Almanya seçimleri: Göçmenler tartışıldı, sonucu sosyal sorunlar belirledi

Yücel Özdemir
yozdemir@evrensel.net

Köln – Almanya’da 23 Şubat’ta yapılan erken genel seçimler öncesindeki seçim kampanyasına asıl olarak mülteciler ve göçmenler üzerinden sürdürülen düşmanca politika damgasını vurdu. Aşırı sağcı, ırkçı AfD ve CDU/CSU tarafından körüklenen tartışmalara SPD, Yeşiller, FDP ve BSW de kendi cephesinden katıldı. Böylece aşırı sağın halk arasında korku ve endişeleri körükleyerek güç toplamasına zemin yaratıldı. Sosyal konuların önemli bir bölümü ise Sol Parti dışındakiler tarafından arka plana itildi.

Seçimlerden sonra yapılan anketlerde “Oy vermenizde hangi konular belirleyici oldu” sorusuna verilen yanıtlarda “iç güvenlik” ve “sosyal güvenlik” yüzde 18 ile birinci sıraya yerleşti. “İç güvenlik”ten kastedilen asıl olarak son aylarda ülke içerisinde gerçekleşen saldırılara karşı önlemlerin alınması. Bu iki konuyu yüzde 15 ile “göç” ve “ekonomideki büyüme” takip etti. Artan hayat pahalılığı ise arka plana düştü. “İç güvenlik” ve “göç” konularını en fazla kullanan aşırı sağcı AfD, bu nedenle oylarını son seçimlere göre ikiye katladı.

İşçi sınıfı neden aşırı sağa oy verdi?

Yapılan analizlere göre, halkın büyük bir bölümü ekonomik durumunun geçtiğimiz döneme göre çok daha fazla kötüleştiğini belirtirken, bunu söyleyenlerin büyük bir bölümü hükümet partilerine tepki nedeniyle oylarını AfD’ye verdiler. Bunlar arasında işçilerin oranı geçmiş döneme göre bir hayli yükselmiş durumda. Seçim çıkış anketlerine göre bir dönemler işçilerin en fazla oy verdiği parti olan SPD güç kaybettikçe aşırı sağ parti güçlenmeye başladı. Seçim çıkış anketlerine göre, ilk kurulduğu 2013’te işçilerden sadece yüzde 6 oy alan AfD, bu desteği 2021’deki seçimlerde yüzde 21’e, pazar günü yapılan seçimlerde ise yüzde 38’e çıkardı. Bu da AfD’nin yükselişinin arkasında Alman işçi ve emekçiler arasında artan gelecek kaygısının olduğunu gösteriyor. Daha önce işçilerden en fazla oy alan SPD, 2013’te işçilerin yüzde 27’sinin oyunu alırken son seçimlerde bu oran yüzde 12’ye kadar düştü.

Gençliğin tercihi Sol Parti

Seçimlerde belirleyici bir diğer etken ise gençliğin tercihi oldu. Önceki seçimlerde daha çok Yeşiller ve bu seçimlerde barajın altında kalan liberal FDP oy veren gençlerin bu seçimlerdeki birinci tercihi Sol Parti oldu. Özellikle CDU/CSU’nun AfD ve BSW ile birlikte göçmen düşmanı yasayı meclisten geçirmek istemesinden sonra, bütün kentlerde ağırlığını gençlerin oluşturduğu büyük antifaşist gösteriler başladı. Bu dönemde Sol Partinin oyları yükselişe geçti. Gençler sadece gösterilere katılmakla yetinmediler, aynı zamanda aşırı sağ tehdidine karşı bizzat Sol Partinin kampanyasında aktif rol olmaya başladılar. Bu sayede Sol Partinin oyu kısa sürede arttı ve yüzde 8.8 ile meclise girdi. Sol Parti toplam 7 seçim bölgesinde doğrudan aday kazanmayı da başardı. Seçim çıkış anketlerine göre 18-24 yaşları arasındaki seçmenlerin yüzde 25’i Sol Partiye, yüzde 20’si ise AfD’ye oy verdi. Daha önceki seçimlerde gençlerden en fazla oy alan Yeşiller yüzde 12, FDP yüzde 6 alabildi.

Sol Partinin kısa sürede yaptığı sıçramanın bir diğer nedeni de göç ve mültecileri değil sosyal konuları öne çıkarmasıydı. Hayat pahalılığı, yüksek kiralar, düşük ücretler gündeme getirildi. SPD’deki çözülme ve aşırı sağın sermaye yanlısı tutumu göz önünde bulundurulduğuna, Sol Parti mevcut çizgisinde ısrar ettiği takdirde önümüzdeki dönemde sosyal sorunlar nedeniyle en fazla dikkat çeken bir parti haline gelebilir.

Doğu-Batı Almanya farkı

Aşırı sağcı, ırkçı partinin İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana en yüksek oyu alması kendi başına önemli bir sorun. Güç kazanmasının bir diğer nedeni daha önce sandık başına gitmeyen seçmen grubundan en fazla oy alan parti olması. Seçim çıkış anketlerine göre, AfD 1.8 milyon ile bu gruptan en fazla oy alan parti oldu.

Seçimlerin gösterdiği bir diğer önemli gerçek ise AfD’nin Doğu Almanya’daki eyaletlerde giderek rakipsiz hale gelmesi. Bu eyaletlerdeki seçim bölgelerinin neredeyse tümünü bu parti kazandı. Ülke genelindeki oyu yüzde 20.8 iken Doğu Almanya’daki eyaletlerde aldığı oy yüzde 32 olarak tespit edildi. Doğu Almanya’da AfD’ye rakip olması beklenen BSW seçimlerde aldığı yüzde 4.97 oyla meclis dışında kaldı. Barajı geçmek için yaklaşık 13 bin 500 oya daha ihtiyacı vardı.

Çelişkiler derinleşecek, kutuplaşma artacak

Ortaya çıkan sonuçlar, Almanya’ya adeta tek bir koalisyon seçeneğini dayatıyor. O da sermayenin başından beri istediği CDU/CSU-SPD koalisyonu. Seçimden ağır yenilgiyle çıkan SPD’nin oy kaybetmeye devam edeceği anlaşılıyor. Sermayenin istediği temelde askeri harcamalar, militarist dış politika hız kazanacak. Bu nedenle önümüzdeki dönemde çelişkiler, öncesine göre çok daha hızlı bir şekilde derinleşmeye devam edecek. İşçileri ve gençleri kazanmaya yönelik talepleri ve politikaları öne çıkaranlar güç kazanacak, sermayenin iç ve dış politikadaki çıkarlarına bağlı olarak acı reçeteler dayatanlara tepkiler yükselecek.