Eğitim Sen Ankara 5 No'lu Üniversiteler Şubesi “Ne kadına yönelik şiddetle mücadelemiz ne sendikal faaliyetlerimiz engellenebilir. Sürecin takipçisi olacağımızı kamuoyuna duyururuz” diyerek bir paylaşımda bulunmuştu.

Biz de arkadaşlarımız ile  artan baskı, yasaklamalar ve soruşturmalar hakkında ne düşündüklerini ve tüm bunlara karşı ne yapmalıyız diye sorduk.

İngiliz Dilbilimi’nden bir arkadaşımız “Okulumuzda bulunan mor duvarın hocalarımız tarafından yenilenmesi üzerine rektörlükten gelen asılsız iddialar içeren sarı zarflar, hepimizin önüne konulan bir taş neticesindedir. Artan baskı ve yasalar herkesin elini kolunu bağlar durumda. Artık sadece öğrencisi değil, öğretmeni, akademisyeni bile susturulmaya çalışılıyor. Bu baskıların kadın mücadelesine karşı olması da, ülkemizin durumunu değerlendirdiğimizde, daha da üzücü. Hep daha ilerisini ve en iyisini hedefleyen Hacettepe Üniversitesi, daha geriye, en kötüsüne mi ulaşmaya çalışıyor? Ülkenin geleceğini taşıyan üniversitelerimiz, öğrencilerini, özellikle kız öğrencilerini, baskılamamalı. İleri bir adım olmaları gerekir, yollarındaki engel değil. Ancak öğrenciler, kadınlar, umutlarını yitirmesinler. Çünkü, başımıza salınan yılan, eninde sonunda dönüp, kendilerine de dokunacaktır. Onlar sustukça sıra onlara gelecektir. Her şeye rağmen devam etmek, yapmamız gerekendir” diyerek düşüncelerini ifade etti.

Fransız Dili ve Edebiyatı hazırlık bölümünden bir arkadaşımız ise  Kadın mücadelesine yönelik baskı ve yasakların dayanışmayı baskılamaya çalıştığını söyledi. Arkadaşımız, “Mor duvar gibi semboller de bu dayanışmanın gücünü temsil ettiğinden hedef alınması aslında otoritenin gücün farkında olduğunu gösterir. Kadınların ve öğrencilerin yapabileceği en iyi şey bir araya gelerek direnişi olabildiğince büyütmektir. Medya iletişim araçlarıyla yapılan haksızlıklar görünür kılınmalıdır. Baskılar ne kadar artarsa artsın dayanışma ve direniş, eşitlik mücadelesinin temel taşlarıdır” dedi.

İktisat son sınıf öğrencisi arkadaşımız ise, “Türkiye’de yaşayan bir kadın olarak artan cinayetler beni ve hemcinslerimi çok endişelendirirken bu cinayetleri işleyen katillerin de önceden birer öğrenci olduğunu bilmek ama eğitimlerinin buna engel olamayışı karşısında mor duvarın varlığı biz kadınlar ve erkek öğrenciler için de çok şey ifade etmektedir. Kadın öğrenciler olarak oraya her baktığımızda bir erkek tarafından en ufak bir şiddete dahi müsaade etmememiz gerektiğini hep hatırımızda tutuyoruz. Erkek öğrenciler de kadınların varlığının ebedi olarak kalacağını, yalnız ve kimsesiz olmadıklarını, arkalarında onların varlığının yok edilişinin yasını tutanların olacaklarını görüyorlar. Yalnızlığımızda bir umut ışığı olarak gördüğümüz hocalarımızın varlığı bizler için hayati önem taşırken onların biz kadınlar için yaptıklarının engellenmesi bizim ümitlerimizi yıkmakta ve bizler için gideceğimiz ve yardım isteyeceğimiz birileri halen var hissini yok etmektedir. Hocalarımızla birlikteyiz ve mor duvarın devamlılığını istiyoruz” dedi. 

Evrensel'i Takip Et