16 Şubat 2025 17:29

18. Aykut Kence Evrim Konferansı ikinci gününde devam etti

15-16 Şubat 2025 tarihlerinde 18’incisi düzenlenen Türkiye’de ve dünyada evrimi anlatmak ve yaygınlaştırmak amacıyla başlamış olan uluslararası Aykut Kence Evrim Konferansı bu sene ODTÜ Kültür ve Kongre Merkezi'nde (KKM) gerçekleşiyor.

Her zaman olduğu gibi iki gün de eş zamanlı olarak A Salonu (Akademik Salon) ve Kemal Kurdaş Salonu (Genel Salon) olmak üzere iki farklı alanda gerçekleşiyor. Genel Salon’da İngilizce sunumlar için eş zamanlı çeviri desteği sağlanacak ve herkese açık olarak Aykut Kence Evrim Konferansı YouTube kanalı üzerinden de yayınlanıyorken, Akademik Salon sunum dili tamamen İngilizce ve bilim insanlarının son dönemdeki bulgularını paylaştıkları bir şekilde düzenleniyor. Konferansın geleneği haline gelen Primat Evrimi ve Jeolojik Devirler sunumları da fuaye alanında gerçekleşiyor.

Konferansın genel salonu Aykut Kence gösterimi ve Nefize Ezgi Altınışık tarafından yapılan açılış konuşmasıyla başladı. Konuşmada Aykut Kence zamanında kökeni Türkiye’nin darbeci geçmişine dayanan gericiliğe karşı verilen mücadelenin bugün de evrim karşıtlığına karşı devam ettiği vurgulandı.

"Evrim devam eden bir süreç"

İlk olarak Bilkent Üniversitesi Arkeoloji bölümünden Thomas Zimmermann genel anlamda insan evriminden ve doğru bilinen yanlışlardan söz etti. “Maymundan geldik” söylemimin ve yaygın kullanılan evrim görselinin evrimi lineer ve evrimin son aşamasını da beyaz bir erkek olarak göstermesinden dolayı hatalı ve güncel olmadığını açıkladı. Evrimin hiçbir zaman sonlanmadığını, sürekli devam eden bir süreç olduğunu açıklayan Zimmermann basılan her kitabın anında geçersiz kalabildiğini bu yüzden güncel araştırmaları takip etmenin öneminden dem vurdu.

Çukurova Üniversitesinden Sedat Gündoğdu Akdeniz’deki plastik kirliliğinin tarihiyle ilgili bir sunum yaptı. Yakın zamanda ABD başkanı Trump’ın bir süredir yasak olan plastik pipet kullanımını geri getirirken yaşadığı heyecan ve sevincini, dünyada yükselişte olan sağ popülist eğilimlerin değişime olan inancı yıkmak amacı taşıdığına parmak bastı. Avrupa, muhteşem bir örnek olmasa da kozmetik sektöründe kullanılan bazı plastikleri yasaklarken, Türkiye’de plastik kirliliğine dair atılan tek adımın plastik poşetlerin geçmişte ücretli hale getirilmesi olduğundan da bahsetti. Bu kirliliğin daha da artmasını engellemek için dünyada ve Türkiye’de plastik üretimini baskılamamız gerektiğine vurgu yaptı.

Antalya Bilim Üniversitesinden Bekir Kabasakal Arap Bülbülü’nün üreme tercihleriyle ilgili genel biyolojik bilgiler ve araştırmalardan bahsetti.

Boğaziçi Üniversitesinden meyve sinekleriyle duyu sistemlerini çalışan Arzu Çelik Fuss, farklı kokuları nasıl algıladığımızı anlamak için yaptıkları çalışmalar sonucunda her bir kokunun bedenimizde ayrı bir reseptörü olmasındansa koku reseptörlerinin çeşitli kombinasyonlarının aktive olmasıyla algılandığını açıkladı. Fare gibi bazı canlılarda ise daha hassas bir koku duyusunun olmasının genetik temellerinden de bahsetti.

