Boşanmak isteyen kadınlar yoksulluk ve şiddetle cenderesinde
Kadınlar boşanmayı düşündüğü andan itibaren yoksulluk ve şiddet kıskacında buluyor kendini. Bir destek bulamayan kadınlar ya ailelerinin ya da şiddet gördükleri erkeğin yanına dönmek zorunda kalıyor.

Fotoğraf: Evrensel
Nisa Sude Demirel
nisasudedemirel3@gmail.com
İstanbul – Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun verilerine göre 2024’te öldürülen 394 kadından 111’i boşanmak istemek, barışmayı reddetmek, evlenmeyi reddetmek gibi kendi hayatına dair karar almak istemesi bahanesiyle öldürüldü. 394 kadının 166’sı evli olduğu erkek, 30’u eskiden evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
Ev içinde şiddet günden güne büyürken kadınlar için boşanmak yalnızca hukuki bir süreç değil. Boşanırken karşı karşıya kalabileceği şiddet, boşandıktan sonra nerede barınacağı, geçimini nasıl sağlayacağı kadınlar için daha da zorlu bir süreç. Kadın Dayanışma Vakfının 2024’te 155 boşanma davasını incelediği rapora göre dosyaların yüzde 88.4’ü şiddet iddiası içeriyor. Bağlanan yoksulluk nafakalarının ortalaması ise 1179.40 TL. Tüm bu zorlukların karşısında boşanmak isteyen kadınlar destekten yoksun, üstelik nafaka hakkı da hedefte. Şiddetin türlü biçimlerinden kurtulmak için boşanan ya da boşanmak isteyen kadınlar yaşadıkları zorlu süreçleri Evrensel’e anlattı.
‘İnsan boşanırken önce nerede barınacağını düşünüyor’
Nehir 42 yaşında, kamu emekçisi bir kadın. 11 yaşında bir çocuğu var, 2021 yılında boşanmış. Daha önce boşanmak istediğinde barınacak bir yer bulamadığı için yeniden eski evli olduğu erkeğin yanına dönmek zorunda kalmış. Kadınların boşanma kararı aldığında hiçbir destek göremediğini anlatan Nehir, “Nerede barınacağını, nasıl yaşayacağını düşünüyorsun. Bunlar ne yaşarsan yaşa seni geri tutuyor ayrılmaktan” diyor.
Boşanma süreçlerini anlatıyor Nehir: “Boşandığımızda on yıllık evliydik. Biz bir buçuk yıllık evliyken eski eşim başkasına aşık oldu. Ben lohusayken çocuk, ev yemeği, ev temizliği, üzerimdeki kusmukla uğraşırken adam kendini kurtaracak bir alan yaratmıştı. Bunlar ortaya çıkınca evi terk ettim. Annemin evine gittim ama annem de beni evde barındırmadı açıkçası.”
Annesinin yanında yaşamaya devam edemeyen Nehir, eskiden evli olduğu erkeğin yanına dönmek zorunda kalıyor. İhtiyacı olduğu için döndüğünü söyleyen Nehir, “Madem döndüm, o zaman bu evliliği kurtarabilir miyiz diye denedim, olmadı. Senelerce ‘Ben artık boşanacağım’ diye ortalıkta dolandım. Bizim evliliğimiz altı sene böyle gitti” diye anlatıyor.
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel
‘Hukuki süreci en az masrafla hallettmeye çalışım’
Daha sonrasında Nehir, bir avukata gidiyor. Eskiden evli olduğu erkek ayrılmayı kabul etmese de çocuğunu pedagoga götürmeye başlıyor. Altı ay sonra da baba evden ayrılıyor. Geçirdiği hukuki süreci sorduğumuzda Nehir, senelerce boşanmanın çekişmeli olmaması için uğraştığını söyleyerek şöyle anlatıyor: “Protokolü ben buldum. Önce bir avukatla görüştüm. Kaparo verdim. Sonra eski eşim yeniden denemek isteyince avukatla ilişkim koptu, verdiğim para da kaldı. Bir devlet memuru olarak o paraların hepsi benim cebimden çıktı. Harçları falan kendi kendime öğrendim, bana maddi olarak yük getirmeyecek şekilde halletmeye çalıştım her şeyi” diyor.
