2 Mart 2025 14:55
/
Güncelleme: 20:44

EMEP’in Orta Doğu Konferansı: ABD bölgedeki aktörlerle düzen arayışında

EMEP'in Ortadoğu Konferansında, ABD emperyalizminin bölgedeki aktörlerle yeni düzen kurma çabasına karşı, ABD, Rusya, Çin arasındaki didişmede herhangi birinin desteklenmemesi gerektiği vurgulandı.

EMEP’in Orta Doğu Konferansı: ABD bölgedeki aktörlerle düzen arayışında

Fotoğraf: Evrensel

Ankara - Emek Partisi Ankara İl Örgütü, “Ortadoğu Konferansı” düzenledi. 

Emekçi Hareket Partisi Merkez Yöneticisi Sanem Deniz Kural, Eğitim Ankara 1 Nolu Şube Başkanı Mehmet Aydoğdu, 4 No'lu Şube Başkanı Gülhan Şimşek de konferansa katıldı.

TMMOB Makina Mühendisleri Odası Eğitim ve Kültür Merkezinde yapılan konferansın açılış konuşmasını Emek Partisi Ankara İl Yöneticisi Bilgesu Kiper yaptı. Suriye’den Filistin’e, Lübnan’dan Irak’a, Ortadoğu halklarının geleceğinin, ABD emperyalizmi başta olmak üzere emperyal güçlerin çıkarlarının çatıştığı bir satranç tahtasına dönüştüğünü belirten Kiper, "Türkiye kapitalizmi de burjuvazinin çıkarları adına Suriye’nin yeniden inşası sürecine dahil olma hevesiyle hareket ediyor. Dış politikada yayılmacı, emperyal heveslerle tutturulmuş Neo-Osmanlıcı söylem, içeride baskı ve gericilikle pekiştiriliyor”dedi.

Son günlerde Kürt sorunun demokratik barışçıl çözümü için yaşanan tartışmalar ışığında yeni bir sürece girildiğine de değinen Kiper, "Bu sürecin Kürt halkının taleplerinin sağlanması, başta anadilinde kamusal hizmet alabilmesi ve anadilin özgürce konuşulabilmesi, muhalefete yönelik baskı ve sindirme politikalarına son verilmesi, kayyımların-tutuklamaların geri çekilmesini sağlayabilmesi için Türk ve Kürt işçilerin, halkların birlikte mücadelesinin büyütülmesi şarttır” dedi.

BİLGESU KİPER

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş / Evrensel

"ABD bölgedeki aktörlerle düzen arayışında"

“Emperyalist Güçler Savaşı” başlıklı birinci oturumda konuşan Dr. Öğr. Üyesi Coşkun Sosyal, Orta Doğu’da geçmişte yaşanan gelişmeleri hatırlattı Soysal, “Amerika’nın, Irak Savaşı itibariyle bölgeye yönelik az bir istekliliği söz konusudur. Onların kendi kargaşası vardı. Dolayısıyla ‘biz buraya girmek istemiyoruz’ diyor ama tabii ki bu Orta Doğu’da ne halleri varsa görsünlere çıkan bir dış politika stratejisine evrilmiyor. Diğer aktörlerin başka bir düzen oluşturma arayışı söz konusu. En son Abraham Antlaşmaları üzerinden Trump burada bir bölgesel düzen oluşturmaya çalıştı. Suriye'nin içten patlaması, Amerika tarafından dışarıdan izlenen ve çok sakıncalı bulunmayan bir durum oldu” dedi.

"Demokrasi artık daha fazla ayak bağı görülüyor"

Gazeteci ve Enerji Politikaları Uzmanı Mühdan Sağlam, bu dönem iktidarların demokrasiyi daha fazla ayak bağı olarak gördüğüne dikkat çekti. Bu durumun Trump biçiminde ortaya çıktığını ifade eden Sağlam, “Bu kapitalist sıkışma, bir anda olmadı. Neoliberal dönüşüm çerçevesinde sendikaların belinin kırılmasıyla beraber bütün dünyada örgütlü hareketler ciddi hasarlar aldı” dedi.

Haşdi Şabi’nin tasfiyesi sürecinde Irak ile ABD arasındaki ciddi bir gerilim yaşandığını kaydeden Sağlam, "ABD bölgedeki politikalarının maliyetini, bölgedeki aktörlere devretmek istiyor. Obama, bunu ABD nefretini törpüleyecek bir unsur olarak kullanmak istiyordu. Suriye’de o nedenle daha perde gerisinde kaldılar. Böylece öncelikle kendisine için veya Çin’e karşı politikalara ağırlık vermek istiyorlar. Daha güçlü, yani daha otoriter ve çıkar odaklı politikalar ürütmek istiyor. Sıkça duyduğumuz kazan-kazan siyaseti yerine Trump’ta kazan-kaybet bakış açısı var. Yani bir taraf kazanırsa, diğeri kaybeder” diye konuştu.

