4 Mart 2025 12:44
/
Güncelleme: 15:57

Hatimoğulları: Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi önemli, söz yetmez, icraat gerekir

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin kadın grup toplantısında konuştu. "Sayın Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi önemlidir ve barışın tesisi için söz yetmez, icraat gerekir" dedi.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, partisinin Meclis grup toplantısında  Öcalan'ın çağrısı hakkında konuşarak, "PKK’nin kongresini yapabileceği bir çatışmasızlık zemininin acil bir biçimde oluşturulması gerekiyor, sınır ötesi operasyonların durması gerekiyor" değerlendirmesinde bulundu. "Şimdi adım atma sırası ve sorumluluk iktidardadır, devlettedir" diyen Hatimoğulları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın süreci sahiplenmesinin önemli olduğunu dile getirerek, "Türkiye'nin demokrasisi için, barışın tesisi için söz yetmez, eylem ve icraat gerekir" dedi.

Toplantı, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla "kadın grup toplantısı" olarak düzenlendi. "Selam olsun dünya genelinde erkek egemen sisteme karşı mücadele eden kadınlara" diyen Hatimoğulları; Leyla Güven ve Figen Yüksekdağ ile cezaevinde tutulan diğer DEM Partili kadın tutuklulara ve Rojavalı kadınlara da selam gönderdi. Toplantıda kadınların mücadelesini anlatan bir video izletildi. Kadınlara Kürtçe, Türkçe ve Arapça "Hoş geldiniz" diyen Hatimoğulları'nın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

"İstanbul Sözleşmesi'ne derhal geri dönülmeli"

"Bu acılı topraklarda barışı yeşerteceğiz, kadınların özgürce yaşayabileceği bir ülkeyi ve coğrafyayı hep birlikte kuracağız. Bizler aileyi korumak ve güçlendirmek adı altında kadının emeğine, bedenine, sağlığına ve tüm yaşamına müdahale eden politikalardan derhal geri adım atılmasını istiyoruz. Gebeliği önleyici yöntemleri, kürtajı hatta sezaryenle doğumu dahi anormal gösteren politikaları asla kabul etmiyoruz. Kadın bedeninden ve sağlığından elini çek ey iktidar.Çekildikleri İstanbul Sözleşmesi'ne derhal geri dönülmelidir. 6284 sayılı kanunun her maddesi etkin bir biçimde hayata geçirilmelidir. Kadınlara dayatılan yoksulluk ve bütçelemede reva görülen sefalet anlayışından derhal vazgeçilmelidir.Kadınların aldığı nafakayı tartışmaya açmak yerine, ağır enflasyon ve yoksulluğun altında ezilen kadınların ekonomik güvenceye ve sosyal haklara kavuşmasının yol ve yöntemleri bulunmalıdır. Kadın mahpuslara yönelik uygulanan ağır insan hak ihlallerine son verilmelidir." 

"İrademize sahip çıkacağız"

"Kadınların yoksulluğuna ve birçok soruna el atmak isteyen belediyelerimize bu iktidar kayyım atadı. Sizler bizim seçilmişlerimizsiniz, onurumuzsunuz, halkın gururusunuz. Bu iktidar sizlere görevden el çektirse de sizler bizlerin belediye eş başkanlarısınız. Her şeyden önce kadınların iradesinin gasbı demektir kayyım. Biz kadınlar, kadın kazanımlarına en büyük saldırı biçimlerinden biri olarak bu kayyım rejimini görüyoruz. Nasıl ki yaşamlarımıza, emeğimize, bedenimize sahip çıkıyorsak irademize de seçme ve seçilme hakkımıza da bu kadar sahip çıkacağız. 8 Mart'ta 'Barışı örgürlüyoruz' şiarıyla alanlarda olacağız. O gün iş yerimizde, evlerimizde değil, alanlarda, meydanlarda olalım."

