Sindirme harekatı: İktidar 4 aydır ablukayı büyütüyor
Kayyımlar, DDK ve TMSF kararları, tutuklanan siyasiler, sendikacılar, gazeteciler, avukatlar ve sanatçılar... İktidarın, 4 aydır artan baskıları, tüm topluma sindirme harekatını gözler önüne seriyor.

Fotoğraf: Emrullah Acar/ MA
Gözde Tüzer
gozdetuzer@gmail.com
İstanbul merkezli 10 ilde gerçekleşen ev baskınlarıyla DBP, DEM Parti, Devrimci Parti, EMEP, ESP, HDK, SYKP, Yeşil Sol Parti üyesi çok sayıda kişi gözaltına alındı. Son gözaltılarla beraber iktidarın baskıları bir aşama daha yükseldi. 2024 sonu ve 2025 başından itibaren uyguladığı politikalar, çıkardığı yasalar ve yargıya yönelik talimatlarla hemen hemen toplumun tüm kesimlerini hedef alan tek adam iktidarının kendisine yönelik en ufak bir eleştiriyi dahi kabul etmediği bir kez daha ortaya çıktı. Peki neler yaşadık?
Kayyımlar her yerde
Bir yandan İmralı ile görüşmelerini sürdüren iktidar bir yandan da seçilmiş belediye başkanlarına kayyım atamaya devam etti.
31 Mart seçimleri sonrası kayyım atanan ilk belediye Haziran ayında Hakkâri oldu. DEM Partili Hakkâri Belediye Eş Başkanı Mehmet Sıddık Akış tutuklandı, yerine Hakkari Valisi Ali Çelik kayyım olarak atandı. Akış'a 19 yıl 6 ay hapis cezası verildi.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, 1 Ekim 2024'teki yasama yılı açılışında DEM Parti'nin eş başkanı Tuncer Bakırhan ve bazı milletvekilleri ile tokalaştı. 22 Ekim'deki MHP grup toplantısında ise PKK lideri Abdullah Öcalan'a, "örgütü lağvetmesi" koşuluyla, "umut hakkı için başvurma ve TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşma" çağrısı yaptı. Tüm bunlardan sonra kayyım atamalarına hız verildi.
Kent uzlaşısı ile birlikte seçilen CHP’li Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer 30 Ekim 2024’te gözaltına alındıktan sonra tutuklandı. 31 Ekim’de ise Belediyeye İstanbul Vali Yardımcısı Can Aksoy kayyım olarak atandı.
4 Kasım 2024'te Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Batman Belediye Başkanı Gülistan Sönük ve Halfeti Belediye Başkanı Mehmet Karayılan görevden alındı. Türk, Sönük ve Karayılan’ın görevden alınmasına gerekçe ise haklarında devam eden dava ve soruşturmalar oldu. Yerlerine Mardin Valisi Tuncay Akkoyun, Batman Valisi Ekrem Canalp, Halfeti Kaymakamı Hakan Başoğlu kayyım olarak atandı.
22 Kasım 2024'te DEM Parti'li Dersim Belediye Başkanı Cevdet Konak ve CHP'li Ovacık Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül görevden alındı ve yerlerine kayyım atandı. Tunceli Valisi Bülent Tekbiyikoglu, Tunceli Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildi. Sarıgül'ün yerine Ovacık Kaymakamı Hüseyin Şamil Sözen atandı.
29 Kasım 2024'te Van Bahçesaray Belediyesi Başkanı Ayvaz Hazır görevinden uzaklaştırıldı ve yerine kayyum atandı. Hazır'ın yerine Bahçesaray Kaymakamı Harun Arslanargun getirildi.
13 Ocak 2025'te Mersin'in Akdeniz ilçesinin DEM Partili Belediye Eş Başkanları Hoşyar Sarıyıldız ve Nuriye Arslan tutuklandı, yerlerine Akdeniz Kaymakamı Zeyit Şener kayyım olarak atandı.
