20 Şubat 2025 16:12
/
Güncelleme: 21 Şubat 2025 12:04

Esenyurt’ta ‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş’ buluşması

‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş’ kampanyası için pek çok sanayi havzasında işçi toplantıları yapılıyor. Esenyurt'taki toplantının gösterdiği kampanyayı olabildiğince somutlama ihtiyacı.

Esenyurt’ta ‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş’ buluşması

Fotoğraf: Evrensel

Cem Şimşek
cemsimsek0202@gmail.com


İstanbul – Emek Partisinin Gebze’deki grev alanından başlattığı ‘Barajsız Sendika, Yasaksız Grev, Güvenceli İş’ kampanyasının örgütlenmesi ve fabrikalara taşınması için yurdun dört bir yanındaki sanayi havzalarında işçi toplantıları yapılıyor. Bugüne kadar Gebze, İstanbul, Kocaeli, İzmir gibi pek çok ilde yapılan işçi toplantılarında kampanyanın amaçları, nasıl yaygınlaştırılacağı ve etkili bir mücadeleye dönüştürülebileceği üzerine tartışmalar yürütüldü.

Toplantılardan biri de geçtiğimiz hafta sonu İstanbul Esenyurt’ta yapıldı. Kayıtlı nüfusu Türkiye’deki bazı büyükşehirlerin nüfusundan da fazla olan Esenyurt’taki toplantıya metal, petrokimya, depo, gıda, tekstil ve belediye iş kollarında yer alan 10 fabrika ve işyerinden 30’a yakın işçi katıldı. Toplantıda bir araya gelen işçilerin tümü ya bugün çalışmaya devam ettikleri ya da daha önce çalıştıkları fabrika ve iş yerlerinde kampanyanın taleplerini oluşturan sendika direnişi ve grev gibi mücadelelerde o ya da bu düzeyde yer almış isimlerdi. Kimi grev ya da direnişin öncüsü olmuş, kimi zamanla parçası haline gelmiş… Buna rağmen tartışmaların ilk aşamasında kampanyanın nasıl örgütleneceği, taleplerin fabrika ve iş yerlerine nasıl taşınacağı konusunda kafa karışıklıkları vardı.

Bir süre dağınık ve soyut kalan tartışmalar fabrikalarda yaşanan sorunlar ve mücadele deneyimleri aktarıldıkça somutlaşmaya başladı. Ancak ifade etmek gerekir ki yine de tartışmanın ağırlıklı bölümünü kampanya kapsamında neler yapılabileceğinden çok yakınılan sorunlar oluşturdu.

Tartışmalar kampanyanın sloganlarını oluşturan taleplerin tüm fabrikalar için ortak payda olduğunu gösteriyor. Bununla birlikte iş yerleri ve fabrikalarda bugüne kadar birikmiş mücadele deneyimlerinin de sonucu oluşan sınıf bilincinin düzeyi doğrultusunda kampanyanın hangi fabrikada nasıl ele alınabileceğine dair işaretler oluşmaya başladı.

Bununla birlikte sendikal bürokrasi, neredeyse kampanyaya dair yürütülen her tartışmanın önüne geçiyor. Hatta sıklıkla kampanya açısından olanakların önünde “olmazcı” bir perdeye de dönüşebiliyor. Bazı işçiler sendikal bürokrasinin aşılmadan kampanyanın fabrikalarda yayılamayacağını ifade ederken bazı işçiler ise kampanyanın fabrikalarda yaygınlaştırılmasının sendikal bürokrasiye karşı yürütülen mücadelenin önemli bir ayağı olabileceğine dikkat çekiyor.

Daha önce sendikalaşma mücadelesi vermiş ve üyesi olduğu sendika merkezi tarafından yalnız bırakılmış bir işçi, “İşçilerin güvensizliği konfederasyonların başkanlarından başlıyor. Konfederasyon başkanları işçiyi muhatap almıyor” diyerek tartışmasını sendikal bürokrasi eleştirisiyle sınırlı tutarken bir diğer işçi sendika temsilcilerinin topun ağzında olduğuna dikkat çekerek temsilciler için yasal bir iş güvencesi gerekliliğine dikkat çekiyor.

