19 Şubat 2025 12:25
/
Güncelleme: 15:17

DEM Parti kayyımlara karşı Meclise yürüdü

Ankara'da kayyıma karşı eylemde konuşan Hatimoğulları, İmralı görüşmeleri devam ederken kayyım atamalarının diyaloğa verilmiş bir cevap olduğunu söyledi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanların Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan ile belediye eş başkanları ve partililer, kayyım atamasına tepki göstermek amacıyla Güven Park’ta eylem düzenliyor.

Eyleme Eş Genel Başkanlarının yanı sıra DEM Partili tüm belediye eş başkanları, meclis üyeleri ve görevden alınan eş başkanları da katılıyor.

Açıklamada ilk olarak konuşan Tülay Hatimoğulları "Bizler kayyıma karşı, kayyım atanan her belediyemizde olduk. Değerli halkımızla birlikte kayyımlara, kayyım atanan yerellerden itirazımızı yükselttik; demokratik taleplerimizi, seçme ve seçilme hakkımızı bir kez daha talep ettik" dedi.

"Saray'a seslenmek için toplandık"

Hatimoğulları şunları söyledi: “Bugün burada, bütün seçilmişlerimizle beraber, Ankara’nın göbeğinde kayyım atayan zihniyete, Saray’a ve iktidara seslenmek için toplandık. Türkiye’nin her yerinden, bütün seçilmişlerimizle birlikte, seçme ve seçilme hakkımıza bir kez daha Ankara’dan sahip çıkmak üzere buradayız.
 
Neden "seçme ve seçilme hakkı" diyorum? Çünkü kayyım gasbı, yurttaş olarak yıllar önce kazandığımız seçme ve seçilme hakkımızın elimizden alındığı bir rejimle karşı karşıya olduğumuz anlamına geliyor. Kayyım demek, bir siyasi darbe demektir. Kayyım demek, biraz önce altını kalın kalın çizdiğim üzere, başta Kürt seçmenler olmak üzere bizlerle dayanışma içinde olan bütün halklarımızın seçme ve seçilme hakkının elinden alınması demektir.
 
Kayyım, ilk dönemlerde Kürt bölgelerinde, Kürdistan’da hayata geçirildi. Şimdi ise kayyım, aynı zamanda Esenyurt’ta ve Türkiye’nin dört bir yanında; hem muhalif belediyeler üzerinde hem de başka alanlarda, beğenmedikleri üniversite yönetimlerine ve yandaş olmayan şirketlere kayyım atama şeklinde zuhur etmiştir. Kayyım, bu iktidarın zorla bize dayattığı otoriter rejimin bir ürünüdür. Bunu asla kabul etmiyoruz.
 
Türkiye, erken dönemde seçme ve seçilme hakkını elde etmiş bir ülkedir. Bizler, bu hakkın bu şekilde elimizden alınmasına asla rıza göstermiyoruz, göstermeyeceğiz. 
 
En son Van’a atanan kayyım, çok önemli bir gün olan 15 Şubat’ta atanmıştır. 15 Şubat, Sayın Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirildiği gündür. Bu tarihin özellikle seçilmesinin bir anlamı var ve biz bunun farkındayız.
 
Bugün Türkiye’de, 1 Ekim’den bu yana devam eden çeşitli görüşmeler süreci vardır. Van’a 15 Şubat’ta kayyım atanmasını, bu görüşmelere ve diyaloğa verilmiş bir cevap olarak da değerlendirmekteyiz.

"İktidar kendi vesayet rejimini kurdu"

Rovanşist bir yaklaşım içindedir bu iktidar. İktidarın bu yaklaşımını bu kayyımcı anlayışını, siyasi darbe anlayışını burada Ankara’nın göbeğinde bütün Türkiye duysun; en sert şekilde kınıyoruz ve buna karşı mücadele etmeye hep beraber devam edeceğiz. Bu iktidar 'askeri vesayet rejimin kurtulacağız' diye geldi. 'Bu ülkeyi askeri vesayet rejimin kurtacağız' diye geldi ama bu iktidar askeri vesayet rejiminden bırakın kurtuladursun, kendi vesayet rejimini kurdu. Şu anda sarayın vesayet rejimi ile devam etmektedir iktidar. Bunu asla kabul etmeyiz. 
 
 
Biz buradan bir kez daha diyoruz ki siz zaten Kürt bölgesine hizmet etmiyorsunuz. Kürt’ü asli yurttaş görmüyorsunuz. Kürt’ü asla ve asla kendini yönetebilir seçebilir seçilebilir olarak görmüyorsunuz. Ama aynı zamanda Kürt’ü hizmet edilmez olarak da görüyorsunuz. Bu bir işkence biçimidir ve bunu uyguluyorlar. Bunu kayyım aracılığıyla atadıkları valileriyle, kaymakamlarıyla uyguluyorlar. Bunu kabul etmek mümkün değildir.  Bu kayyımcı anlayışın başta bizim belediyelerde stajını yaptıkları bu kayyımcı anlayışını bütün Türkiye sathına yaptıklarını ifade ettim. Evet bütün Türkiye sathına yaymışlardır kayyımcı rejimi. Bunu Esenyurt Belediyesinde gördük. Bunu en son operasyon gerçekleştirdikleri kent uzlaşısında gördük. 
 
