18 Şubat 2025 12:33
/
Güncelleme: 12:37

Avrupa’da ‘Ukrayna çatlağı’

Paris’te toplanan 7 AB ülkesi, ABD’nin Ukrayna savaşının bitirilmesi iddiasıyla başlattığı görüşmelerin olumlu sonuçlanması durumunda nasıl bir yol haritası izlenmesi gerektiği konusunda anlaşamadı.

Avrupa’da ‘Ukrayna çatlağı’

Fotoğraf: Pixabay

Yücel Özdemir
yozdemir@evrensel.net


Köln – Rusya’nın 24 Şubat 2022’de saldırmasıyla başlayan Ukrayna savaşı önümüzdeki hafta üçüncü yılını dolduracak. Bu üç yıl içinde milyonlarca Ukraynalı ülkesini terk etmek zorunda kalırken cephede her iki tarafta ölen ve yaralanan asker ve sivil sayısı konusunda kesin bir bilgi bulunmuyor. Savaşan taraflar kendilerine göre değişik rakamlar telaffuz ediyorlar. Geçtiğimiz kasım ayında BBC’de yer alan ve değişik uzmanlara dayandırılan habere göre en az 78 bin Rus askerinin hayatını kaybettiği tespit edildi. Ancak tespit edilemeyenlerle birlikte toplam sayının 250 bin kadar olduğunu tahmin edenler var.

Ukrayna cephesinde ölen asker sayısını Devlet Başkanı Volodomir Zelenskiy, aynı dönemde 43 bin olarak açıklamıştı. Ancak Ukrayna cephesinden de ölenlerin sayısının belirtilenden fazla olduğu tahmin ediliyor. Zelenskiy aynı açıklamasında 370 bin askerin yaralandığını, yarısının daha sonra cepheye geri döndüğünü de söylemişti. Birleşmiş Milletlerin (BM) verilerine göre savaşta toplam 12 bin sivilin hayatını kaybettiği tahmin ediliyor.

Sadece doğrulanan verilerden yola çıksak bile son üç yılda 150 bine yakın insan bu kanlı savaşta hayatını kaybetti. Tahminlerde ise bu sayı 500 bini aşıyor.

Savaşın başlamasında büyük bir rolü bulunan ve Joe Biden’ın başını çektiği ABD yönetimi, Avrupa ve NATO ise üç yıl boyunca savaşın her geçen gün biraz daha büyümesi, daha fazla insanın hayatını kaybetmesi için bütün çabayı gösterdiler. Barış ve müzakere ise hiçbir şekilde gündeme getirilmedi. Bu nedenle silah ve enerji tekelleri kârlarına sürekli yeni kârlar ekledi.

Müzakerelerden sonuç çıkacak mı?

ABD’de 5 Kasım’da yapılan başkanlık seçimlerini kazanan ve 20 Ocak’ta göreve başlayan Donald Trump’ın geçen hafta Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı bir buçuk saatlik görüşmenin ardından başlayan durum ise dünden beri Suudi Arabistan’da Amerikan ve Rus dışişleri bakanlarının görüşmesiyle somut bir sürece dönüşmüş bulunuyor.

Ancak bir barış anlaşmasının kolay olmayacağı da ortada. ABD’nin taraflara uzlaşma için bir dayatmada bulunacağı açık. Bu nedenle tarafların kayıplar ve kazanımlarını anlatması zaman alabilir. Rusya’nın işgal ettiği topraklardan geri çekilmeyi kabul etmemesi ya da Ukrayna’nın toprak kaybıyla savaşı bitirmesi içeride Zelenkiy’nin işini bir hayli zorlaştırabilir.

Avrupa’ya ‘Ukrayna polisi’ misyonu

Üç yıldır ABD ile birlikte savaşın en büyük tarafı olan Avrupa ülkelerinin Trump tarafından müzakere sürecinden dışlanmasının transatlantik ilişkilerde gerilimlere yol açacağı bugünden söylenebilir.

Pazartesi günü Paris’te Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un çağrısıyla gerçekleşen AB zirvesinde konuşulanlar bunun bir ifadesi. Ancak buna bir “olağanüstü AB zirvesi” demek de pek doğru değil. Zira toplantıya AB’nin 27 üye ülkesi davet edilmedi. Görüş alışverişi maksadıyla yapılan zirveye Fransa, İtalya, Almanya, Polonya, İspanya, Hollanda ve Danimarka devlet ve hükümet başkanlarının yanı sıra NATO Genel Sekreteri Mark Rutte, AB Konseyi Başkanı Antonio Costa ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen katıldı.

Von der Leyen ve Costa, X’te “Avrupalılar Ukrayna’nın bağımsızlığına ve toprak bütünlüğüne saygı gösteren ve güçlü güvenlik garantileri sunan bir barışı hak ettiği konusunda hemfikir” mesajını paylaştılar.

NATO Genel Sekreteri Mark Rutte de Avrupa’nın savaşın sona ermesinin ardından Ukrayna’ya güvenlik garantileri sağlamada öncülük etmek ve NATO’nun savunma harcamalarını artırmak için hazır olduklarını açıkladı.

Avrupa açısından bundan sonraki tartışmaların asıl olarak “Ukrayna’ya güvenlik garantisi” üzerinden süreceği anlaşılıyor. Zira toplantıda da gündeme geldiği gibi, ABD yönetimi muhtemel bir anlaşmanın ardından hangi ülkenin güvenlik için neler yapabileceğine dair bir form iletmiş. Alman basınında yer alan haberlerde, formda Ukrayna’ya asker gönderme ve silah temin etme konusunda sorular yöneltiliyor.

Farklı görüşler

Hükümette kim olduğundan bağımsız olarak dış politikada hep ABD’nin yanında duran İngiltere, “güvenlik garantisi” kapsamında Ukrayna’ya asker göndermeye hazır olduğunu açıkladı. Daha önce cepheye asker gönderme önerisi yapan Macron şimdi daha temkinli. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Noël Barrot Fransa, İngiltere ve Polonya’dan Ukrayna’ya asker gönderilmesine ilişkin somut görüşmeler yapıldığını söyledi. Barrot, gönderilecek barış gücünün “kalıcı barışı güvencesi” olabileceğini ileri sürdü. Ancak Polonya Başbakanı Donald Tusk asker göndermeye açıktan karşı çıktı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, önümüzdeki pazar yapılacak seçimlerin de etkisiyle asker gönderme önerilerini anlamsız ve erken bulduğunu söyledi.

Toplantıyı eleştiren Macaristan ve Slovakya’nın da Paris toplantısına katılanların alacağı kararlara uymayacağı anlaşılıyor.

Paris toplantısı her AB ülkesinin kendi çıkarlarına göre bir Ukrayna barışı istediğini, bu nedenle sonraki süreçte alacağı paya göre rol üstlenebileceğini gösterdi. Bunun bir yanını Ukrayna’nın yer altı kaynakları diğer yanını ise yeniden inşa süreci oluşturacak. Yeniden inşa kapsamında Ukrayna’nın silahlandırılmaya devam etmesi de seçeneklerin başında geliyor.

Evrensel'i Takip Et