7 Mart 2025 00:14

Taleplerimiz rektörün ağzına mı bakıyor?

Ilgın ve Elif

ODTÜ

Geçtiğimiz 3 yılda nitelikli beslenme, barınma ve ulaşım gibi temel haklarımız için defalarca imza kampanyası düzenlenmiş, bu taleplerimizi kitlesel eylemlerle beraber rektörlüğe iletilmiştik. Temel haklarımız için bir araya geldiğimiz bu dönemlerde, 7 gün 3 öğün yemekhane talebimiz tartışma konusu olmuş, birçok sıra arkadaşımız tarafından gerçekçi bulunmamıştı. Oysa o dönem de tıpkı şimdi olduğu gibi talebimizin karşılanabilmesinin olanakları mevcuttu. Yıl sonunda açıklanan verilere bakıldığında, bütçede harcanmayan on milyonların olduğu ve bunlarla öğrencilerin taleplerinin rahatça karşılanabileceği görülüyordu. O dönem ODTÜ rektörü Verşan Kök buna rağmen talebimizi gerçekleştirmiyor üstüne bir de bunu söyleyen, talep eden onlarca sıra arkadaşımızı soruşturmalarla karşı karşıya bırakıyordu. Bugün ise öğünlere kahvaltının da eklenmesiyle karşımıza farklı bir tablo çıkıyor. 3 yıldır gerçekçi bulunmayan bu talep, yeni rektörün yemekhaneye dair düzenlemeleriyle beraber bugün artık gerçekçiliği sorgulanmayan bir talebe dönüşüyor.

Peki gerçekliği rektörlük mü belirliyor?

Bu talep bizim mücadelemiz olmadan gerçek olabilir miydi? Ya da 2021 yılında Devrim’de mezuniyetin yasaklanmasının ardından 2 yıl boyunca kendi alternatif mezuniyetimizi örmemiş olsaydık bugün Devrim’de mezuniyetin yapılabiliyor olması hayatımızın bir gerçeği olur muydu? