3 Mart 2025 04:15
/
Güncelleme: 14:04

‘Yağma’ kültürüne karşı Hatay’da ‘emeğin kültürü’ de direniyor

Hatay'da sanatçılar, şunu soruyor: “Emek kültüründen yana mısınız, yoksa her şeye para, kâr, rant gözüyle bakan ‘yağma ve yıkım kültürü’nden mi?”

‘Yağma’ kültürüne karşı Hatay’da ‘emeğin kültürü’ de direniyor

Fotoğraf: Evrensel 

Önder Karataş
Dilek Omaklılar


Hatay — AKP’nin 8’inci Olağan Kongresinin ardından MYK üyeleri geçtiğimiz hafta açıklandı. Tüzük değişikliği ile üç yeni başkanlık kurulmuş, yeni kurulan Kültür Sanat ve Şehir Başkanlığına ise Hüseyin Yayman getirilmişti. Hatay Milletvekili Hüseyin Yayman’ın bu görevini Antakya’daki sanatçılar değerlendirdi. AKP’nin kültür ve sanat alanındaki müdahalelerini ve ideolojik hegemonya kurma çabalarını örneklendiren sanatçılar, şunu soruyor: “Emek kültüründen yana mısınız, yoksa her şeye para, kâr, rant gözüyle bakan ‘yağma ve yıkım kültürü’nden mi?​”

‘İnsanların ödediği bedel, kültür pastasıyla satılamaz’

Şair, Yazar Dolunay Aker, Hatay’ın 6-20 Şubat depremlerinin yarattığı büyük yıkımın, başından itibaren devletin ideolojik ve kültürel deneme sahası olarak kullanıldığını ifade etti. Aker, “Devlet, her zaman bir şeyler olmuş gibi gösterir. Yıkım vardır lakin onun arka planındaki ideolojik, kültürel, psikolojik ve ekonomik savaş anlatılmaz. Çünkü devlet çilekli bir pastayı, tatlı bir işgalciliği müzeleştirir. Antakya’da kemiklerini bulamayan, orada olmasına rağmen yersiz yurtsuzlaşan insanların ödediği bedel, kültür sanat pastasıyla satılamaz” dedi.

Antakya’da binlerce insanın hâlâ yaşam mücadelesi verdiğini söyleyen Aker, “İnsanlar direniyor. Unutmuyor. Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını biliyor. Faşizm, belli ki Antakyalı sanatçıyı masaya davet etmek istiyor. Masada konuşulacaklar elbette devletin reklam ve propaganda çalışmalarına yardımcı olacaktır. Yani faşizme yardımcı olacaktır. Tarih örneklerle dolu. Auschwitz’den Antakya’ya çok fazla mesafe varmış gibi görünebilir. Lakin konteynerlar, yerle bir olmuş sokaklar her Antakyalının Auschwitz’idir. O masada hiçbir zaman olmam. Olanlara da faşizmin elçileri gözüyle bakarım ve faşizme olması gerektiği gibi davranırım” ifadelerini kullandı.

‘Barış kültürünü insanlığın gündemine sokmamız lazım’

Yazar Müslüm Kabadayı, insanlığın, günümüz kapitalist-emperyalist dünyasında ‘yıkım kültürü’yle karşı karşıya olduğunu ifade ederek, “Bugün nükleer ve biyolojik silahlar başta olmak üzere gezegenimizin sonunu getirecek tüm savaş aygıtlarını üreten silah tekellerine, emperyalist devletlere karşı ‘barış kültürü’nü hızla insanlığın gündemine sokmamız şarttır” dedi.

12 Eylül’den bu yana ‘yağma ve yıkım kültürü’

“İşçi-emekçi sınıfların ilerici kültürüne en büyük darbe 12 Eylül faşizmiyle vurulmuştur” diyen Kabadayı, “Daha önce 24 Ocak kararlarını aldıran Türkiye sermaye sınıfı, ülkemizin tüm ilerici kazanımlarını, laik-sosyal ve hukuki birikimlerini kamu hizmetlerinin özelleştirilmesi, eğitimin dinselleştirilip ticarileştirilmesi, tarikat ve cemaatlerin güçlendirilmesi yoluyla 44 yılda ortadan kaldırmıştır. Bu, apaçık bir ‘yağma ve yıkım kültürü’dür” dedi.

