Bir kentte değil, her kentte mücadele gerekli
Kazanımların tek başına bir kentteki mücadeleyle olamayacağını ve antidemokratik uygulamalar karşısında birlikte mücadele etmenin gerekliliği bir daha açığa çıktı.

Fotoğraf: Özkan Zülfikar/Evrensel
Berkay Yeğin
Van - 31 Mart yerel seçimlerinin ardından Van Büyükşehir Belediye Başkanı Abdullah Zeydan’ın memnu haklarının elinden alınmasıyla birlikte Van başta olmak üzere pek çok kente yayılan kitlesel protestolar, YSK kararının geri çekilmesiyle sonuçlanmıştı. Van, tam da resmi anlayışın işgalden kurtuluş günü olarak belirlediği 2 Nisan’da, YSK gasbını geri püskürttü. Halk arasında “Van’ın gerçek kurtuluşu” sözleri yaygınlaştı.
Çokça tartışıldı; uzun yılların en kitlesel halk hareketinin nasıl ortaya çıktığı Kürt halkı üzerinde süregelen baskılarla, yurttaşların sınıfsal aidiyetleriyle kentteki yoksulluk geniş bir tepkiyi örgütlemesi dikkate değer kavrama biçimleriydi. Günün sonunda Vanlı yurttaşlar, halka önemli bir öz güveni, kente de iktidar nezdinde ‘demir leblebi’ misyonunu kazandırdı.
Bugün 11 belediyeye kayyım atandığı, siyasi tutuklamaların yaygınlaştığı bir dönemeçte, Van halkı tekrardan kayyımla karşı karşıya geldi.
Belediyeye ‘fetheder gibi’ girdiler
Abdullah Zeydan hakkında hapis kararının çıkmasıyla birlikte Büyükşehir Belediyesine kayyım atama girişiminin olduğu halkı teyakkuza geçirmişti. Belediyenin önü, 4 gün boyunca binlerce insanın buluşma noktası haline geldi. Ancak nöbet eylemlerinin 4. gününde gece yarısı kayyım atanmasıyla belediye binasına fetheder gibi girildi. “Türk’ün gücünü göreceksiniz” sözleriyle yapılan saldırılar, devamındaki eylemlere müdahalenin de dozajına işaret ediyordu.
Van’da kayyım eylemlerini, yerel seçimlerin ardından ortaya çıkan direniş ile karşılaştırılabiliriz. Burada öznel birkaç husus önemli: Seçim sonuçlarının ardından AKP, büyük bir yenilgi almıştı ve henüz kayyım uygulamalarının zemini yaratılmamıştı. Abdullah Zeydan yerine AKP Adayı Abdullahat Arvas’a verilen mazbataya, Arvas’ın ailesinden bile tepki açıklamaları geliyordu. Van’daki AKP’liler kararı olumlu karşılamıyordu. İktidarın belediye gasbını meşrulaştırması önündeki engeller, kentte topyekûn bir havayı sağlarken ülkenin pek çok yerinde bu karara karşı protestoların gerçekleşmesi, YSK hamlesinin geri çekilmesini sağlamıştı.
Sadece Van ile kazanım olmaz
Bugünkü koşullarda ise kayyım uygulamaları; DEM Parti ve CHP’li belediyelerle birlikte tekrardan genel bir politik hatta girmesi, ekmek ve özgürlük mücadelesi sürdüren güçlere yönelik genel baskı ve yasakların yaşanması, gözaltı furyalarının başlamasıyla devam ediyor. Tüm bu saikler dünün Van direnişinin nasıl kazanıldığı ve bugünün ihtiyaçlarını da kendi içerisinde barındırıyor.
Van halkı, elindeki imkanlarıyla birlikte iradesine sahip çıkarak, Saray iktidarının baskılarına boyun eğmeyen bir kararlılıkla mücadele etti. Ancak kazanımların tek başına bir kentteki mücadeleyle olamayacağını ve geniş bir dayanışmanın ve antidemokratik uygulamalar karşısında birlikte mücadele etmenin gerekliliği, buradaki eksikliğin çarpıcılığıyla birlikte daha fazla açığa çıktı.
Gözler bir taraftan da Öcalan’ın yapacağı duyurulan açıklamaya çevrili. Adı konulmadan sürdürülen görüşmelerin ve Kürt sorununu oldubittiye getirme çabalarının gölgesindeki ufacık bir barış ihtimali bile halkı büyük oranda heyecanlandırıyor. Tüm bunlar halkın üzerindeki baskıları ortadan kaldıracak, taleplerini kazanmaya götürecek yeni bir mücadele arayışını beraberinde getiriyor.
Evrensel'i Takip Et