Sırrı Süreyya Önder, süreci değerlendirdi: Hiçbir şart, gizli, saklı, pazarlıklı yok
DEM Parti Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, Öcalan'ın çağrısına varan süreci değerlendirdi, "Bu işin hiç bir ön şartı yok. Öcalan'ın kendisi için hiç bir şey talep etmedi" dedi.

Sırrı Süreyya Önder| Fotoğraf: Dilan Temiz/ Evrensel
DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın silah bırakma ve fesih çağrısı yapmasına varan sürece dair "Hayır ve asla! Bu işin hiçbir şartı yok. Ön şart ya da sonrasında bir şart yok. Bunu bütün şerefimle söylüyorum" dedi.
DEM Parti'nin İmralı heyetinde de yer alan TBMM Başkanvekili Sırrı Süreyya Önder, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin başlattığı ve Öcalan'ın PKK'ye yaptığı "silah bırakma" ve "kendini feshetme" çağrısı yapmasıyla gelişen ' yeni sürec'e dair Habertürk canlı yayınında konuştu.
Sürece dair 'hiçbir şart olmadığı'nı söyleyen Önder, "Bizim içinde olduğumuz hiçbir şeyde örtülü, gizli, saklı, pazarlıklı ne kendimize ne muhatabımıza yakıştırırım" diye konuştu.
Önder'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Bahçeli'yi anlattı: Bu asaleti Devlet Bey'den başka kimseden görmedik
"Ahmet Türk cezaevine alındığında açık açık beyan ederek; yani 2016-17 gibi tarihti. Orada gazetecileri topladı, Ahmet Bey'in behamahal tutuksuz olarak yargılanmasını söyledi. Nitekim bu iddiasının arkasında durdu. Nitekim Ahmet Abi'nin sağlık sorunları vardı, hâlâ vardı. İmralı'ya gelirken ona bir dinamo oldu. Ahmet Bey tutuksuz yargılanmaya başladı. Daha önce değişik adlarla kurduğumuz partilerin milletvekilleriyle her vesileyle tokalaşan, halini hatırını soran, yakınını kaybettiğinde taziye için mutlaka arayan ama siyaseten en sert şekilde tartıştığımız bir rakibimizdi. Fakat bu asaleti Devlet Bey'den başka pek kimseden görmedik. Kendim cezaevine girdiğinde, Pervin Hanım üzerinden bana 'geçmiş olsun' mesajı göndermişti. Yapabileceği bir şey olup, olmadığını sormuştu."
"Devlet Bey'le çözüleceğini söylemiştim"
"11 yıl önce dile getirmiştim. Birinci çözüm süreci sarsıntıya uğramıştı. O zaman bu meselenin Devlet Bey'le çözüleceğini söylemiştim. Bu işte ciddiyet ve samimiyet iki altın anahtar. Yaptığınız iş büyük iş. Canlar söz konusu. Bir canın bütün dünya bir araya gelse giden canı geri getirmek mümkün değil. İkincisi zaman, taklidi yok. Akıp gider. Bıraktığı tahribat bir yanda. Böyle büyük işe kalkışanlar bununla doğru orantılı ciddiyet ve samimiyetin sahibi olmalılar. O anlamda bu lafı söyledim. Biraz da tanıdığım için Devlet Bey'i söyledim."
"Bahçeli 'Daha barış halayı çekeceğiz' dedi"
Bahçeli'nin Meclis'te yaptığı konuşma sırasında biz sayın Cevdet Yılmaz, sayın Ahmet Türk, ben, sayın Bekir Bozdağ ve sayın Abdülhamit Gül'le beraber Şenyaşar ailesinin barışına vesile olmuştuk. Bununla ilgili toplantı halinde Meclisteydik. Birdenbire ortalık kalkıştı. Korumaları Cevdet Bey'e telefon getirdi. Bekir Bey'i aramaya başladılar. 'Efendim sayın Bahçeli konuşma yapmış' dediler. Tutanakları geldi, okuduk, sarsıcı bir konuşmaydı. Defalarca okuduk, videosunu seyrettim. Onun üzerine o toplantı akamete uğradı. Ahmet Türk'le benim odama geçtik. 'Başka zaman toplanırız şu an büyük bir şey gelişti' dedik. Odama oturduk, ilk defa asistan arkadaşım aradı 'Sayın Bahçeli'nin makamından arıyorlar, görüşmek istiyor' diye. 'Bağlayın' dedim. Diafona aldım, Ahmet Abi de dinliyordu.
Sağlığımı sordu, ben de onun sağlığını sordum. 'Barışı görelim ondan sonra Allah emanetini alsın' dedim. 'Olur mu efendim daha barış halayı çekeceğiz, kendinize kondurmayın' dedi. "Çiviyi arşı alaya çaktınız, henüz değerlendirmeye boyumuz yetmiyor" dedim. Ahmet Abi ile sohbet ettiler, kapattık. Sonra kendisini ziyaret ettik."