Yine 13 Ocak’ta Beşiktaş'ın CHP’li Belediye Başkanı Rıza Akpolat Balıkesir'deki ailesinin evinden alınarak İstanbul'a götürüldü ve gözaltına alındı, 17 Ocak 2025’te çıkarıldığı nöbetçi hakimlikçe tutuklandı. 23 Ocak’ta ise Akpolat'ın tutuklanmasının ardından göreve Ömer Rasim Şişman vekillik edeceği açıklandı. Karar, Beşiktaş Belediye Meclisi'nde yapılan oylamayla alındı. Zira CHP belediye meclis üyesi seçiminde oyların yüzde 73'ünü almış ve 31 sandalyeli meclisteki tüm sandalyeleri elde etmişti.
29 Ocak'ta DEM Parti'li Siirt Belediyesi Eş Başkanı Sofya Alağaş, gazetecilik yaptığı dönemde hakkında "örgüt üyesi olmak" suçlamasıyla açılan dava nedeniyle kendisine verilen 6 yıl 3 ay hapis cezasının ardından görevden alındı. Yerine Siirt Valisi Kemal Kızılkaya Belediye Başkan Vekili olarak görevlendirildi.
11 Şubat'ta Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan, "terör örgütüne yardım etmek" ve "basın yoluyla terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla yargılandığı davada 3 yıl 9 ay hapis cezası aldı. Ardından görevden alındı ve yerine Van Valisi Ozan Balcı atandı.
Kürsüden inmeden gelen soruşturmalar: İmamoğlu hedefte
31 Mart 2024’teki yerel seçimlerde birinci parti olarak pek çok büyük şehir belediyesini de alan CHP, iktidarın hedefindeydi. Özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkındaki suçlamalar dikkat çekiciydi.
İmamoğlu’nun 4 Kasım 2019’da yaptığı “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” dedikten sonra YSK üyelerinin suç duyurusu üzerine başlatılan “ahmak davası”ndan 14 Aralık 2022’de İmamoğlu’na 2 yıl 7 ay 15 gün hapis ve siyasi yasak cezası çıkmıştı. Dava İstinaf mahkemesinde.
İmamoğlu hakkında açılan soruşturmalardan biri de Beylikdüzü Belediye Başkanlığı dönemine dair. O zamandaki bir ihale nedeniyle açılan dava Büyükçekmece 10. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülüyor. Son duruşma 11 Nisan 2025’e ertelendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerinin düzenlediği sanatsal etkinliklerde “usulsüz harcama yapılarak kamu zararına yol açıldığı” iddialarını da soruşturuyor.
İmamoğlu’nun 20 Ocak 2025’te katıldığı panelde İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’e yönelik sözleri soruşturmaya konu oldu. Savcılık, “tehdit ve terörle mücadelede görev alan kişileri hedef göstermek” suçlamalarıyla soruşturma başlattı. İmamoğlu hakkında 7 yıl 4 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle iddianame düzenlendi. İddianamede, Başsavcı Akın Gürlek “mağdur” sıfatıyla yer aldı.
Son soruşturma ise kamuoyunda “bilirkişi soruşturması” olarak biliniyor. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında "kamu davalarında görevli bilirkişilerden biri olan şahsı hedef gösterdiği" gerekçesiyle başlatılan soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianameye göre, İmamoğlu hakkında "Yargı Görevini Yapanı, Bilirkişiyi veya Tanığı Etkilemeye Teşebbüs" suçundan 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezası ve siyasi yasak istendi.
Erdoğan 14 Şubat'ta İmamoğlu'nun yargılanmasına dair yaptığı açıklamada "Kime ne tür bir siyasi yasak gelir, bu yargının konusu" diyerek yargıyı işaret etmişti.
