2 Mart 2025 04:21
/
Güncelleme: 16:19

10'uncu yargı paketi: Toplum paketlenecek

Nisa Sude Demirel
nisasudedemirel3@gmail.com


Kamuoyuna 10. yargı paketi adıyla sunulan ‘Türk Ceza Kanunu ile bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun teklif taslağı’ henüz Meclise gelmese de içeriğindeki düzenlemelerle tutuklamalar artacak, soruşturma süreçlerini muğlaklaşacak ve suç tanımları genişletilecek. İstanbul Okan Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Barış Işık paketin sunulduğu şekliyle geçmesi halinde yaşanacak sorunları sıraladı.

Paketin gündeme getirilme biçimini eleştiren Işık, “Yargı paketleri adı altında kimin hazırladığı belli olmayan bir metin kamuoyuna servis ediliyor. Daha sonra kamuoyundaki tepkilere bakarak düzenleme yapılıyor. Ardından çok hızlı biçimde Meclise geliyor ve hızlı biçimde kanunlaşıyor. Bu antidemokratik bir yöntem” dedi. Paketin içeriğini de değerlendiren Işık “Yeni suç tipleri, genişletilen suç tanımları görüyoruz. Sanki cezaevinde az insan varmış gibi daha çok insanın daha uzun süre cezaevinde kalmasına sebep olabilecek ifadeler var. Ve bunlar kamu düzeni gibi aslında kişi özgürlüğüne aleyhte kavramlarla gerekçelendiriliyor” diye konuştu. Işık, taslakta yer alacağı ifade edilen düzenlemeleri başlık başlık değerlendirdi…

AYM’nin 2 defa iptal ettiği düzenleme yeniden taslakta

1- Taslakta yer alan madde 14 ile 'örgüte üye olmamakla birlikte' ifadesinin arkasına 'örgütün işlemeyi amaç edindiği suçlardan birini örgüt adına işleyen kişi' ifadesi ekleniyor. Madde 15'te ise 'örgüte üye olmamakla birlikte' ifadesi 'örgüte üye olmamakla birlikte örgütün çağrısı üzerine' şeklinde değiştiriliyor.

Silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme fiiline ilişkin ilginç bir ısrar görüyoruz. Çünkü Anayasa Mahkemesi buna ilişkin düzenlemeyi iki defa iptal etti. Anayasa Mahkemesi kararları esas itibarıyla ‘örgüt adına’ kavramının belirsiz ve kötüye kullanmaya müsait olduğunu, bu anlamıyla Kanunilik İlkesine aykırı olduğunu ifade ediyor. Örgüte üye olmayan birinin fiillerini örgütle ilişkilendirip terör suçu olarak tanımlamanın ifade özgürlüğünü, toplantı ve gösteri düzenleme özgürlüğünü, örgütlenme özgürlüğü kullanmasını engelleyecek nitelikte olduğunu belirtiyor. Ayrıca Türkiye'de zaten örgüt kurma, örgüt yönetme, örgüte yardım, örgüt propagandası gibi birçok suç tipi var; Türkiye'de bir terör suçları enflasyonu zaten var. Bir de ‘örgüte üye olmamakla birlikte’ suçlamasını muhafaza etmeye  çalışmak, boşluksuz bir cezalandırma alanı yaratmak demek. Bu ‘her türlü fiili bir şekilde cezalandırmalıyım’ anlayışıdır. Anayasa Mahkemesi kararları ışığında fiilin suç olmaktan çıkarılması gerekirken, iptal kararlarında belirtilen bazı Yargıtay kararlarındaki kavramlardan da yararlanarak makyajlamak suretiyle suç tipi korunuyor. Ayrıca bu ısrar TCK 220 ve 314 başta olmak üzere Kanun’daki farklı maddeler arasında çatışmaya, anlam kargaşasına neden oluyor.

"Herkes tutuklanabilecek"

2- Taslakta yer alan 20. maddede tutuklama nedenlerine ilişkin maddeye iki yıldan az hapis cezası ile yargılanan kişilere ilişkin "Ancak, şüpheli veya sanığın davranışlarının yeniden bir suç işleyeceği hususunda kuvvetli şüphe oluşturması ya da suçun işleniş şeklinin veya suçtan meydana gelen zararın ağırlığının kamu düzenini önemli ölçüde bozması halinde tutuklama kararı verilebilir" değişikliği ön görülüyor.

