İş ağır, ücret düşük, iş güvenliği yok
OSTİM’de mesleki eğitim merkezi (MESEM)'de tornacı ve kaynakçı olarak çalışan iki öğrenciyiz. 10 azar işitiyorsak 1 bilgi ancak öğreniyoruz. Uzun saatler, zor şartlarda çalışıp düşük ücret alıyoruz.

Fotoğraf: DHA
Merhaba Evrensel okurları, biz Sincan’da yaşayan OSTİM Çıraklık Merkezinde okuyan iki mesleki eğitim merkezli (MESEM) öğrenciyiz. Adlarımız Murat ve Tolga. 16 ve 18 yaşlarındayız. Birimiz 2 çırağın çalıştığı 15 kişilik bir iş yerinde tornacı olarak bir diğerimiz ise 2 çırak ile 7 kişinin çalıştığı bir iş yerinde kaynakçı olarak çalışıyor.
‘Azar çok, bilgi yok’
İkimiz de aynı ortaokuldan mezunuz. Okulla pek aramız olmadığı için MESEM’e yazıldık. Ben tornacı olarak haftanın 5 günü sabah 8.30 akşam 18.30 ağır çalışma koşullarında çalışıyorum. Stajyeriz ama meslek öğrenme adı altında 10 azar yiyorsak ancak 1 bilgi öğrenebiliyoruz. Üç yılda öğrenebildiğim tek şey kumpas tutup makine ayarlamak. Okulda da bize ilgi göstermiyorlar. Onların okul günü dediği bizim için izin günü. Hoca bir kere gösterdikten sonra ‘Öğrendin, öğrendin’ diyerek geçiyor. Yoğun mesai yapıp yorgun olduğumuz için derste uyuyakalınca da azar yiyoruz. Suç bizim değil ki biz de insanız, robot değiliz. İşletmelerde yoğun şartlar altında çalıştırılıyoruz. Zorumuza gidiyor.
‘Kolaya ortak giriyoruz’
Bu zor şartlar altında çalışırken aldığımız ücretlerle bir gelecek düşünemiyoruz. Çıraklara zamlı haliyle devletin verdiği sadece 6 bin 600 TL. Ama aldığımız her şeyin fiyatı sürekli artıyor. Kola olmuş 75 TL. Önceden her gün biri ısmarlardı. Şimdi ortak giriyoruz kolaya. Asgari ücrete zam geliyor, 2 ay sonra hepsi gidiyor. Kendimize yeni üst baş da alamıyoruz. Para biriktiremediğim için 3 yıldır boşa çalışıyormuşum gibi hissediyorum. Az ücret aldığımız için geçinmekte zorlanan ailemize de yeterince destek olamıyoruz. Daha güzel bir gelecek hayali kurarken okulu bırakıp başladığımız işte bunları yaşıyoruz.
‘Sigortanın sadece adı var’
Ben 13 yaşından beri, 3 yıldır sadece okulun sağlık sigortasıyla çalışıyorum. Bu sigorta sadece iş kazasına yönelik. Hastaneye iş dışında herhangi bir hastalık için gidince bu sigorta geçmiyor. Yani okulun sigortasının sadece adı var. Bu sigorta ileride emeklilik için de bir işimize yaramıyor. Aileme yük olmamak için ortaokuldan kaçıp 13 yaşından beri sanayiye çalışmaya gelirdim. 18 yaşıma geldim sigortam ancak şimdi yatıyor. Onu da bahane bulup eksik yatırıyor patron. Bazen sigortam ayda 18 ya da 17 gün yatıyor. Ücreti az verdikleri yetmediği gibi sigortayı da eksik yatırarak geleceğimizden de çalıyorlar.
Can güvenliğimiz tehlikede
Çalıştığımız yerlerde işçi güvenliği, can sağlığımız sadece demir uçlu bir ayakkabıdan ibaret. Birçok iş yerinde bu ayakkabı da verilmiyor. Malzeme taşıdığımız vincin motoru sağlam değil, yıllık bakımı yapılmamış. Motorundan ses geliyor, vinç sallanıyor kaldırırken. Başımıza bir şey gelecek diye korkuyoruz. Bünyemize göre ağır malzeme kaldırtıyorlar. Hem biz zarar görüyoruz hem de malzemeler zarar görüyor. Malzeme zarar gördüğü için de bize kızıyorlar. Bel ağrılarımız çok oluyor. Ellerimiz kollarımız sürekli yara bere içinde. Metal talaşları gözümüze kaçıyor. Genç işçiler, MESEM’liler birçoğumuz benzer koşullarda çalışıyoruz. Patronların karşısında boynumuzu bükmemeliyiz. Birlik olup toplu şekilde itirazımızı yapmalıyız.
Evrensel'i Takip Et