Gazeteciler, haber yaptığı için gözaltına alınıyor
İmamoğlu’nun basın toplantısında “bilirkişi” olarak bahsettiği isimle Gazeteci Barış Pehlivan bir görüşme gerçekleştirdi. Daha sonra yapılan görüşmenin ses kaydı Halk TV'de yayınlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Kişiler Arasındaki Konuşmaların Dinlenmesi ve Kayda Alınması ve Bilirkişiyi Etkilemeye Teşebbüs" suçlarından pazartesi günü itibarıyla soruşturma başlattı. Önce Gazeteciler Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker gözaltına alındı, ardından Kürşad Oğuz ve Suat Toktaş. Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş 30 Ocak’ta tutuklandı. Program koordinatörü Kürşad Oğuz, gazeteciler Barış Pehlivan, Serhan Asker ve Seda Selek adli kontrol şartı ve yurt dışı çıkış yasağıyla serbest bırakıldı.
9 Şubat’ta Birgün gazetesinin internet sitesi Yayın Koordinatörleri Uğur Koç ve Berkant Gültekin ile Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Yaşar Gökdemir, Sabah gazetesinin İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'e ziyaretinin haberini haberleştirdikleri gerekçesiyle gözaltına alınıp serbest bırakıldı.
17 Ocak'ta İstanbul merkezli soruşturma kapsamında ev baskınlarında gözaltına alınan gazeteciler Necla Demir, Rahime Karvar, Ahmet Güneş, Welat Ekin, Vedat Örüç ve Reyhan Hacıoğlu, "örgüt üyeliği" iddiasıyla tutuklandı.
Van Büyükşehir Belediyesine kayyım atanmasına dair protesto eylemlerinde 5 gazeteci gözaltına alındı.
"Tutuklama, İstanbul Barosu’na operasyondur"
25 Ocak’ta Avrupa Konseyi toplantısından dönerken gözaltına alınan İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Fırat Epözdemir tutuklandı. Duruşmada avukatların ve Milletvekillerinin sorgunun yapılacağı koridora geçişlerine izin verilmedi. Fırat Epözdemir ilk mesajında “Hukukçu kimliği olan herkes tutuklanmamın İstanbul Barosuna karşı yapılan bir operasyon olduğunu açıkça görecektir” demişti.
ESP’ye operasyonda 34 kişi tutuklandı
Siyasi partilere operasyonlar hız kesmedi. 25 Ocak’ta Ezilenlerin Sosyalist Partisi (ESP), Sosyalist Kadın Meclisleri ve Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonu üyelerine yönelik operasyonda gözaltına alınan 41 kişiden 34'ü tutuklandı. "Örgüt üyeliği" ve "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla tutuklananlar arasında ESP Eş Genel Başkanı Hatice Deniz Aktaş, SKM Genel Sözcüsü Tanya Kara, SGDF Eşbaşkanı Berfin Polat ve ETHA muhabiri Züleyha Müldür de bulunuyordu. Kararın ardından ESP Eş Genel Başkanı Murat Çepni “Zulmünüz, sömürünüz, işkenceniz devam ettiği müddetçe mücadeleye, direnmeye devam edeceğiz” dedi.
‘Kent uzlaşısı’ istenmiyor
11 Şubat’ta İstanbul'daki 9 belediyeye operasyon düzenlendi. Aralarında CHP'li Kartal ve Ataşehir Belediye Başkan Yardımcılarının da olduğu 10 kişi tutuklandı. Savcılık, "kent uzlaşısı adı altında örgüt mensuplarının belediyelere sızdırılması talimatı” iddiasıyla 10 kişinin belediyelere yerleştirildiğini savundu. Operasyona tepki büyüktü.
Özdağ tutuklandı
Baskılar sadece İmamoğlu ve Kent Uzlaşısı ile sınırlı kalmadı. Bu sırada Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ hakkında 19 Ocak’ta partisinin Antalya’daki il başkanları toplantısındaki sözleri nedeniyle soruşturma başlatıldı. 20 Ocak’ta Ankara’da bir restoranda gözaltına alınan Özdağ, İstanbul’a getirildi. 21 Ocak’ta ise "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek" suçundan tutuklandı.
