"Stent pazarlığı" Mecliste: ‘Öztürk ailesi ile AKP arasındaki yakınlık nedeniyle mi para cezası ile yetiniyorsunuz?’
EMEP'li Bayhan, “stent pazarlığı"nı Meclis gündemine taşıdı. Bayhan, Özel Hastane Çetesi'nde adı geçen Şafak Grubuna ait hastanenin sahibi Öztürk ailesi ile AKP arasındaki yakınlığa dikkat çekti.

Fotoğraf: EMEP
Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, İstanbul’da göğüs ağrısı nedeniyle Taksim İlk Yardım Hastanesi acil servisine başvuran bir hastanın anjiyo yapılmak üzere Özel Aile Hastanesi’ne sevk edilmesinin ardından hastayla ameliyat masasında stent pazarlığı yapılmasını Meclis gündemine taşıdı.
Yanıtlaması istemiyle Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’na soru önergesi veren Bayhan, “Bu olayın yaşandığı hastane, geçmişte "Özel Hastane Çetesi" iddianamesinde adı geçen Şafak Sağlık Grubu'na ait 'Aile Hastanesi' olarak bilinmektedir. İstanbul'da geniş bir sağlık yapılanması bulunan bu grup, Özel İstanbul Şafak Hastanesi, Özel Avrupa Şafak Hastanesi (yeni adıyla Özel Da Vinci Sağlık Hizmetleri), Arnavutköy Şafak Tıp Merkezi ve Ataköy Hastanesi gibi sağlık kuruluşlarını bünyesinde barındırmaktadır” dedi.Yaşanan olayın yalnızca bir hastanenin sağlık hakkını ihlal eden münferit uygulamalarını değil, Türkiye’de sağlık sisteminin piyasacı anlayışla nasıl çökertildiğini de gözler önüne serdiğini ifade eden Bayhan, “Halkın sağlık hakkını ihlal eden ve kamu denetimini devre dışı bırakan sağlık politikaları, özel hastanelerin teşviklerle büyümesine ve sağlık alanında rant temelli çeteleşmenin önünün açılmasına neden olmuştur” ifadelerinde bulundu.Hastanın göğüs ağrısı şikayetiyle başvurduğu Taksim İlk Yardım Hastanesi’nde anjiyo ve kalp damar hastalıklarına yönelik yeterli tıbbi ekipman ve donanım bulunmamasının gerekçesini soran Bayhan, “Acil durumlarda hastaların özel hastanelere yönlendirilmesi, kamu hastanelerinin bilinçli bir şekilde güçsüzleştirilerek özel hastane sayısının artırılmasına zemin hazırlanması anlamına mı gelmektedir?” diyerek bu bağlamda şu soruları sordu:
- Son beş yıl içinde, kalp krizi veya göğüs ağrısı şikayetiyle Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne başvuran kaç hasta, anjiyo ünitesi veya gerekli tıbbi donanımın yetersizliği nedeniyle başka hastanelere sevk edilmiştir?
- Bu hastaların sevk edildiği hastaneler hangileridir ve bu sevklerin ne kadarı kamu hastanelerine, ne kadarı özel hastanelere yapılmıştır?
- Söz konusu stent pazarlığının ardından Bakanlığın yaptığı açıklamaya da dikkat çeken Bayhan, “Bakanlığınız tarafından anjiyografi ünitesinin faaliyetlerinin durdurulmasına ve hastaneye idari para cezası uygulanmasına karar verildiği bildirilmiştir. Daha önce yenidoğan ünitelerinde bebek ölümlerine sebep olan hastane sahiplerinin yargılama sürecinin dışında tutulması, benzer olayların yaşanmasına zemin hazırlamamış mıdır? Yalnızca para cezası uygulanması ve ilgili anjiyografi ünitesinin faaliyetlerinin durdurulması, sağlık hakkının ihlalinin ve benzer olayların önüne geçmek için yeterli bir önlem midir?” sorularını Bakan Memişoğlu’na yöneltti.
“Şafak Sağlık Grubuna ait diğer hastanelere neden daha önce denetim yapılmadı?”
21 Ekim 2024 tarihinde de sundukları soru önergesinde “Suçla bağlantısı olsun ya da olmasın, tüm özel hastanelerin geçmiş faaliyetleri derinlemesine soruşturulacak mıdır? Yetişkin yoğun bakımlar ya da diğer alanlardaki sağlık hizmetlerinde de benzer suç şebekelerinin istismarı olabilir mi?” sorularını yönelttiklerini anımsatan Bayhan, şöyle söyledi:“Bakanlığınızdan gelen cevabınızda, Aile Hastanesi’nin de içinde bulunduğu Şafak Sağlık Grubu’na bağlı bazı hastanelerin ruhsatlarının iptal edildiği belirtilmiş; ancak, şirkete bağlı diğer hastanelere yönelik bir denetim sürdürüldüğü belirtilmemiştir. Üstelik, Sağlık Bakanlığının Resmî Gazete'de yayımladığı Özel Hastaneler Yönetmeliğine göre “işlenen suçlardan hüküm giymiş gerçek kişiler, kamu görevinden yasaklı gerçek kişiler ile ortaklık yapısında bu kişilerin bulunduğu tüzel kişiler adına özel hastane açılmasına izin verilmeyecek” denilmiştir. Onlarca bebeğin ölümüne sebep olan ve SGK’yı dolandırdığı ortaya çıkan Şafak Sağlık Grubu’nun sahiplerinin ortak olduğu diğer hastanelerin—özellikle Aile Hastanesi—hakkında daha önce kapsamlı bir denetim yapılmaması ve faaliyetlerinin durdurulmaması sonucunda son yaşanan stent pazarlığında bir sorumluluğunuz yok mudur?”