Hatay halkının bu kültüre karşı direnci

Hatay’ın hangi kültürle karşı karşıya olduğunu açıklayan Kabadayı, “Birincisi ‘risk ve rezerv alan’ uygulamasıyla kadim şehrimiz Antakya başta olmak üzere Defne, Samandağ, Kırıkhan, İskenderun ve Arsuz ilçelerimizde ciddi tepkiler oluşmuş, iktidar bazılarında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Ancak yurttaşın yararına olmayan kamulaştırmalar nedeniyle direnişin sürdüğü mahalleler söz konusudur. Hataylı olduğu bilinen ve iktidarın kültür politikalarında sorumluluk alan milletvekilinin, Hatay’da yaşanan bu tablo karşısında ne düşündüğü ve neler yapacağı Hatay halkı tarafından ciddiyetle takip edilmelidir” diye konuştu.

Kabadayı son olarak şunu kaydetti: “Bu tablo bize hangi kültürden yana olmamız gerektiğini göstermektedir. Doğanın yasalarıyla uyumlu biçimde toplumun eşit ve özgürce yaşamasını sağlayacak ‘emek kültürü’nden yana mısınız, yoksa her şeye para, kâr, rant gözüyle bakan ‘yağma ve yıkım kültürü’nden yana mısınız? Soru nettir ve tarih ikincisinden yana olanları yargılayacaktır”

‘Sanatçı ‘itiraz’ı seçer’

Yazar Adil Okay da son 21 yılda yaşananları da özetleyerek şöyle başladı sözlerine: “AKP iktidarının son 21 yıldaki kültür sanat alanında yaptıklarına bakınca sevinemiyoruz. Hapishaneler; siyasetçi, gazeteci yanı sıra yazar, şair ve sanatçılarla dolu. Diğer yandan muhalif sanatçıların sesleri zorla kısılmaya devam ediyor. Filmler, belgeseller yasaklanıyor. Sergilere sansür uygulanıyor. Kültür Bakanlığı, kamusal alanların kapılarını muhalif sanatçılara kapatıyor. Ama buna rağmen AKP kurmayları şu itirafta bulunuyor: Yandaş ‘sanatçı’lara inanılmaz desteklerde bulunduk, bulunuyoruz ama hâlâ bu konuda başarılı olamadık. Elbette olamazlar zira gerçek sanat/çı ‘itiraz’ı seçer. Makro ve mikro iktidarlara biat etmek sanatçının doğasına aykırıdır.”

Yayman’ı tanımadığını belirten Okay, “‘Sanatçı güzelliğin peşinden koşarken ayağına acı taşları takılır, eğilip alırsa eli, almazsa vidanı kanar...’ demiştim bir yazımda. Velhasıl biz Antakyalı sanatçılar hemşerimiz diye Yayman’ın bu göreve gelmesine sevinemiyoruz. Velev ki iyi projeleri olsun, bu projeleri hayata geçirmekte zorlanacaktır zira bulunduğu yer (AKP) onun ayağına bukağıdır” dedi.

‘Sanatın emek ve özgürlük tarafında olmaya devam edeceğiz’

Bunca saldırı ve baskıya rağmen mücadeleye vurgu yapan Kaldırım Müzik Topluluğu ise, “AKP iktidarı tüm ideolojik saldırılarına rağmen bu alanda hegemonya kuramamış, bu düzene teslim olmayan sanatçılar, üretmeye, sanatı özgürleştirme mücadelesine her alanda devam etmişler, dayanışmayı ve direnişi büyütmüşlerdir. Kaldırım Müzik Topluluğu olarak bizler de bulunduğumuz her alanda, halklar mozaiği olan bu coğrafyada kimliği, kültürünü yaşaması yasaklanan, sesi kısılmaya çalışılan bütün halkların dillerinde ezgiler seslendirmeye, sanatın emek ve özgürlük tarafında olmaya devam edeceğiz” dedi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Yüksek voltajlı teşvik

Yüksek voltajlı teşvik

Erdoğan-Şimşek programıyla emekçilerin bir ayı daha gıdaya gelen yüksek zamlar ve eriyen ücretlerle geçti. Özelleştirmelerle ihya edilen sermaye gruplarına ise sadece bir ayda ‘üretmedikleri elektrik’ için 1 milyar lira teşvik verildi. Sanayi patronları da çalıştırdıkları her kadın işçi için devletten artık daha fazla teşvik alacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et