Emir büyük yerden: CHP kurultayı
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 1 Şubat'ta partisinin Manisa İl Kongresi'nde yaptığı konuşmada "Seçimlerin faturasını Bay Kemal'e çıkartıp şaibeli bir kurultayla kendisini tehcir ettiler" açıklaması yapmıştı. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ise 7 Şubat'ta KRT televizyonunda katıldığı programda soru üzerine, kurultayla ilgili parti yönetiminin "açık ve net bir açıklama yapması gerektiğini" vurguladı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ise 10 Şubat'ta, CHP'nin 4-5 Kasım 2023 tarihinde yapılan 38. Olağan Kurultayı'nda "kurultay günü para karşılığı oy kullandırıldığı" iddiasıyla soruşturma başlatıldığını duyurdu.
CHP yönetimi, soruşturma ve etrafında dönen tartışmaları, iktidar tarafından yapılan bir "siyasi operasyon" olarak yorumluyor.
DDK: Bir padişahlık yetkisi
Siyasette bunlar olurken, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulunda da 30 Ocak’ta bir görüşme vardı. “191 Sıra Sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi” AKP, MHP ve BBP’nin oylarıyla kabul edildi. Kabul edilen yasayla birlikte Devlet Denetleme Kuruluna (DDK), herhangi bir yargı kararı olmaksızın kamu görevlilerini görevden uzaklaştırma yetkisi verildi. Buna göre DDK, bakanlıklar, valilikler, belediyeler, KİT’ler, BDDK ve SPK gibi düzenleyici kurumlar, barolar, tabip odaları ve kamu bankaları gibi kurumlarda çalışanları herhangi bir yargı kararı olmaksızın görevden uzaklaştırabilecek.
Padişah fermanı gibi yetkiye tepki gösteren partiler, DDK’nin yargılamanın da yerine geçip Saray’a çok kapsamlı cezalandırma yetkisi verdiğine dikkat çekti. Hukukçular DDK'ye verilen yetkiyi Anayasa’ya aykırı buldu, sendika ve meslek örgütleri mücadele çağrısı yaptı. Yasa AYM’ye de taşındı.
TMSF: Şirketler bizim olsun
TBMM’den geçen yasanın içinde DDK dışında bir de TMSF’ye dair bir madde vardı. Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) yetkileri alabildiğince genişletildi. Kanuna eklenen geçici madde ile, Türk Ceza Kanunu'nun "Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama", "Silahlı örgüt", "Silah sağlama" başlıklı hükümleri veya Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'un "Terörizmin finansmanı suçu" başlıklı hükmünde düzenlenen suçların işlendiği hususunda kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı halinde Ceza Muhakemesi Kanunu gereğince şirketlere veya malvarlığı değerlerine kayyım atanmasına karar verildiği takdirde bu hükmün yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 5 yıl süreyle Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) kayyım olarak atanabilecek. Bu halde kayyımlık hak ve yetkileri bakımından Bankacılık Kanunu'nda TMSF'ye verilen hak ve yetkiler kıyasen uygulanacak.
Yani kısaca getirilen düzenlemelerle iktidar TMSF eliyle, “kara para aklama”, “terörün finansmanı”, “terör örgütleriyle iltisak-irtibat” ‘iddiası ya da şüphesi’ ile dilediği şirkete, hisselerine, mallarına, banka hesaplarına el koyabilecek. Beş yıl süreyle kayyum tayin edebilecek. Sınırsız yetkilerin yargı kararı olmaksızın kullanılabileceği ve özellikle TMSF’ye verilen şirketlere el koyma, kayyım atama yetkisinin kaygıları artırdığı aktarılıyor.