Dün sabaha karşı bir operasyonla uyandık yine. Yine bir şafak operasyonu. Gözaltına alınanlar kimler? Halkların Demokratik Kongresi’ne emek vermiş ya da herhangi bir faaliyetine katılmış olan arkadaşlarımız gözaltına alındı. Buradan o yargıya bu aklı veren saraya bir kez daha sesleniyoruz; Halkların Demokratik Kongresi ve uzlaşı zemininde kurduğumuz her siyasi zemin her toplumsal zemin bizim onurumuzdur.

Asla vazgeçmeyeceğiz

DEM Parti olarak yıllar yılıdır verdiğimiz barış mücadelesinden asla vazgeçmeyeceğiz. Onların bütün provokatif yaklaşımlarına rağmen biz Türkiye’de onurlu bir barışın, demokratik bir zeminde inşası için mücadele etmeye, barış demeye, barış demeye, barış demeye hep beraber devam edeceğiz.”

"Biz barıştan yanayız"

Hatimoğulları'nın ardından Bakırhan konuştu. Bakırhan, şunları söyledi:

"Kürtlerin iradesi bugün burada. Halklarımızın seçilmeleriyle bugün Türkiye'nin başkenti Ankara'da bir haksızlığı, hukuksuzluğu, bir darbeyi dile getiriyoruz. Eskiden çocuklar evcilik oynardı, bu hükümet de seçimcilik oynuyor.

Evet biz barıştan yanayız. Ama bu iktidarın masasında yüzyıldır olan Kürt inkarı var. Biz günlerdir bu topraklara çözümü nasıl getiririzi konuşurken iktidarın masasında meğer Van kayyımı varmış. Türkiye halklarına soruyorum kim barıştan yana?Mardin'e, Van'a atanan kayyım aslında Adana'ya İzmir'e İstanbul'a da atanan bir kayyımdır.

İşte iradesi gasbedilen bu halk bugün barış diyor, çözüm diyor ama karşısında kayyımı görüyor. Bu kayyımcı anlayışı bu yol yöntemden vazgeçmeye halkın iradesini tanımaya davet ediyoruz. Kayyım sadece Kürtlere olmadığını hepimize belirttim. Onun için sadece bugün burada biz olabiliriz ama bugünden sonra sokakta, Türkiyeli emekçiler, Türkiyeli halklar o kayyımcı anlayışa, bu siyasi darbe yapan anlayışa karşı ortak mücadele etmelidir. 

"Masanıza artık barışı, çözümü koyun"

Türk ve Kürt halkının ve diğer halkların ortak birlikte yaşadıkları bir cumhuriyet var ama maalesef bir yandan çözüm diyenler, çözüm tartışmalarını yürütenler,  kayyım atayarak aslında bu anlayışa bu anlayışa da bir sabotaj yapıyorlar. Kayyımcı anlayış barışa da sabotajdır. Bu son tartışmalar sabotajdır. Sizin iradenizi tanımıyorum demektir. İrademizi tanımayanlara Ankara’dan bir kez daha sesleniyoruz, masanızdaki Kürt’ü inkar eden reddeden iradesini yok sayan, cezaevlerini mahkemeleri adres gösteren bu kayyımcı anlayıştan vazgeçin. Masanıza artık barışı koyun, çözümü koyun. Bu kayyımcı anlayıştan vazgeçerek demokratik bir Türkiye'nin yol taşlarını döşeyecek yol haritası ile çıkın. Bütün Türkiye konuşuyor, bu çözüm sürecine ilişkin düşüncelerini söylüyor ama iktidarın başı tek bir şey söylemiyor."

Meclise yürüdüler

Açıklamaların ardından Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, partinin tüm belediye eş başkanları, belediye meclis üyelerinin aralarında olduğu yüzlerce kişi açıklamanın ardından Güven Park'tan Meclisin Dikmen Kapısı'na kadar yürüyüş gerçekleştirdi. 

Eylem atılan sloganlarla sona erdi. (Politika Servisi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Tutuklu Sendikacı Mehmet Türkmen cezaevinden işçilere seslendi: Bu koşullar fabrikalardaki kölelik koşullarından daha kötü değil

Antep’te patronların yüzde 30 zam dayatmasına karşı binlerce işçinin katıldığı grevlere öncülük ettiği için tutuklanan BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen Evrensel’e konuştu: “Tutuklanmam patronların kurduğu kölelik düzenine itiraz etmeyin mesajıdır. Vereceğimiz yanıt bizleri köleliğe mahkum etmek isteyenlere inat, BİRTEK-SEN çatısı altında birleşmektir.”

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen'in tutukluluğuna yapılan itiraz "kaçma şüphesi" gerekçesiyle reddedildi.

Evrensel'i Takip Et