Evden eve, depodan depoya
Nehir boşanma sürecinde çocuğunun okul masraflarının karşılanması karşısında nafaka hakkından vazgeçiyor ki alsa bile bağlanan nafakanın miktarı 1500 TL. Nehir için bir başka zorlu süreç de boşandıktan sonra başlıyor: “Boşandıktan sonra önce evsiz kaldım. Maaşımın yeteceği bir ev bulamadım. Tüm eşyalarımı bir depoya kaldırdım ve mecburen annemin yanına döndüm.”
Daha sonra Nehir bir kiralık ev buluyor, yerleşiyor. Ancak bir buçuk sene sonra ev sahibi kira artırımıyla Nehir’i evden çıkarıyor, Nehir yeninden annesinin yanına dönüyor. Yine uzunca süre eşyalarını bıraktığı deponun kirasını ödüyor, çoğu eşyası depoda bozuluyor. Şimdi ise kurumunun lojmanına yerleşiyor. Ancak lojman hakkı beş senelik. Yani Nehir dört sene sonra yeniden bir ev arama sürecine girmek zorunda.
‘Yoksulluk ve yalnızlık cenderesine itiliyoruz’
Nehir’e “Sence Türkiye’de boşanmak isteyen kadınların önüne çıkan engeller neler?” diye sorduğumuzda şöyle anlatıyor: “Kesinlikle maddiyat. Kadının maddi durumu yeterli değilse, kafasını sokacağı bir çatı yoksa boşanması çok zor. Benim aldığım maaş düşük gibi gelmiyor kulağa ama gerçekten yeterli değil. Çocuğun masrafları, senin masrafların, kira… Geriye sinemaya gidebileceğin bir hayatın kalmıyor. Diğer taraftan desteksizlik de çok büyük sıkıntı. Yani güçlü olmak zorunda bırakılıyoruz, bunu yaşamak istemiyorum.”
Nehir kendisi için bu süreci kolaylaştıran şeyin dahil olduğu kadın dayanışması olduğunu söylüyor: “Hem maddi hem manevi anlamda hayatım kolaylaştı. Kadının kendini var etmesinde en büyük sorunlar bunlar. Zaten bunları elimizden alarak bizi cendere içinde tutmaya çalışıyorlar ama mücadelemiz de bununla.”
‘Elime milyonlar versen kendime bir şey alamam’
Sinem ise 53 yaşında Tokatlı bir kadın. 1990’da 19 yaşındayken evleniyor ve İstanbul’a geliyor. İstanbul’a geldiğinden beri Küçükçekmece’de. 35 yıldır evli. Neredeyse 30 yıldır boşanmayı düşünüyor, evliliği boyunca sürekli psikolojik şiddete maruz kaldığını anlatıyor. Önce küçük çocukları nedeniyle boşanamıyor, sonra boşansa nasıl yaşayacağını düşünüyor: “35 yılım ev içinde hakaret işiterek geçti, sırtımı bir yere dayayıp ayrılamadım.”
‘Çalışmak istedim, izin vermediler’
Sinem ortaokul mezunu, liseye gitmek istiyor ancak çeşitli nedenlerle ortaokuldan sonra okula devam edemiyor. 19 yaşındayken evleniyor: “Hiç tanımadığım, toplam iki üç defa gördüğüm bir kişiyle evlendim. Baskıcı ve tutucu bir aile içerisine geldim. Daha sonrasında da uyum sağlamakta zorlandım.”
Sinem, önce çalışmaya başlamak istiyor. Ancak izin verilmiyor, çocukları olması için baskı kuruluyor. Daha sonra 1991’de 20 yaşındayken ilk çocuğunu, 23 yaşındayken de ikinci çocuğunu doğuruyor. 1998’de yine çalışmak istiyor, çevrede bir tekstil atölyesine girmeyi düşünüyor: “Ailede çok kişi vardı ama bana yardım edecek kimse yoktu. Yine çalışamadım. Çocuklara bakıyorum, okula gönderiyorum, geliyorum. Evdeydim yani hep. Daha sonra bir kozmetik ürünün evde tanıtımını, satışını yapmaya çalıştım. Orada da başarılı oldum. Ama eşim ve ailesi çok farklı algılıyorlardı. ‘Kendi başına buyruk’ diyorlardı.”
