4 Mart 2025 06:00

DEM Parti’de toplantı üstüne toplantı: Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

Çağrının ardından sürecin sabote edilmemesi için hızla somut adım atılması gerektiğini düşünen DEM Parti, tüm partileri kapsayan ve özel yetkilendirilmiş bir Meclis komisyonunun kurulmasını istiyor.

DEM Parti’de toplantı üstüne toplantı: Özel yetkilendirilmiş TBMM komisyonu gündemde

Fotoğraf: Dilan Temiz/ Evrensel

Birkan Bulut
bulutbirkan06@gmail.com


Ankara – Öcalan’ın, İmralı heyeti ile  27 Şubat’taki 3. görüşmesinin ardından PKK’nin feshedilmesi ve silahsız mücadeleye geçilmesi çağrısına olumlu yanıt veren PKK, kongrenin toplanması için güvenlik şartlarının oluşturulmasını istedi. Birçok siyasi parti ve çevrenin destek verdiği yeni sürecin ardından DEM Parti, yetkili kurullarını topladı. Parti Meclisi ve il eş başkanlarıyla yapılan toplantının ardından DEM Parti MYK’sı dün bir toplantı gerçekleştirdi. Bundan sonraki yol haritasına dair değerlendirmelerde bulunuldu.

Toplantının ardından görüştüğümüz DEM Parti’li yetkililer, silah bırakma sürecine dair merak edilen soruları yanıtladı. Buna göre Öcalan’ın video kaydına alınan 27 Şubat’taki açıklamasının veya görüntülü bir çağrısının Newroz’da yayınlanması isteniyor. İmralı’nın çağrısının hemen ardından sürecin şaşılacak kadar hızla ilerlediğine dikkat çeken DEM Parti yetkilileri, sesli ve görüntülü bir mesajın daha da etkili olduğunu vurguluyor.

Çağrıda “ayrı ulus-devlet, federasyon, idari özerklik ve kültüralist çözümler, tarihsel toplum sosyolojisine cevap olamamaktadır” ifadeleri, silah bırakma karşılığında devletin neyi kabul ettiği sorusunu da gündeme getirmişti. Bu sürecin 2013’teki çözüm sürecine benzemediğine dikkat çeken DEM Parti yetkileri, “Öcalan’ın çağrı metninde söylediği gibi PKK taban bulmuş bir gerçeklik. Yeni bir dönem başlıyor. Kimse şiddetin bir araç olarak kullanılmasını istemiyor. Ancak tabi ki insanlar yıllardır süren zulmün ardından sürecin nasıl sonuçlanacağına dair somut bir şey görmek istiyor. Bu asıl sisteme güvensizlikten kaynaklanıyor. Çünkü 2016’da bir felaket yaşandı bu ülkede” diyor.

“Sabote edilmemesinin yolu hızla somut adım atılması”

Daha önceki silah bırakma ve çözüm süreçlerinin engellendiğini hatırlatan DEM Parti kaynakları, “Kimsenin süreci sabote etmemesi ve risklerin bertaraf edilmesinin yolu hızla somut adımlar atılmasıdır” diyor. Öcalan’ın sürece katılımı için fiziki şartların oluşması ve görüşmelerin engellenmemesi, yetkili mekanizmaların oluşturulması ve terör suçlamalarıyla dolu dilin bırakılması gibi temel adımların önemli olduğunu vurgulayan DEM Partili bir yetkili, “Öcalan çağrı yaptı, PKK kabul etti. Bizim tutumumuz belli. Artık sıra iktidarın ve devletin atacağı adımlarda. PKK kendini feshedecek bir kongre toplamak istiyor, bunun güvenlik şartlarını oluşturacak olan biz değil, devlettir. Silah bırakanlar ne yapacak? Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olanlar yurttaşlık haklarını kullanabilecekler mi? Yasal değişiklikleri yapacak olan en iktidardır. Başta hasta tutsaklar olmak üzere siyasi tutsaklar ve kayyım atamaları gibi konularda adım atma yetkisi olan da devlettir” diyor.