"Öcalan, 'Yeni dönemin şifresi demokratikleşme, öznesi kadınlardır' dedi"

"27 Şubat günü Sayın Öcalan ile anlamlı, tarihi, derinlikli bir görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmede Sayın Öcalan, kadınların güçlü direnişine olan inancını ifade etti. Şunu çok net ifade etti: 'Yeni dönemin temel şifresi demokratikleşme mücadelesidir. Bunun öznesi kadınlardır. Demokratikleşme, devrimci olmanın, sosyalist olmanın ilk şartı kadın meselesine özgürlükçü yaklaşmaktır. Tarihin en derin sömürüsüne maruz bırakılan kadınlarla eşitlik, özgürlük ve demokrasi mücadelemizi taçlandıracağız' dedi."

"Öcalan'ın çağrısının bir muhattabı da TBMM'dir"

"Sayın Abdullah Öcalan, 'Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı' ile, Türkiye’de ve Ortadoğu’da barış ve demokrasinin kapılarını ardına kadar araladı. Bu çağrı, asrın barışı ve çözümün en güçlü zemini sağlamıştır. Artık korkuların, kaygıların ve sendromların değil, demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlük taleplerinin yaşamlarımızı belirleyeceği bir döneme girmeye yakınız. Sayın Öcalan çağrısıyla bir asrı cesaretle kapatmıştır. Yeni dönemin kapılarını aralayan 'Barış ve demokrasi manifestosu'nu kamuoyu ile paylaşmıştır. Bu manifestonun muhatabı sadece kendi örgütü olan PKK değildir. Aynı zamanda devlettir, iktidardır, toplumun kendisidir, muhalefetin tamamıdır ve TBMM'dir, parlamentodur. Parlamento, hızla demokratik siyaset ve hukuk alanını genişletmeli, barış ve demokrasiyi büyüterek darbe mekaniğinin tarihe karışmasında kurucu bir rol üstlenmelidir. Türkiye’nin önümüzdeki süreçte temel mücadele dinamiği demokrasidir, adalettir, özgürlüktür. Emin olun ki iktidar, muhalefet ve toplum asrın çağrısının gereklilikleri yerine getirdiği an, bu ülkede sadece Kürt halkı değil, bütün Türkiye halkları ve inançları hep birlikte kazanacak."

"Sınır ötesi operasyonların durması gerekiyor"

"Sayın Öcalan’ın yaptığı çağrısına dünyadan devasa bir destek oldu. PKK de yaptığı açıklamada Sayın Öcalan’ın çağrısına uyacağını kamuoyuna deklare etti. PKK’nin Sayın Öcalan’ın çağrısına harfiyen uyacağını açıklaması ve tüm güçlerine ateşkes çağrısı yapması, bizlerin barış umudunu büyütmüştür. Bu umudu kalıcı hale getirmek için PKK’nin kongresini yapabileceği bir çatışmasızlık zemininin acil bir biçimde oluşturulması gerekiyor, sınır ötesi operasyonların durması gerekiyor."

"Adım atma sırası ve sorumluluk iktidardadır, devlettedir"

"Şimdi adım atma sırası ve sorumluluk iktidardadır, devlettedir… Her bir destek çağrısı, bu ülkede yüz yıldır yanan ateşe su dökmektir; ülkenin demokratikleşmesine eşsiz katkılar sunmak demektir. Ne mutlu demokratik çözümden yana olanlara."

"Sürecin ciddiyetinden uzak bir dil kullanmanın kimseye faydası yok"

"Barış iklimini daha da büyütmek yerine sürecin ciddiyetinden uzak bir dil kullanmanın kimseye faydası yok. Benzer şekilde, genel anlamda medyadaki dilin de barış ve demokratik çözüme katkı veren bir dil olması çok önemlidir. Çünkü barışı önce dilde inşa etmeliyiz. Bu konuda medyaya büyük bir görev düşüyor."

"Söz yetmez, icraat gerekir"

"Sayın Erdoğan’ın süreci sahiplenmesi önemlidir ve Türkiye'nin demokrasisi için, barışın tesisi için söz yetmez, eylem ve icraat gerekir. Çatısı barış umudu ve demokrasi olan bu sürecin, zemini demokratik siyaset ve hukuk olmalıdır. Sayın Öcalan, barış ve demokratik toplum çağrısıyla, demokratik cumhuriyetin inşası için güçlü bir başlangıç yapmıştır. Bu başlangıcı büyütmek, geliştirmek, demokrasi ve barışla taçlandırmak bizlerin elindedir."

"Atılması gereken adımlar…"

"Öcalan’ın özgür yaşam ve çalışma koşulları hızla oluşturulmazsa kendisi de bu katkıyı vermekte zorlanır. Özgür yaşam ve çalışma koşulları hızla oluşturulmalıdır.

Bu sürecin yasal ve hukuki adımları atılmalıdır. Kürt sorunun çatışma ve şiddetten arınabilmesi için Sayın Öcalan’ın 'demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması' vurgusunun gereği yapılmalıdır.

Demokratikleşme, barış, bir siyasi pazarlık konusu olamayacak kadar değerli ve önemlidir, siyasetler üstüdür. Güncel politik gelişmelerin üstündedir. Tüm kamuoyu bunu böyle bilmelidir. En temel haklar pazarlık konusu yapılamaz, yapılmamalıdır. Bu süreç bir yenme-yenilme süreci değildir.

Kürt halkının varlığı, anadilde eğitim, Aleviler başta olmak üzere kimlik ve halkların haklarının sağlanması, yerel demokrasinin esas alınması acil demokratik çözüm görevi olarak önümüzde durmaktadır. Bunlarla ilgili atılacak adımlar herkesi rahatlatacaktır.

Sayın Öcalan’ın görüşmede bizlere dediği gibi 'Demokrasi insanların ağzını özgürce açma sanatıdır.' Artık Türkiye’nin konuşma zamanı. Artık toplumun özgürce kendini ifade etme zamanıdır. Yüz yıllık kapatılan ifade kanalları açılınca demokrasinin zemini güçlenir. Demokratikleşme bu ülkenin geleceğinin sigortasıdır."

"Barış ağacına bir damla su verme zamanı"

"Sevgili Selahattin Demirtaş'ın dediği gibi; 'Barış ağacına bir damla su verme zamanı'...  Barış anneleri diyor ki, 'Savaş değil, barış istiyoruz, artık bahar gelsin'. Asker annelerine de sesleniyoruz; acımız arasında bir fark yok, onlar da barış istediklerini her yerde haykırsınlar. Tabutları kucaklamayalım bundan sonra, çocuklarımızı ve birbirimizi kucaklayalım. Artık anaların sevinç gözyaşlarıyla, gençlerin mücadelesiyle, halkların ve inançların ortak iradesiyle ufukta demokrasi ve barış var."  (Politika Servisi)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Çayırhan’da çakal sofrası

Çayırhan’da çakal sofrası

AKP iktidarının özelleştirmek istediği Çayırhan Termik Santrali ve maden işletmesinin ‘adrese teslim’ ihalesi bugün gerçekleştirilecek. İşçiler ve kamuoyu özelleştirmeye karşı çıkarken, adrese teslim ihaleye sicili kabarık patronların katılması bekleniyor. Çayırhan’ı yutacak sofrada IC İçtaş, Cengiz, Kolin, Limak, Alagöz, Ciner, Yıldızlar SSS var. Ödenmeyen işçi ücretleri madenin satış fiyatından fazla!

317.36 milyon TL: Yunus Emre Termik Enerji Santralinin son 3 ayda ürettiği elektriğin değeri

204.9 milyon TL: Aynı dönemde 1000 işçinin ortalama ücretlerden patrona 'maliyeti'

0 TL: Şirket 2021, 2022 ve 2023 yıllarında hiç vergi ödemedi

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
2 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et