“Bahsi geçen hastaneler vergi muafiyetlerinden yararlanmış ve hiç vergi ödememiş”
Söz konusu hastanelerin sahibi olan Öztürk ailesinin iktidar partisi ile yakın ilişkileri olduğuna dikkat çeken Bayhan, şirketin ortaklarından Cem Türker Öztürk'ün düğününde Binali Yıldırım, Süleyman Soylu ve Celal Adan gibi isimlerin nikah şahitliği yaptığını anımsatarak bu bağlantının boyutuna şöyle dikkat çekti:Tüm bu ilişkiler göz önüne alındığında, “Özel Hastane Çetesi” iddianamesinde adı geçen bir sağlık grubunun diğer hastanelerinin tedbir olarak dahi faaliyetlerinin durdurulmaması sizin bir ihmalinizin sonucu mudur? Yoksa Öztürk ailesi ile iktidar partisi arasındaki açık yakınlık nedeniyle “Elim kolum bağlı” hissiyatı içinde mi hareket ediyorsunuz?"
Şirketin finansal kayıtları incelendiğinde, vergi muafiyetlerinden yararlandığı ve belirli dönemlerde hiç vergi ödemediğine dikkat çeken Bayhan, şu ifadelerde bulundu:“İlkem Öztürk Sağlık Hizmetleri ve Ticaret AŞ 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiçbir vergi ödemezken, Özel İstanbul Şafak Sağlık Hizmetleri ve Ticaret AŞ 2021 ve 2022 yıllarında vergi ödememiştir. Öte yandan, Şafak Sağlık Grubu’na bağlı Ataköy Hastanesi ve Özel Aile Hastanesi’nin ortaklarından Saim Öztürk, AKP Beykoz Belediyesi Başkan Aday Adayı olmuştur. Vergi muafiyetlerinden yararlanan ve kamudan sağlık hizmetleriyle gelir elde eden bu özel hastane zincirinden vergi alınmamasının sebebi AKP ile olan yakın ilişkilerinden midir?”
Şafak Sağlık Grubu'nun, 2007 yılında 76 milyar dolarlık fon büyüklüğüne sahip uluslararası yatırım şirketi Julius Baer ile ortaklık görüşmeleri yaptığı ve bu kapsamda Özel Şafak Hastaneleri'nin %60 hissesinin 60 milyon dolara satılmasının planlandığını da hatırlatan Bayhan, “Şafak Sağlık Grubu’nun günümüzde herhangi bir yabancı yatırım fonu veya uluslararası bir şirketle ortaklık ilişkisi bulunmakta mıdır?” diye sordu.
"Sağlık sistemi çökerken hasta-hekim ilişkisi de ticari bir ilişkiye dönüşüyor"
Şafak Sağlık Grubu’nun 2018 yılında İstanbul Havalimanı’nın açılışı ile eşzamanlı kurduğu Şafak Mobil Sağlık ve İş Güvenliği Hizmetleri AŞ'nin, havalimanında sağlık hizmetleri sunduğu ve hasta taşıma-ambulans hizmetleri verdiği bilgisini de sunan Bayhan, “Şafak Mobil Sağlık ve İş Güvenliği Hizmetleri AŞ, İstanbul Havalimanı’nda halen hizmet vermekte midir? Firma, İstanbul Havalimanı’nda sağlık hizmeti sunma yetkisini nasıl elde etmiştir? Bu yetkinin verilmesi sürecinde herhangi bir ihale yapılmış mıdır, yoksa doğrudan bir sözleşme ile mi bu hizmet sağlanmıştır?” sorularını Bakan Memişoğlu’na yöneltti.
Son olarak, sağlık hizmetlerinin giderek ticarileşmesinin hasta-hekim ilişkisinin de ticari bir ilişkiye dönüştürülmesine yol açtığına değinen Bayhan, “Özel hastanelerde çalışan hekimlerin, tıbbi gereklilikten çok hastanenin kârlılık hedeflerine göre karar vermeye zorlanması, sağlık çalışanlarını etik bir ikileme sürükleyerek nitelikli ve güvenli sağlık hizmetinin koşullarını aşındırmıyor mu?” sorusunu sordu. (Haber Merkezi)
Evrensel'i Takip Et