Türk-Kürt kardeşliğinde kırılgan hal vurgusu

Öcalan’ın çağrısında “1000 yılı aşan tarihler boyunca Türkler ve Kürtler, varlıklarını sürdürmek ve hegemonik güçlere karşı ayakta kalmak için gönüllülük yönü ağır basan, hep bir ittifak içinde kalmayı zorunlu görmüşlerdir. (..) Günümüzde çok kırılgan hâl alan tarihsel ilişkiyi, kardeşlik ruhu içinde inançları da göz ardı etmeden yeniden düzenlemek esas görevdir” denilmişti. Burada Türkler ve Kürtler arasındaki “kırılgan” ilişkiye vurgu yapılmasına dikkat çeken DEM Parti yöneticisi, “Çünkü tarihsel başka gelişmeler de oluyor. Bazı konularda karar almaya inisiyatif almaya götüren şeyler oluyor” diyor.

Güncellenmezse kayyım atamaları kalkacak

Kayyımlar konusunda ne yapılacağı da merak konusu. 10 siyasi partinin kayyım uygulamasının kaldırılması için kanun teklifine imza attığına dikkat çeken DEM Parti yöneticisi, kayyım atama kararlarının iki ayda bir güncellendiğine dikkat çekti. Yani kayyım atama kararı güncellenmezse, belediye başkanları kolayca göreve dönebilecek.

Söz konusu Belediye Kanununun “Görevden uzaklaştırma” başlıklı 47. maddesinde şöyle deniyor: “... kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırma kararı iki ayda bir gözden geçirilir. Devamında kamu yararı bulunmayan görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır. Görevden uzaklaştırılanlar hakkında; kovuşturma açılmaması, kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi, davanın genel af ile ortadan kaldırılması veya görevden düşürülmeyi gerektirmeyen bir suçla mahkûm olunması durumunda görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.”

DEM Parti bundan sonraki sürecin yasal mekanizmasının oluşturulması, toplumun tüm kesimlerinin katılımının sağlanması için özel bir Meclis komisyonunun kurulmasını öneriyor. Bunun TBMM Araştırma Komisyonu ile karıştırılmaması gerektiğini belirten bir DEM Parti yöneticisi, şöyle açıklıyor: “Özel yetkilendirilmiş bir komisyon kurulması gerekiyor. Yani bunu için özel bir yasa çıkartılacak. İç tüzüğe takılmadan, TBMM Başkanının inisiyatif kullandığı, siyasi partilerin mutabakatıyla yasal çerçevenin oluşturulduğu bir komisyonla bu süreç yürütülebilir. Daha önce anayasa uzlaşma komisyonu oluşturuldu bu ülkede. Partiler uzlaşırsa, konuyla ilgili yasalar kolayca çıkar”

“Suriye bu sürecin odağında”

Peki HTŞ’nin iktidara geldiği Suriye’de Kürtlerin durumu ve SDG’nin pozisyonu bu sürecin neresinde? Bu soruya DEM Parti yöneticisinin yanıtı şöyle; “Suriye meselesi bu işin odağında. Bize göre en temel taşı da Suriye meselesi. Burada kurulacak kardeşlik bağını Suriye meselEsinden muaf tutabilir misiniz? Ya da Irak Kürdistanı ile kurulacak bir bağdan muaf tutulamaz. Daha önce Hakan Fidan “Onlar ödevlerini biliyorlar” dedi. Ardından PKK ve SDG’den açıklama geldi. SDG kendi bünyesinde PKK’lilerin olmadığını açıkladı. Sadece PKK’liler değil, peşmerge de Kobane’ye saldırılar artarken destek için Suriye’ye gitmişti. Ancak geri döndüler.. Demokrasi ve Kürt meselesini nasıl birbirinden ayıramıyorsak, bölgedeki Kürt aktörleri, bu konudaki riskleri ve kazanımları da birbirinden ayırmak mümkün değil. Türkiye’de Kürtlerle barışırken, Suriye’de Kürtleri bombalamaya devam edemezsiniz.”

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et