Direnişler sürdü
Tek adam iktidarı operasyonlarına devam ederken, işçiler, emekçiler de sene başından beri haklarını alabilmek için alanlardaydı. Yolbulan Metal fabrikası işçileri grevlerine devam etti, taleplerini Ankara'dan haykırdı. Chinatool işçileri 4 gün süren grevlerinin ardından patronun yüzde 25’lik zam dayatmasını kırarak kazanımlı bir toplu iş sözleşmesine imza attı. Efeler Belediyesi işçileri, maaşlarının eksik yatırılması ve sosyal haklarının ödenmemesi nedeniyle iş bırakma eylemi gerçekleştirdi. Mehmet Semih Petek’in sahibi olduğu Petek Kontrplak işçileri sefalet ücretine karşı iş bıraktı. İş Gıda'ya bağlı KFC ve Pizza Hut işçileri, şirketin konkordato ilan ederek Ocak ayı ücretlerini ödememesi eylem yaptı. TEKSİF Sendikasına üye oldukları için işten atılan Digel tekstil işçileri Alman Konsolosluğu önünden seslendi: “Sendika hakkımız engellenemez.” Özelleştirmenin iptal edilmesi talebiyle Ankara'ya yürüyen Çayırhan maden ve enerji işçileri, Hazine ve Maliye Bakanlığı önünde açıklama yaptı. İşçiler ihalenin iptal edilmesini istedi.
Yasaklama, engelleme, gözdağı yetmedi, sendika başkanı tutuklandı
Başpınar’daki direniş ise büyüktü. Antep Başpınar Organize Sanayi Bölgesi’ndeki onlarca fabrikada binlerce işçi yüzde 30 zam dayatmasına karşı insanca yaşanacak ücret ve çalışma koşulları için greve çıktı. Grevlerde peş peşe gelen kazanımlar Türkiye genelinde tüm işçilerin talebi haline geldi. İşçilerin mücadelesi, Erdoğan-Şimşek programının politik ve ekonomik sahiplerini korkuttu, “düşman hukuku” devreye sokuldu. Besleme basına yazılar yazdırıldı, Valilik eylemleri yasakladı, e-devletten sendika üyeliği engellendi, işçilerin önüne polis-jandarma barikatı çekildi, gözaltılarla gözdağı verildi… Hiçbirinden sonuç alınamayınca ‘suç icadı’yla sendika başkanı tutuklandı. BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen pazar günü işçilerle toplantı halindeyken sendika binasından gözaltına alındı ve 17 Şubat’ta “çalışma hürriyetinin ihlali” ve “suç işlemeye tahrik” iddialarıyla tutuklandı.
Sanatçılar muaf tutulmadı
Sanatçılar da bu baskılardan muaf tutulmadı. “Sektördeki tekelleşme” iddiaları nedeniyle gündem olan Ayşe Barım 27 Ocak’ta tutuklandı. Barım’ın Gezi Direnişine katıldığına ilişkin iddialar sebebiyle hakkında açılan soruşturma kapsamında "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan tutuklanmasına karar verildi. Soruşturmada tanık olarak beyan veren oyunculardan Halit Ergenç ile Rıza Kocaoğlu'na 'yalan tanıklık' suçundan soruşturma başlatıldığı öğrenildi. 17 Şubat’ta ise Barım hakkında önce tahliye kararı verildi. Başsavcılığın yaptığı itiraz üzerine cezaevinden çıkmadan yeniden tutuklama kararı verildi. Bu arada “cezaevinden çıkma ihtimali” üzerine de yakalama kararı verildi.
3 Şubat’ta da Oyuncu Melisa Sözen, Fransa'daki bir dizide oynadığı rolden dolayı ifade verdi. Sözen'in, 2015 yılında Fransız yapımı “Le Bureau des Legends” dizisinin üçüncü sezonunda YPJ üyesi bir kadının rolünü canlandırdığı için "terör örgütü propagandası yapmak" iddiasıyla ifadeye çağrıldığı belirtildi.
Evrensel'i Takip Et