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel
24 saatlik vardiya
Daha sonrasında cebine 3-5 kuruş girsin diye bir tekstil fabrikasına girip çalışmaya başlıyor. Ancak sonra alzaymır hastası kayınpederinin bakımı Sinem’in üstüne kalıyor. Sekiz sene boyunca vardiyalı işlerde çalışıp bir de eve gelince çalışıyor. Sinem çalışabildiği 8 seneyi şöyle anlatıyor: “Kendi kazancımı sağlamak benim en güzel şeyimdi. Nasıl diyeyim, dünyaya yeniden doğmuş, rahatlamış gibi. Kimseye minnet etmeden hem çocuklarım hem de kendim için harcayıp mutlu oluyordum.”
Sinem evliliği için “çatışmalı” sıfatını kullanıyor: “Otuz beş yıllık evliliği yürütmeye çalışıyorum. Tabii yürütemiyorum. Eşim maddi açıdan çok fazla zorluk çıkarırdı. Mesela eline üç kuruş para verir, bunu şu kadar süre yetireceksin derdi. Akşam geldiğinde de harcadığımın hesabını isterdi. Ha şu an elime milyarları verseniz kendime gidip bir şey alamam doğrusu, alışmışım.”
‘Hâlâ boşanmak istiyorum ama...’
Sinem eşinden sık sık hakaretler duyduğunu, ‘Sürekli söylenip durduğunu’, boşanmak istediğini anlatıyor: “Boşanmayı çok sık düşündüm. İlk defa çocuklar çok küçükken duyduğum aşırı hakaretler düşündürdü bana. O zaman çocuklar küçük olduğu için yapamadım. Biraz çocuklar büyüyünce değişir, beni eskisi kadar ezemez diye düşündüm. Ama yok, olmadı. Hâlâ boşanmak istiyorum ama yapabilir miyim bilmiyorum artık. Bu pahalılıkta nasıl ev bulacağım? Yine birilerinin yanında kalmak zorunda mı kalacağım? Bu güveni kendimde bulamıyorum. Bu yaşımdan sonra birilerine yük mü kalacağım diye düşünüyorum.”
‘Şiddet gördüm, aç kaldım, yanımda kimse yoktu’
Elif 38 yaşında bir kadın, bir kamu kurumunda güvenlik görevlisi. Onunla çalıştığı güvenlik kulübesinde görüşüyoruz. 11 yıllık evliliği boyunca şiddetin her türlüsüne maruz kalıyor. Bir güç bulunca boşanmaya karar veriyor. Ancak devlet ne can güvenliğini koruyor Elif’in ne de yoksulluğuna çare oluyor. Defalarca uzaklaştırma kararı alıyor, her biri tek tek ihlal ediliyor. Elif 19 yıllık mücadelesini anlatırken “Hayatta kalmam için her şeyi yaptım. Hepsinde de yalnızdım” diyor.
‘Evlilik bir kaçış yoluydu’
Elif, çocukluktan itibaren ailesinden şiddet gördüğünü anlatıyor: “Babam bize ne veriyorsa onunla yetinmek zorunda kalan çocuklardık. Tek bildiği hakaret, küfür, dayak, itmek, kakmaktı. Ortaokuldan sonra okuldan aldı beni. Çocukken hep çalıştım. TEMSA vardı Kartal’da, orada çaycı olarak çalışıyordum. Bir yaz tatilinde beni Bodrum’a TEMSA’nın müdürünün çocuklarına bakmam için gönderdiler. O çocuk halimle çok zor zamanlardı.”
Elif 18 yaşına girdikten sonra eve görücüler gelmeye başlıyor. Babası Elif’i bir akrabasıyla evlendirmek istiyor. O esnada, Elif eskiden beraber olduğu erkekle birlikte. Eski eşi, Elif’e evlenme teklifi ediyor. Elif evlenmek istemese de “Tanımadığım biriyle evlenmekten iyi” diyerek kabul ediyor: “Bir yerde sıkıştırılmışsınız işte, bir çıkış yolu gösteriliyor ve o yola koşuyorsun artık. Öyle oldu. On dokuz yaşında evlendim.”
‘Boşanmaya karar verince tehdit başladı’
Daha sonrasında uzun süre eşinin ailesiyle oturmak zorunda kalıyor. O sıralarda Darüşşafaka’da çalışan Elif, 20 yaşında hamile kalınca işten ayrılıyor: “Eşimin ailesi sık sık ‘Bana muhtaçsın, ben bakıyorum size’ diyordu. Ben hamileyken işten ayrılınca bana ‘Boş boş oturmayacaksın’ deyip Rize’ye çay toplamaya götürdüler. Zaten baskıcı bir aileden çıkmışım ya yadırgamıyorsun bu durumu.”