Pazarlık yok
"Bizim içinde olduğumuz hiçbir şeyde örtülü, gizli, saklı, pazarlıklı ne kendimize ne muhatabımıza yakıştırırım. Çünkü suç işlemiyoruz. Çok ulvi amaç için bir araya gelmişiz. Neyini gizleyececeğiz? Bir can bile söz konusu ise pazarlıktı, karşılığında şuydu, haya ederim öyle bir şeyin içinde olursam. Ne kendime ne evladıma ne arkadaşlarıma ne bu topluma hesabını veremem. Rutin güçlükler var. Türkiye'nin en büyük meselesinden bahsediyoruz. Sayın Öcalan'dan kiminle görüşmek ister meselesi iletildi. Pervin Hanım'la beni işaret etmişti."
Özel'i düzeltti: Özgür Bey süreç gibi algılamış onun vebali ve sorumluluğu benimdir
(Özgür Özel'in "1 yıl önce başladı" sözleri) Sayın Özel'e ben söylemiştim. Yeterince anlatamamışım sanırım. Bu arada sayın Özgür Özel'in yaklaşımı, duyarlığına, temkinli şerhlerine, gayretine teşekkür etmek boynumuzun borcu. Bu meselede kendisini gayet duyarlı, sorumlu yaklaşım içerisinde gördük her zaman. Ben bunun böyle adlandırılacağını bilmeden, bu bir süreçtir, her zaman kapı arkası diplomasisi yürür. Milletvekili olduğum günden beri partiden arkadaşlarımın beni davet etmesi, yeni bir süreç olmalı, partinin iki hafızası, bir arkadaşımız cezaevinde, biri yurtdışında. Sayın Baluken ve sayın Demirtaş'a selamlarımı göndereyim. Sağlığım elverişli değildi. Geldik görüştük. Bu süreç olarak adlandırılamaz. Süreç iki taraf iradi olarak bir şeyi açıklar, onun adına süreç denir. Bu ilişkiler 1 yıldır yürüyordu dedim, Özgür Bey süreç gibi algılamış onun vebali ve sorumluluğu benimdir."
"Öcalan, Bahçeli'ye şaşırdı"
"(Öcalan) İlk görüşmede fesih ya da başka bir şey anlatmadı. Bu işi gerçekten kendisinin niye bu ihtiyacı hissettiği. Bir dünya, bölge, ülke analizini tarihselliği ile birlikte günümüze getirip tartıştı bizimle. Bahçeli'nin konuşmasıyla ilgili 'Ciddi bir insandır, ne kast ediyor, bunu anlamaya çalıştım, sonunda çözdüm, sorumluluk sahibi, vicdan sahibi, ben de buna çok yüksek kıymet biçtim" dedi. "Yaklaşmakta olan, uluslararası ve bölgesel ölçekte bizi bekleyen akıbeti, faturasını, toplumsal maliyetini bizi ve çocukların ödeyebileceği ferasetini gördü ve buna yüksek değer biçtim" dedi. Bahçeli'nin konuşmasına şaşırdığını ifade etti.
Sayın Mesut Barzani de ilginçtir '3 gün düşündüm' dedi. AK Parti de muhtemelen düşündü.
"Ön şart yok"
"Hayır ve asla! Bu işin hiçbir şartı yok. Ön şart ya da sonrasında bir şart yok. Bunu bütün şerefimle söylüyorum. Ben de ömrünü bu işe vakfetmiş bir barış emekçisiyim. Bu uğurda toprağın altına giden insanlar, yıllarca zindanda kalan, aşını, işini sağlığını kaybedenler var. Memleketin hassasiyetinin hepsini aynı kantarda tartarsak. Kürtler de soruyor. Birlikte kuracağız bu barışı. Birbirimizin ufkuna bakacağız. Bunun başka yolu yok. Şerefim üzerine temin ediyorum ki, bu işin pazarlığı ya da şartı yok. Ben de bu lafı kolay kolay kullanmam. Yarın gök kubbe altında ayan olmayan hiçbir şey yok."
Çağrıdaki ek not
"Bu iş ağır sorumluluktur. Bu cümle bir şerh cümlesi değil. Bu olursa şöyle olur, olmazsa şöyle olmaz gibi bir şart cümlesi de değil. Üslup ve içerik olarak bunlardan ayrı bir yerde. Daha açık ve en bariz haliyle söyleyeyim; bu mektup belli tartışmaların, mutabakatların sonucunda son şekli verilmiştir. Türkiye'nin önündeki en az 100 yılı kuruyorsunuz. Her satırı dirhemle tartılmalı.
Bu uzun prosedür. Bütün açıklığıyla söylüyorum; sayın Öcalan bunu eklemem lazım dedi. 'Evet içerik olarak bir mani yok' dediler. Mektupta mutabık kalmışız. Devlet yetkilileri önerdi. 'Bir arkadaşımızdan isteyin, bu da sizin düşünceniz olarak orada derc edilsin'. Yani bu şerh, şart anlamına gelmiyor. Bunun tamamını okusaydık kimse bu paragraf üzerinden herhangi bir spekülasyon üretilecek miydi merak ediyorum. Hükümet de devlet de itiraz etmiyor o paragrafa." (Politika Servisi)
Evrensel'i Takip Et