Sendikalaşma önündeki engelleri sıralarken nefessiz kalan işçiler aynı zamanda sendikalı iş yerlerindeki sorunları da say say bitiremiyor. Daha önceki sendikalaşma girişimlerinin sonuç vermediği bir depo işçisi çalıştığı iş yerinin mağazacılık işkolunda olduğunu anlatarak “Sayıyı işyerinde yakalasak da mağazalar çok parçalı, örgütlenemiyoruz” diyor. Aynı iş yerinden bir diğer depo işçisi ise “E-devlet’ten sendikaya üye olmak kolay. Sendikal örgütlülüğümüzü, sendikalı olmaktan doğan haklarımızı kullanmaya gelince dert başlıyor” diyor.

Daha önce Liman-İş’te örgütlendiklerini, iş yerinde çoğunluğu sağladıklarını anlatan bir başka işçi ise bunun üzerine patronun işkolunu değiştirdiğini söylüyor. Bu adım sendikaya üye olan işçilerde “Patronun kudreti her şeye yetiyor” düşüncesinin yaygınlaşmasına neden olmuş ve sonrasında örgütlülük dağılmış.

Sendikalı fabrikaların dertleri de henüz sendikalaşmamış olanlar kadar çok. Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikada çalışan bir işçi, temsilciye dert anlatmaya korktuklarını izah ediyor: “Temsilciler bölümlerde gezip işçiye derdini soruyor, dert anlatanı İnsan Kaynakları ya da baş temsilci tehdit ediyor.”

Petrokimya iş kolunda sendikanın örgütlü olduğu fabrikadan başka bir işçi de bunu teyit ediyor: “Bizim fabrikada da baş temsilcinin her bölümde hemşerisi, akrabası vardır.”

Eski bir liman işçisi çözümün sadece sendikaya üye olmak olmadığını anlatıyor. Kendi deneyiminden örnek veren işçi, “Sendikal örgütlenmenin tamamlanmasıyla işçilerin kendi örgütlenmesi dağılıyor, mücadeleyi bırakıyoruz.  Sonra sendika sadece zam döneminde aklımıza geliyor” diyerek esas olanın işçilerin örgütlülüğü ve sürekli mücadelesi olduğuna dikkat çekiyor.

Sorunlar sıralandıkça tartışma kampanyadan uzaklaşıyormuş gibi görünse de fabrikalardaki durumun açığa çıkması kampanyanın nasıl örgütlenebileceğinin tartışılmasının zeminine dönüşüveriyor hızla. Öneriler henüz ilk adımın somutluğunda: Kampanya kapsamında hazırlanan bilgilendirici broşürlerin dağıtılması ve tartışılması, işçi haklarına dair bilgilendirme toplantıları düzenlenmesi, kampanyaya ilişkin içeriklerin ve eğitim videolarının fabrika gruplarında, iş yerlerine ait sosyal medya hesapları üzerinden yaygınlaştırılması…

Yakın zamanda verdiği sendikalaşma mücadelesi nedeniyle işten atılan bir işçi ise kampanyayı işçileri her fabrika ve işletmenin ortak keseni olan bu üç talep etrafında örgütleyebilmenin parçası olarak ele almak gerektiğine dikkat çekti.

Esenyurt’tan yansıyan kampanyanın amaçlarının daha net algılanabilmesi için tartışmaların daha somut yürütülmesinin önemli bir ihtiyaç olduğunu gösteriyor. Tam da bu nedenle bugün açısından kent ölçekli büyük buluşmalardansa havza ölçekli işçi toplantıları kampanyanın ve olanakların daha somut tartışılabilmesine olanak sağlaması bakımından önemli.

Tabi sonraki aşama bileşimini öncü işçilerin oluşturduğu bu toplantılardaki somutluğun ve tartışmaların fabrikalarda, iş yerlerinde yerelin olanak ve ihtiyaçlarına uygun araçlarla da desteklenerek yaygınlaştırılması.

Evrensel'i Takip Et