Santorini depremlerinin Türkiye’ye önemli bir etkisi beklenmiyor
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz, Santorini Adası yakınlarında meydana gelen depremlerin Türkiye’ye olası etkilerini değerlendirdi.

Fotoğraf: AA
Özer Akdemir
ozerakdemir@gmail.com
Yunanistan’ın Santorini Adası yakınlarında meydana gelen depremlerle ilgili bir rapor da TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası’ndan geldi. Odanın Deprem Danışma Kurulu Başkanı ve Bilim Akademisi Üyesi Prof. Dr. Okan Tüysüz tarafından hazırlanan raporda “deprem fırtınası” olarak nitelendirilen depremlerin Türkiye’ye olası etkileri de değerlendirildi.
Deprem fırtınası
Ocak 2025’in son günlerinden başlamak üzere Ege Bölgesinde yoğun bir sismik aktivite yaşandığına dikkat çekilen raporda, Santorini adasının kuzeydoğusunda sınırlı bir bölgede bir deprem fırtınası şeklinde, en büyüğü 5.2 olan 1800’den fazla 2’den büyük deprem meydana geldiği ve bunların devam ettiği dile getirildi. Santorini, Anafi, Amorgos gibi adalarda yaşayanların günlerce süren sarsıntıların endişesi ile adaları terk etiğinin belirtildiği raporda, bilim camiasın da depremlerin nedeninin volkan mı faylar mı olduğunu tartışıldığı belirtildi.
TMMOB JMO raporundan alınmıştır
Akdeniz tabanı Anadolu’nun altına dalıyor
Ege bölgesinin karmaşık ve henüz gelişimini tamamlamamış bir jeolojik yapıya sahip olduğunun vurgulandığı raporda şöyle denildi; “Girit adasının güneyindeki Güney Ege dalma-batma zonu boyunca Akdeniz’in okyanusal tabanı Ege ve Anadolu’nun altına dalmakta, dalan levha üstteki Ege bölgesini güneye doğru çekerek bu bölgenin kuzey-güney yönünde senede ~3,5 cm genişlemesine neden olmaktadır. Bu genişleme hareketi Ege Bölgesi’nde çok sayıda doğu-batı uzanımlı fayların oluşumuna neden olmuştur. Neredeyse tamamı aktif olan bu fayların hareketi ise Ege Bölgesi’nin Dünya’nın en sık deprem üreten bölgelerinden birisi olmasını sağlamaktadır”.
Volkanik aktivitelerinin nedenleri
Güney Ege dalma-batma zonu boyunca Girit’in altına dalan okyanus levhasının yerin derinliklerinde eriyerek magma adı verilen ergimiş kayaları meydana getirdiğine işaret edilen raporda, “magma ise faylar boyunca yüzeye yükselip Ege Denizi içerisinde bir dizi volkanı oluşturmaktadır. Kiklad adaları ve Oniki adalar olarak bilinen bu adaların çoğu bu yolla gelişmiş volkanlardan oluşmaktadır. Ege’nin bu karmaşık jeolojik yapısı bölgede sık sık meydana gelen depremlerin ve onlara oranla çok daha seyrek volkanik faaliyetlerin temel nedenidir” ifadelerine yer verildi.
Santorini’nin volkan patlamasının izi Zonguldak’ta bir mağarada bulundu
Santorini’nin Ege Bölgesi’nde geçmişte büyük patlamaların meydana geldiği bir volkan adası olduğunun altının çizen rapor, bu patlamalar sonucu atmosferi kaplayan bulutların uzun süre iklim değişimine neden olduğu dile getirildi. Patlamanın izlerinin Zonguldak’taki Sofular mağarasında yapılan araştırmalarda tespit edildiğinin aktarıldığı raporda, Bronz çağının en önemli kültürü olarak kabul edilen Girit merkezli Minos kültürünün bu patlama ve yarattığı tsunami ile yok olduğunun genel kabul gördüğü kaydedildi.
Bölgenin faylı yapısı yüzünden bölgede geçmişte büyük depremler de yaşandığının belirtildiği raporda, “bölgede çok sayıda ve farklı boyda faylar da vardır. Bu fayların 6.3 ile 7.2 büyüklüğüne varan bir deprem üretme potansiyeli varsa da böyle bir depremin yakın bir zaman diliminde olup olmayacağı net değildir” denildi.
TMMOB JMO raporundan alınmıştır.
Deprem fırtınaları aylarca sürebilir
Son günlerdeki sismik aktivitenin Santorini’den 8 km kadar kuzeydoğudaki Kolumbo volkanı kuzeyinde yoğunlaştığına vurgu yapılan raporda, “Ege deprem fırtınası hem aktif fayların hem de volkanların iç içe olduğu bir bölgede meydana gelmektedir. Bu tür fırtınaların volkan mı yoksa fay kaynaklı mı olduğunu belirlemek oldukça zordur. Deprem fırtınaları birkaç gün ya da birkaç hafta sonra sönümlenebilmekte ise de bazı deprem fırtınalarının aylarca sürdüğü, bazılarının ise oldukça ender olarak daha büyük depremler ile sonuçlandığı da olmuştur” ifadeleri kullanıldı.
Türkiye’ye yıkıcı bir etkisi beklenmiyor
Raporda, Türkiye karasına en yakın 150 km mesafede gelişen bu deprem fırtınasının ülkemize etkileri ile ilgili şu ifadeler yer aldı; “Deprem fırtınası bir süre sonra sönümlenebileceği gibi, çok daha zayıf bir olasılıkla büyük bir depremle ya da Kolumbo volkanının faaliyete geçmesi ile de sonuçlanabilir. Büyük deprem beklentisine dair en kötü senaryo yukarıda değinildiği gibi 7.2 büyüklüğüdür. Bu büyüklükte bir depremin 150 km mesafedeki Bodrum ve Datça gibi yerleşim birimlerinde zayıf zeminlerde yapılar üzerinde yıkıcı bir etkisi beklenmemekte ise de bilhassa zayıf zemin koşulların veya özel jeolojik ortamlara sahip bölgelerde bu değerlerin çok daha fazla olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Evrensel'i Takip Et