27 Şubat 2025 20:10
/
Güncelleme: 22:02

Kürt sorununda biten ve yeni başlayan

Tarihin bu kırılma anında en geriye çekilerek daraltılmış siyasal alanı genişletme işi her kesimden ve kimlikten emekçilerin mücadelesine kalmış durumda.

Kürt sorununda biten ve yeni başlayan

Fotoğraf: MA

Nuray Sancar


Sırrı Süreyya Önder, Öcalan’ın mektubu okunmadan az önce yaptığı konuşmada ‘tarihin kırılma anındayız’ dedi. Tarihin bu kırılma anında, 40 yıldan fazla süren; devletin terörle mücadele olarak adlandırdığı, yer yer de eski genelkurmay başkanlarından birinin söylediği gibi ‘düşük yoğunluklu savaşa dönüşen çatışmalı geçmişin boca ettiği çağrışımlar’ silahları bırakın çağrısıyla hafızanın derinliğine nasıl gömülecek bilinemez.

Devlet izinli ‘Biji Serok Apo’ sloganlarının çınladığı salondan, Diyarbakır ve Van’da dev ekranların önünden açıklama sonrasında insanlar sessizce ayrıldılar. Çatışmalarda yakınlarını kaybetmiş olanlar, oğullarının ve kızlarının akıbetini merak edenler, gazeteciler ve o anda orada bulunmak isteyenler için kazananı olmayan çatışmalara bir nokta konulduğunda ne olacağı sorusu ortada duruyor.

Ahmet Türk, Öcalan’ın mektubunun Kürtçesini okurken sesi kısan televizyonlar, resmi dil kurgusuna halel gelmesin diye sesi tamamen kapatan Sözcü televizyonu gibi, devletten çok devletçi olanların varlığında bu sürecin çok su kaldıracağı görülüyor.

Öcalan çağrısında PKK’nin ‘tarihin en yoğun şiddet yüzyılı olan 20. asrı, iki dünya savaşı, reel-sosyalizm ve dünya genelinde yaşanan soğuk savaş ortamları, Kürt realitesinin inkarı, başta ifade olmak üzere özgürlükler konusunda yasaklardan kaynaklı oluşan zeminde doğduğunu’ yazıyordu. Örgütün feshini de reel sosyalizmin çöküşü, kimlik inkarının çözülüşü ve ifade özgürlüğünde sağlanan gelişmelerin PKK’nin anlam yoksunluğuna ve aşırı tekrara yol açmasıyla ilişkilendirdi. Bütün bu uzun zaman boyunca teori ve strateji üretiminin merkezinde bulunan bir siyasetçi olarak o, son kez kullandığı kendi ağırlığını gruplara ‘kongrenizi yapın ve karar alın’ diyerek geri çekmiş oldu. Ve aynı zamanda, miadı dolmuş örgütüne devlet ve toplumla bütünleşin çağrısında bulundu.

Toplum neyse de 21. yüzyılın, çatışmalı-gerilimli-paylaşım kavgalı Ortadoğu’sunun kaygan zemininde proaktif rol oynamak için şimdiye kadar az uğraşmayan ve iç politikasını buna göre dizayn eden devleti demokrasi ile birlikte düşünmek kolay değil.

Öcalan’ın çağrısı beklenirken kayyum atanan bir ülke burası. En son Kağızman’a atananla birlikte kayyuma devredilmiş belediyeler artarken, müstakbel HDK operasyonlarının yöneleceği isimlerin bulunduğu liste ortada dolaşırken, HDP’nin eski eş genel başkanları hapiste yıllarını doldurmaya devam ederken, ve operasyonlar CHP belediyelerine kadar uzanmışken Öcalan’ın mektubunda yazdığı gibi ‘aşırı milliyetçi savruluşun zorunlu sonuçları’ndan demokratik bir dil kurmaya doğru nasıl yol alınacak.

‘Demokratik toplum ve siyasal alanın mevcudiyeti’ 21. yüzyılın realitesinde çoktan erozyona uğramış durumda. Sisyphos’un durmadan yuvarlanan kayasını yamaçtan zirveye taşımak için olağanüstü bir güç gerekiyor. Türk-Kürt kardeşliğinin tesisi için silahların susması, geçmişe ait imgelerin vesayetinden çıkış yeni bir Türkiye sosyolojisinin oluşması bakımından önemlidir.

Çünkü bu ülkenin Kürt veya Türk egemenleri, sermayedarları, bürokraside birlikte çalışanları bir biçimde, ticaretin ana dilinde kendi kardeşliklerini kurabilirler; kurmuşlardır da zaten. Onlar karşılıklı olarak Kürtlerin bakan, milletvekili, sanayici, öğretim görevlisi olabildiklerini ve Kürt sorunu diye bir şeyin olmadığını defalarca tekrarladılar, tekrarlıyorlar.

Ülkenin dört bir yanındaki Türk ve Kürt emekçilerin hem birikmiş hem güncel ortak acıları, onları birbirlerine karşı düşmanlaştıran nifak tohumlarıyla bölündükçe bölündüler. Kimlikleri yoksullar için bir zenginliğe değil hapishaneye dönüştü.

Tarihin bu kırılma anında en geriye çekilerek daraltılmış siyasal alanı genişletme işi her kesimden ve kimlikten emekçilerin mücadelesine kalmış durumda. Geriye kalanlar o bütünleşmeyi tepelerde çoktan sağladılar; paylaşım mücadelesinde omuz omuza duruyor ve en aşağıdakilerin ezilmişliğini seyretmeye devam ediyor; paylaşım savaşlarına ortaklaşmış kimlikleriyle tek yürek tek bilek dahil oluyorlar. Silahların feshini paylaşım savaşlarındaki rollerini büyütmek için istediler.

Emekçiler için bu fesih birleşe birleşe kazanmanın önündeki bariyerin iptali demek oldu. Gerisi kardeşliğe kaldı.

Evrensel'i Takip Et