Tutuklama bir ceza biçimi değil, en son başvurulması gereken bir koruma tedbiridir. Ama ülkemizde ne yazık ki bir cezalandırma biçimi, hükmü kesinleşmeyen kişiyi cezaevine koyma aracı olarak kullanılıyor. Zaten hali hazırda kanundaki ifadelerin aynısı kopyalanıp yapıştırılarak ve gerekçelendirilmeyerek tutuklama kararları veriliyor. Ancak şimdi bu metindeki düzenleme, çok basit suçlarda dahi tutuklama öngörüyor. Kişi ceza alsa infaz kanununa göre cezaevinde yatmayacağı suçlardan dahi tutuklanabilecek. Bu ciddi bir otosansür ve otokontrole sebep olabilecek bir şey. Muhalifler bakımından en ufak bir fiil tutuklama gerekçesi yapılacak. Bu düzenleme için sunulan gerekçede ise Almanya, Belçika, Hollanda gibi ülkelerdeki hukuka atıf yapılıyor. Ancak bu da kısmen yanlış bir bilgi. Mesela örnek verilen Almanya'da, Alman Ceza Mahkemesi Kanunu m. 112-a'da bu gerekçe tutuklamaya neden olabiliyor. Ancak istisnai hal çok ağır suçlarda ve bu suçların tekerrür ya da zincirleme şekilde işlenmesi durumunda geçerli. Sonuç itibariyle en ufak bir suça dayanarak kişilerin tutuklanması modern ceza hukukuna göre kabul edilemez. Artık herkesin tutuklanabileceği bir düzenleme.

3- Madde 21 ile Cumhuriyet savcısının yetki ve görevlerine 'yürütülen soruşturma kapsamında şüpheli hakkında adlî kolluk birimlerinde bulunan suç ve kabahat kayıtlarına ilişkin bilgi ve belgeleri görebilir' ifadesi ekleniyor.

Soruşturmada adli sicil kaydı zaten alınır ve şüphelinin daha önce işlediği suçlar gözükür. Ancak bizde fail değil fiil hukuku geçerli olduğundan, kişinin daha önceki işlediği suçlar kural olarak o soruşturmayı etkilemez. Ama şimdi adli sicil kaydının yanında, kolluktaki belgeler de talep ediliyor. Buna gerekçe olarak ise UYAP bilişim sisteminin entegre olması gibi ifadeler sunuluyor. Ancak bu teknik bir husus gibi gözükmüyor. Mesela 'adli kolluk birimleri' ifadesine emniyet istihbarat dahil olacak mı? Örneğin terörle mücadele birimlerinde suç işleme dışında kayıtlar söz konusu, bunlar olacak mı? Gözaltı kararları mı eklenecek? Buna neden ihtiyaç duyuyoruz, zaten kişinin suç teşkil etmeyen fiilleri delil olarak kullanılamaz. Suç teşkil etmese bile bazı bilgileri almak, kolluğun yönlendirmesi suretiyle soruşturmayı etkileme halidir. Muhalifleri “sakıncalı piyade” ilan etmenin hukuka aykırı bir biçimidir. Suç teşkil etmeyen fiillerin dosyaya girecek olması, istibdat rejimi örneği teşkil edecek sıkıntılı bir konu.

4- Madde 23'te "Hükümlünün bu infaz usulünden yararlanabilmesi için koşullu salıverilme tarihine kadar ceza infaz kurumunda geçirmesi gereken sürenin en az beşte birini ceza infaz kurumunda geçirmiş olması gerekir" ibaresi denetimli serbestlik usulüne ekleniyor. Farklı maddelerde de yine infaz hükümlerine ilişkin düzenlemeler var.

Son olarak infaz hukukuna ilişkin düzenlemeler olduğunu görüyoruz. Yine bazı köşe yazarları kısmi af geleceğine dair kimi bilgiler yazıyor. Bu bir iddia ve metinde öyle bir şey yok. Af ile koşullu salıverilme farklı kurumlar, ancak bu tartışmadan bağımsız olarak koşullu salıverme hükümleri üzerinden beklenen, “cezaevlerini boşaltacak” değişiklikler söz konusu değil.Esas olarak mutlak suretle “cezanın bir bölü beşini cezaevinde çekeceksin” diyor. Bir de özel infaz usulleri dediğimiz usullerden yararlanmasnın koşullarını kolaylaştırıyor..

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

İktidarın mengenesi öfkeyi durduramıyor

Antep’te polis, mahkeme kararını tanımadı, ekmek mücadelesi veren işçilere müdahale etti. İşçi, siyasetçi, öğrenci, muhalif belediye, basın… Herkes mengenede! Cezaevinde olanların sayısı cezaevi kapasitesini 90 bin aştı. Buna rağmen hükümet daha çok insanı daha uzun süre cezaevinde tutacak yargı paketi hazırladı. Yine de tepki cezalandırılarak durdurulamıyor!

90 bin fazla: 301 bin 397 kapasiteli cezaevinde 392 bin 456 kişi kalıyor.

32 adet: 11 cezaevi yapımı sürüyor, 21 yeni cezaevi projesi hazır.

Yüzde 700: 2002’de 49 bin 512 olan mahpus sayısı yüzde 700 arttı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et