Hacettepe Üniversitesinden Gülşah Merve Kılınç hastalıkların evrimsel süreçlerin bir sonucu olduğundan, antik DNA’nın ilk ne zaman bulunduğu, ne olduğu ve ne işe yaradığı ile ilgili bir sunum gerçekleştirdi.

Akademik oturumlar

Hacettepe Üniversitesinden Bitki Biyoçeşitliliği çalışan Barış Özüdoğru, Anadolu'da güncel olarak iklim değişikliği ile birlikte hali hazırda kısıtlı bir alan olan kalıcı kar hattı ve ağaç sınırı arasında kalan alpinik zon olarak adlandırılan bölgede yetişen türleri kaybettiğimizden ve bu türlerin değişime adaptasyon yeteneklerini tam olarak henüz bilmesek de yapılan nüfus modellemelerinin kötümser senaryoda gelecekte de artacağını gösterdiğinden bahsetti.

Konferansın akademik oturumunda ise, ODTÜ’de profesör olan Sreeparna Banerjee sunumuna bir kanser biyoloğu olarak kendinin evrim konferansına çağrılmasından mutluluk duyduğunu ve bu durumun bize evrimin farklı alanları ne kadar kapsayıcı olduğunu gösterdiğini söyleyerek başladı. Mutasyonun evrim için önemli bir mekanizma olduğunu, kanser hücrelerinde de mutasyon ve hızlı genomik değişimler görüldüğünü vurgulayan Banerjee, kanserli hücrelerin plastisitesinin etkilerine dikkat çekti.

Sunumuna, besin kısıtlı ortamda kanser hücrelerinin hayatta kalma taktiklerini inceledikleri araştırmalarını anlatarak devam etti. Kanser tedavisi çalışmalarında anlamlı olabilecek, kanser hücrelerinin pH değişikliği ve ilaç direnci arasındaki ilişkiye dair buldukları verileri paylaştı.

Dr. Öğretim Üyesi Athanasia Pavlopoulou, moleküler evrim ve filojeni konulu sunumunda evrimsel tıp alanına dikkat çekerek evrimsel süreçleri ve genleri anlamanın insan hastalıklarını önlemek ya da iyileştirmek noktasında önemli olabileceğinden bahsetti. Özelikle kanser ve metastazı konu alan çalışmalarını paylaştı.

Evrimdeki temel geçişler

Prof. Dr. Eörs Szathmáry sunumuna başlarken 80’li yıllarda Hırvatistan’da organize ettikleri bir evrim konferansına katılım sağladığı için Aykut Kence’yi bizzat tanıma şansı yakaladığını söyleyerek başladı. Kendisi evrimdeki temel geçişleri anlattı. Ökaryotik hücrelerin kompleks oluşumuna ve bu süreci anlarken hala sorulan çeşitli sorulara dikkat çekerek daha fazla bilgi öğrenmenin daha çok soruya yol açtığını söyledi. Aynı zamanda günümüzde giderek yaygınlaşan yapay zekanın geleceğine ve yapay zekanın da olası bir “evrimleşme” ihtimaline değinerek bu konuda dikkatli olmak gerektiğine vurgu yaptı. Önümüzdeki aylarda meslektaşları ile bu konuda bir çalışma yayınlayacaklarını belirtti.

Özellikle 1980 darbesi sonrası Türkiye, müfredatı değiştirme ve gericileştirme yollarıyla değişimin sürekli olduğu ve hiçbir şeyin kalıcı olmadığı gerçeğinin halkımıza unutturulmaya çalışıldığı bir dönem. Evrim karşıtlığının, ülkemizde bizzat eğitim sistemi içerisinde örgütlenmeye çalışıldığı bu dönemden geçerken bu konferans evrim karşıtlığıyla mücadele eden kitleler için önemli bir buluşma noktası oluşturuyor. Ülkenin içinden ve dışından biyolojiye, evrime, değişime ve dönüşüme ilgi duyan herkesi bir araya getiren ve kimi katılımcıların kendi şehirlerinde, okullarında kendi evrim atölyelerini yapmak, topluluklar kurmak amacıyla ayrıldığı bu konferansın gerçekleşmesinin altında öğrencilerin dayanışması ve bilimin toplumsal olması düşüncesi yatıyor. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et