"Bölgede Barış ve Adalet Konferansı" düzenlendi: “Suriye’nin değil, İsrail’in devrimi”

İstanbul — Demokrasi İçin Birlik Platformu (DİB), Ortadoğu’da artan çatışmalar ve bölgedeki Kürt ve Alevilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için “Bölgede Barış ve Adalet Konferansı” düzenledi. Beşiktaş Süleyman Seba Kültür ve Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen konferansta, Suriye’deki iç savaş sonrası durum, Alevilerin karşı karşıya olduğu tehditler, Kürtlerin güvenlik sorunu ve Filistinlilere yönelik soykırım konuları ele alındı. Konferansın açılış konuşmasını DİB Koordinasyon Üyesi Levent Tüzel yaptı.

Levent Tüzel, “Aleviler, kaygılar yaşamanın ötesinde ciddi bir tehdit altındalar. Bunları önleyebilecek güçler henüz devreye girmiş durumda değil" dedi. Tüzel, 7 Ekim’den bugüne Filistin’de başlamış olan sürecin Esad’ın devrilmesiyle birlikte yeni bir boyuta evrildiğini belirterek, “Savaş bitti gibi görülsede birçok çelişki ortada duruyor ancak, HTŞ iktidarı halkların güvenebileği bir ortam oluşturmuş değil” ifadelerinde bulundu.

“Sistematik bir süreç”

Açılış konuşmasının ardından “İktidar Değişimi Sonrası Suriye’de Aleviler” başlıklı oturum gerçekleşti.

İlk sunum için söz alan ve Suriye’nin bir terör örgütüne teslim edildiğini belirten Hakan Mertcan, “Suriye'de sistematik olup olmadığı tartışılan bir baskı süreci var. Aleviler bu baskının odağına alınmış durumda. Alevilerin zeytinlikleri yakılıyor, Humus kırsalında tehcir politikaları yürütülüyor, işten atılıyorlar, emekli maaşlarını alamıyor. Ben baktığımda sistematik bir süreç görüyorum” dedi.

Ardından söz alan Tevfik Ustaoğlu sunumunda şu cümlelere yer verdi:

“Vaktiyle Deniz Baykal ‘Halep sünnidir’ demişti. Hayır, Halep de Suriye de Sünndir, Alevidir, Kürttür, Araptır, Türkmendir. Suriye kavimler kapısıdır, her renk vardır. Günümüzde yaşananlar Suriye Halklarının bugüne kadar kazandığı tüm hakların tasfiye edilmesi ve Suriye'nin kaynaklarının emperyalizme peşkeş çekilmesidir. Ağırlıklı olarak Aleviler katledilmektedir ancak, Suriye'de tekfirci iktidardan yana olmayan bütün kesimler katliamlar yaşamıştır ve yaşamaktadır.

Gazetici Hasan Sivri ise HTŞ Lideri Golani’nin İsrail’e bir taş bile atmadığının altını çizerek, “Golani, Filistinli örgütleri ve Filistinlileri Lübnan sınırına kadar kovaladı. Bugün, Suriye'de devrim denilen şey Suriye'nin değil, İsrail'in devrimi” dedi.

Musa Özuğurlu ise yapmış olduğu sunumda, “Aleviler yalnız ve bundan sonrası için bir şey yapmaları gerekiyor. Suriye'de Aleviler iktidar sahibi değildi, yalnızca Suriye'de iktidarda olan Aleviler vardı. Gelinen noktada Aleviler kabak gibi ortada kaldılar. Güvencesiz, geleceksiz bir şekilde var olma mücadelesi veriyorlar. Türkiye'deki siyasi kurumlarının dünyadakileri de harekete geçirebilecek ölçekte çalışmalar başlatması gerekiyor” ifadelerinde bulundu.

Oturumun moderatörü Aydın Deniz, “Suriye’deki gelişmelerde burada yükselen bir çığlık var aslında. O çığlık henüz toplu katliamlara dönüşmese bile baskının, şiddetin, cinayetlerin arttığı bir dönemi ve soykırıma dönebilecek gelişmelerin yaşandığı bir süreci yaşıyoruz. Ötekileştirilenler içerisinde Dürziler, Hıristiyanlar ve Aleviler de yer alıyor. Bunun sonucunda ileride gerçekten de ötekileştirmenin daha da ötesinde bu saldırıların bir toplu katliamlara dönüştürme ihtimalinden de ciddi kaygı duyuyoruz.” diye konuştu.

Konferans  “Suriye ve Ortadoğu’da Barış ve Adalet Nasıl Sağlanabilir”,  “Orta Doğu’da Yaşanan Sorunların Türkiye İç ve Dış Politikasına Yüklediği Sorumluluklar” başlıklı oturumlar ile son buldu. (Evrensel)