23 yaşındayken Elif, kızını dünyaya getiriyor. Bu esnada Elif’in eskiden beraber olduğu erkek Elif’i aldatmaya başlıyor. Elif de eşinin ailesi de durumun farkında olsa da Elif bir şey diyemiyor. Daha sonra ailesinin yanından çıkarak başka bir eve taşınıyorlar. Ancak 2013’te Elif yeniden aldatılmaya başlıyor. Elif’in eskiden beraber olduğu erkek, başka bir kadına da ev açıyor. Bu esnada uyuşturucu kullanmaya başlıyor, borçlanıyor. Elif bunları öğrenmesinin ardından sürekli olarak cinsel, psikolojik ve fiziksel şiddete maruz kalıyor. Sonrasında boşanma kararı alıyor: “Ben aldatmaları öğrenince sonu hiç gelmedi artık. Şiddetin dozu arttı. Ben boşanmaya karar verdiğimde beni tehdit etmeye başladı. Ayrılsak da seni başkasıyla görmeyeceğim filan dedi. Boşanma sürecinde de beni maddi olarak zora sokmaya uğraştı.”
Fotoğraf: Nisa Sude Demirel
‘Polis ‘Eşini eve almak zorundasın’ dedi’
2014’te boşanmak için davayı açsa da resmi olarak 2017’de boşanabiliyor. Boşanma kararı aldığında Elif’in ailesi çocukları kabul etmiyor, öyle olunca ailesinden de bir destek göremiyor. Davayı açtıktan sonra eski eşi, Elif’i sürekli olarak rahatsızlık vermeye başlıyor: “Her gün karakoldayım, şikayet ediyordum. Ben işteyken eve giriyordu. Sürekli ev değiştirmek zorunda kalıyordum. Bana karakolda ‘Yapabileceğimiz bir şey yok’ diyorlardı. Karakollarda da çok kıyamet koparmak zorunda kaldım, ‘Nasıl hiçbir şey yapmıyorsunuz? Sen sus, ben susayım, başka kadınlar sussun ne olacak o zaman?’ dedim. Defalarca koruma kararları, tedbir kararları aldım. İhlal edildiğinde kimse bir şey yapmadı. Boşanmamız 3 sene sürdüğü için sürekli uzaklaştırma kararını yeniliyordum. İhlal edip evime girdiğinde eve gelen polis memuru ne dedi biliyor musunuz? ‘Hâlâ resmi nikahlı görünüyorsun, adamı eve almak zorundasın ama ayrı odada kalabilirsin.’ Böyle bir adalet sistemi olamaz. Koridorda çocuklarımla birbirimize sarılıp sabahladığımızı biliyorum.”
‘Geçinmek için 24 saat çalışıyordum’
Boşandıktan sonra yeni bir hayat kurmak da zor oluyor Elif için. Mahkeme bin lira gibi bir meblağ belirlese de bir kez bile nafaka alamıyor. Boşanmaya karar verdiği andan itibaren gizlice çalışmaya başlıyor. Komşularına yemek yapıp satmaya başlıyor: “Boşandıktan sonra sokakta su sattım, çay da sattım, kahve de sattım. Evlere yemek yapmaya gidiyordum. Günde birkaç yere koşuyordum böyle.”
Elif şimdi 2019’dan beri aynı işte çalışıyor. 35 bin lira ücreti var. Oğlu, geçirdikleri zorlu süreçten dolayı pek çok psikolojik sorunla karşı karşıya kalmış, lise üçüncü sınıfta okulu bırakmış, geçici işlerde çalışıyor. Kızıysa lise birinci sınıfta, okuyor. Elif ne devletten ne yakınlarından bir destek görerek ayakta kalmış, bir ev almış, onun kredisini ödüyor şimdi: “Ailem o hayata katlanmamı istedi. Ama ben herkesi reddederek yoluma devam ettim. Hayatta kalmak için yapmadığım bir şey kalmadı ama. Bugün bana kızım diyor ki ‘İyi ki sen bizim annemizsin.”
*Kadınların isimleri güvenlik gerekçesi ile değiştirilmiştir.
Evrensel'i Takip Et