5 Mart 2025 14:38
/
Güncelleme: 14:53

İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu: Gemi söküm faaliyetlerine karşı mücadelemiz devam edecek

İzmir- İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu, Aliağa’daki gemi söküme tepki göstermek için TMMOB Mimarlar Odası İzmir Şubesi’nde basın açıklaması gerçekleştirdi. “Aliağa’da ÇED’siz, lisanssız, denetimsiz gemi sökümüne karşı mücadelemiz devam ediyor” sloganıyla yapılan açıklamada basın metnini TMMOB İzmir İKK Sekreteri Aykut Akdemir okudu. Akdemir, İzmir Aliağa’da gerçekleştirilen gemi sökümünün çevre ve halk sağlığını tehdit ettiğini belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Aliağa Gemi Söküm Bölgesi alanının Aliağa Belediyesine devredildiğine dair haberler paylaşıldığını söyleyen Akdemir, “Devir işlemlerinin hangi koşullarda gerçekleştiği, Aliağa Belediyesi tarafından alanla ilgili ne planlandığına dair henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Bu sürecin takipçisi olduğumuzu; mülk sahibi değişse de gemi söküm faaliyetini yürüten işletmelerin ve denetleyici kurumların yükümlülüklerinin devam ettiğini belirtmek isteriz” dedi.

“Denetimler arttırılmalıdır”

Gemi söküm sektöründe sorunların çözümü için tek başına ÇED prosedürünün işletilmesi yeterli olmadığını belirten Akdemir, “Gemi söküm tesislerinin çevre ve işçi sağlığı açısından en az riskle faaliyet göstermesi için kuru havuz yöntemi zorunlu tutulmalıdır. Gerekli çevresel önlemler alınmalıdır. Bu kapsamda öncelikli olarak bölgenin ihtiyaçları belirlenmeli, bu doğrultuda bir ÇED süreci planlanmalı ve ÇED muafiyetlerinin halihazırda mevcut koşullar dikkate alınarak iptali gerekmektedir. ÇED süreci ‘yasal prosedürün kağıt üzerinde tamamlanması’ şeklinde gerçekleşmemeli, bu süreçte çalışma yöntemi, alınması gereken önlemler, kontrol ve denetim mekanizmaları sorgulanmalıdır. Gemi geri dönüşüm tesisleri Çevre İzin Ve Lisans Yönetmeliğine göre çevreye kirletici etkisi olan işletmeler olarak tanımlanmasına rağmen, gemi geri dönüşümü ile ilgili özel mevzuat düzenlemesi yapılmadığı için lisanstan muaf, denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışmaya devam etmektedir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından; Gemi Geri Dönüşümü ile ilgili usul ve esaslar, tesislerin özellikleri, işletme koşulları, çevre kirliliği kapsamında alınması gereken önlemler, denetimi ile ilgili hususları içerecek şekilde uluslararası düzenlemelere uyumlu olarak yayınlanmalıdır” ifadelerini kullandı.

Akdemir, söküm için getirilen tüm gemilerin fiziki koşullarının sunulan belgelerle uyumlu olup olmadığı, söküm işlemleri sırasında gerekli önlemlerin alınıp alınmadığının denetlenmesi ve işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili İLO tarafından hazırlanan rehber dokümanlar ışığında ve yasal mevzuat kapsamında gerekli önlemlerin alınması gerektiğini ekledi.

“Gemi söküm faaliyetleri halk sağlığını etkiliyor”

Aliağa, çevresel yük ve kirlilik taşıma kapasitesinin aşılmış olduğunu bilimsel ve kurumsal raporlarla defalarca ortaya konmuş olduğunu vurgulayan Akdemir,  “Çevresel  yük ve kirlilik taşıma kapasitesi  aşılmış olan Aliağa’da gemi geri dönüşüm  tesislerinde kapasite artırımına gidilmesi kabul edilemez.  Çevresel etki değerlendirmesi yapılmadan, çevre izin lisansı olmadan denetimsiz ve kontrolsüz olarak çalışan gemi söküm tesisleri faaliyetten men edilmelidir” diye konuştu. Çevre ve halk sağlığını tehdit eden gemi söküm faaliyetlerine ve yarattığı kirliliğe karşı mücadelelerine devam edeceklerini ifade eden Akdemir son olarak “Aliağa bölgesindeki gemi söküm çalışmaları başta olmak üzere, kentte  insan ve çevre sağlığını tehdit eden tüm çalışmaların bilime, hukuka, kamu ve çevre sağlığına uygun hale getirilmesi nihai hedefi ile kararlılığımızı bir kez daha kamuoyu ile paylaşıyoruz” dedi.

“İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne çok büyük sorumluluk düşüyor”

İzmir Gemi Söküm Koordinasyon Grubu açıklaması Arif Ali Cangı

Fotoğraf:Bahar Emreoğlu/Evrensel

Açıklamanın ardından hukuki sürecin takipçisi olan Avukat Arif Ali Cangı söz aldı. Cangı, “Aliağa deyince kirlilik, kirlilik deyince gemi söküm tesisi akla geliyor. Şimdiye kadar ÇED’ten muaf tutulmaları üzerine açıklamada da dile getirildiği gibi dava açtık. Açılan dava, İzmir 2. İdare Dairesi Mahkemesinde görülüyor. Yürütmeyi durdurma kararı çıkacak. Bundan sonraki süreç için belirleyici bir karar olacak. Kapasitesi zaten defalarca artırıldı. Muaf tutulması nedeni 7 şubat 1993 tarihinden önceye dayanıyor. Tesislerin bu tarihten önce faaliyete başlaması nedeniyle hala aynı kapasitede mi çalışıyor? Kim bunu söyleyebilir? Ancak ÇED’ten muaf tutuluyor. Şimdiye kadar yapılan başvuru yanlışı örtmeye yönelik bir çaba olarak nitelenebilir. Aykırı davranıldığı gerçeğini ortadan kaldırmaz. Gemi Söküm Tesislerini aklayamaz. Kapalı havuz sistemini tartışmaya başlıyoruz. Yapılacaksa tüm taraflarında katılımı ile  ÇED’in nasıl önüne geçileceği, nasıl hazırlanacağı konusunda tartışılması gerekiyor. Tarafların tartışmaya katılması yaşamsal öneme sahip" dedi.

Ruhsat verme yetkisinin İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde olduğunun altını çizen Cangı. "Gemi söküm tesislerinin ruhsatı, iş yeri açma çalıştırma ruhsatını veren İzmir Büyükşehir Belediyesine çok büyük sorumluluk düşüyor. Hakkında pek çok şikayet alan bu tesislerin  ruhsatı büyükşehir tarafından derhal denetlenmelidir ve faaliyetten men edilmelidir” ifadelerini kullandı. (Evrensel)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Peşkeşe ‘dur’ de!

Peşkeşe ‘dur’ de!

Çayırhan Termik Santralinin özelleştirilmesi için alınan ve genelde mal değerinin yüzde 10 düzeyinde belirlenen geçici teminat bedeli 250 milyon TL oldu. Bu bedel madenin sadece 3.5 günlük kazancına denk geliyor. Satışa karşı direnişi sürdüren madenciler, ‘Yağmayı durduralım’ çağrısı yaptı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et