emep konferans

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş / Evrensel

"ABD, Rusya ve Çin’den birini seçemeyiz"

Gazeteci, Yazar Mustafa Yalçıner de şöyle konuştu: “Suriye'deki rejim değişikliğine kadar Amerika'nın bölgedeki rolünün sınırlı olduğu sanıldı. Burada İsrail ile emperyalist  güçlerin amaçlarında ortak hedeflere sahip oluşu örtü görevi gördü. Amerika sadece İsrail'i desteklemedi. Suudi Arabistan, BAE ve Türkiye’yi destekledi. Sadece desteklemekle kalmayıp, yönlendirerek onlarla da iş tuttu. Amerika kullanabilecek  kozları kullanmaktan hiç kaçınmayan bir ülke. Ulusal sorunları, çelişmeleri, mezhepsel-dinsel ne varsa birbirlerine karşı kullanabilecek bir ülke. Amerika, İngiltere, İsrail ve Türkiye ortak hedefe sahip İran'a karşı. Türkiye oradan boşalacak yerleri doldurmaktan çok heveslidir. Çin son yıllarda model teknik temeliyle fazlasıyla hızlı gelişen bir ülke. Trump’ı vergilere zorlaması tedbir almaya itiyor. Tedbirle Çin’in durdurmaları mümkün gözükmüyor. Çin, İtalya'yla yaptığı yeni anlaşmayla elektrikli otomobil piyasasına ciddi sızmalarda bulunuyor. Yine Rusya da çok küçümsenir bir rakip değil. Biz  bölgede emperyalistlerin eklentisi olamayız, bu rekabetin parçası durumuna gelemeyiz. ABD, Rusya, Çin  arasındaki didişmede herhangi birini de desteklemeyiz.”

Ortadoğu konferansı

Fotoğraf: Evrensel

'Bu, Türkiye’nin demokratikleşme sürecidir’

"Orta Doğu’da halklar ve barış” konulu ikinci oturumda konuşan DEM Parti Urfa Milletvekili Dilan Kunt Ayan, Öcalan’ın çağrısıyla ilerleyen sürece şöyle değindi: "Aslında 1921 Anayasası'nda kimlik ve haklar verilmiş, daha sonrasında 1923 anayasası ile birlikte askıya alınmıştı. Geldiğimiz noktada, buna dair Kürt halkıyla birlikte ortak mücadele yürüten emekçilerin bir arada olduğu bir blok olduğunu çok iyi biliyoruz. Aslında bizi ayakta tutanın bu durum olduğunu düşünüyoruz. Şimdi iktidarın Öcalan’ın çağrısından sonra hukuki düzenlemelere ilişkin yavaş yavaş adımlar attığına dair duyumlar alıyoruz. Açıkça ifade ediyoruz; bu süreç sadece Kürt halkının özgürlüğüne ilişkin bir süreç değildir. Bu süreç Türkiye'nin demokratikleşmesine ilişkin süreçtir. Antidemokratik bir hale sürükleyen hiçbir tasarıyı kabul etmeyeceğimizi ifade etmek istiyoruz. Hala cezaevinde bulunan siyasetçilere yönelik yasal düzenlemeler yapılması gerekiyor. Kayyım politikalarının son bulmasını istiyoruz. Bu süreç ezilen herkesin kazanması gerektiği için bir başlangıç olarak görüyoruz."

‘İşçi sınıfı ve ezilen halkların birleşmesi barışa götürür’

Emek Partisi İstanbul Milletvekili İskender Bayhan da iktidarın propagandasında üç temel söylemini yeniden değişen sınırlara seyirci kalmama, pay kapma ve emperyalistlerle mücadele şeklinde özetledi. Bunların halkın başına büyük belalar açan üç sivri tırnak olduğunu söyleyen Bayhan, "Yeni nüfus ve bölgesel paylaşım mücadeleleri, yeraltı ve yerüstü kaynaklarının zenginliklerinin yeniden paylaşımının savaş politikalarıyla devam edeceğinin cümlesidir. Bu da gençler savaşlarda askeri olmaya devam edecek demektir. Emperyalizmle mücadele iddiası konusuna gelince, İsrail'le ticari ilişkiler konusunda en çok kim kazanıyor? 10 milyar dolarlık ticaret hacmini kimin kazandığını rahatlıkla görürsünüz. Böyle alınacak bir faydanın bu ülkenin işçilerine emekçilerine katacak hiçbir şeyi yok. Bu politikaları durdurmak zorundayız. Bunları durdursak, o zaman demokratik ve barıştan yana olana yaklaşırız. Türkiye'de yabancı askeri üsler kapatılırsa, NATO'dan çıkılırsa, işçilerin ezilen ve sömürülen halkların enternasyonel örgütlenme ve dayanışması teşvik edilirse barış içinde bir Orta Doğu'ya yaklaşabiliriz” diye konuştu. (Evrensel)

Evrensel'i Takip Et