Cumartesi Anneleri Murat Yıldız için adalet talep etti: 30 yıldır mezarı bile olmayan oğlumu arıyorum
Cumartesi Anneleri, 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız için bir araya geldi. Eylemde konuşan Murat Yıldız’ın annesi “30 yıldır mezarı bile olmayan oğlumu arıyorum" dedi.

Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
İstanbul – Cumartesi Anneleri, 1039’uncu hafta buluşmalarında, 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız için bir araya geldi. Kar yağışı altında Galatasaray Meydanı’nda yapılan açıklamada, “Gözaltında kaybedilişinin 30. yılında Murat Yıldız’ı unutmadık” denildi.
“Devletin kapıları bize kapatıldı”
Basın açıklamasını yapan Sebla Arcan, “İstanbul kar altındayken, şehrin dört bir yanından Galatasaray’a geldik. Buradayız çünkü güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındıktan sonra haber alamadığımız sevdiklerimize ne olduğunu öğrenemiyoruz” dedi.
Arcan, kayıp yakınlarının adalet mücadelesinin yalnızca kaybedilenler için değil, aynı zamanda demokrasi ve hukukun üstünlüğü için de sürdüğünü vurgulayarak, “Devletin bütün kapılarını bize kapattığı, haklarımızın yok sayıldığı, yargının hukukla bağını kestiği ve siyasetin sorun çözme yeteneğini kaybettiği koşullarda adalet arıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Adalet mücadelemiz devam ediyor”
Arcan, Yıldız’ın 1995 yılında annesi ve avukatıyla birlikte İzmir Bornova Özkanlar Asayiş Şubesi’ne teslim olduğunu, ancak üç gün sonra polislerin “İstanbul Kartal’daki silahını göstereceğini” öne sürerek onu İstanbul’a götürdüklerini belirtti.
Polisler, Murat Yıldız’ın feribottan atladığını ve kaybolduğunu iddia ettiklerini anlatan Arcan, Ancak Yıldız’ın atladığını gören hiçbir tanık bulunmamasına rağmen, yargılama sürecinde sanık polislerin beyanları esas alındı. Arcan, beş yıl süren dava sonucunda, polisler yalnızca “görevi ihmal” suçundan sembolik bir para cezasına çarptırıldı.
Arcan, İnsan Hakları Derneği (İHD) avukatı Gülseren Yoleri, 2015 yılında Gebze Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvurarak dosyanın yeniden açılmasını talep ettiğini ancak soruşturma iki yıl içinde takipsizlikle sonuçlandığını ve itirazların reddedildiğini aktardı. Arcan, bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapıldığını söyledi.
Arcan, “Gözaltında kaybedilen kişilerin yaşam hakkından devlet sorumludur. Kamu görevlilerinin bu tür olaylara karıştığına dair emareler varsa, devletin yaşam hakkını ihlal ettiği kabul edilmelidir. Murat Yıldız için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” diyerek mücadelelerinin süreceğini vurguladı.
“Mezarı olmayan oğlumu arıyorum”
Fotoğraf: Eylem Nazlıer/Evrensel
Arcan’ın ardından 30 yıl önce gözaltında kaybedilen Murat Yıldız’ın annesi Hanife Yıldız da söz aldı. Yıldız, oğlunun kaybolduğu günden bugüne yaşadığı adalet mücadelesini anlattı.
Hanife Yıldız, konuşmasına şu sözlerle başladı: “Ben, yıllar önce Tansu Çiller hükümetinin polisleri tarafından kandırılan, oğlu Murat Yıldız’ı karakola götüren anneyim. Bugün, gözaltında kaybedilişinin 30. yılında, mezarı bile olmayan oğlumu arıyorum. Yıllardır elimden alınan anneliğimi arıyorum.”
Yıldız, oğlunun gözaltında kaybedilmesine neden olan süreci hatırlatarak, “Beni gözaltına alıp karakola götürdüklerinde, Komiser Ramazan Kaya bana ‘Oğlun nerede?’ diye sormuştu. Şimdi ben buradan ona soruyorum: Komiser Ramazan Kaya, 30 yıldır sen neredesin? Murat Yıldız’ı yok ettirdin diye hangi makama yükseldin? Vicdanın rahat mı?” dedi.
“Dosya kapatılmak istendi”
İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı ve Murat Yıldız’ın avukatı Gülseren Yoleri, Yıldız’ın gözaltında kaybedilmesinin ardından yürütülen hukuki sürecin nasıl engellendiğini anlattı.
Yoleri, Murat Yıldız’ın gözaltında kaybedildiğini, ancak yalnızca kendisinin değil, ona dair tüm belgelerin de sistematik olarak yok edilmeye çalışıldığını belirtti.
“Dosyanın akıbetini araştırırken gördük ki Murat Yıldız’a ilişkin her türlü kayıt, belge, dosya kaybedilmeye çalışılmıştı. Bir ay boyunca dosyaya ait bir numara aradık. Dosyanın önce arşivde olduğu söylendi, sonra imha edildiği iddia edildi. İmha edilen dosyalar arasında da önce bulunamadı, ancak sonradan orada olduğu ortaya çıktı. Oysa biz o listeleri daha önce de incelemiştik ve Murat Yıldız’a dair hiçbir şey yoktu.”
“Savcılık, kayıp dosyasını intihar olarak kapatmaya çalıştı”
Yoleri, savcılığın Murat Yıldız’a dair tüm dilekçeleri yok sayarak, dosyayı en başından “intihar” vakası olarak kapatmaya çalıştığını söyledi: “Kayıtlara baktığımızda, savcılık defterlerinde Murat Yıldız için ‘intihar etti’ notu düşülmüş. Ancak annesinin defalarca yaptığı kayıp başvuruları ve bulunması için verdiği dilekçeler tamamen yok sayılmıştı. Oysa Murat Yıldız kayıptı. Onun kaybolmasına neden olan polisler hakkında açılan soruşturmada yalnızca ‘ihmal’ nedeniyle cüzi bir para cezası verildi. Ancak bu para cezası dahi ödettirilmedi.”
Yoleri, adalet arayışlarının devam ettiği sırada savcılığın, Murat Yıldız’ı resmi kayıtlarda ölü olarak göstermek için girişimde bulunduğunu vurguladı:
“Biz Murat Yıldız’ın akıbetinin araştırılmasını ve adaletin sağlanmasını isterken, savcılık annesinin yerine geçerek onun için ölüm kaydı düşürmeye çalıştı. Oysa savcının böyle bir yetkisi yok. Biz bu girişimi engelledik. Eğer Murat Yıldız’ın kayıtlara ‘ölü’ olarak geçmesini isteseydik, şimdiye kadar bunu 50 kez yapabilirlerdi. Ama biz bunu değil, adaletin sağlanmasını talep ediyoruz.” (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et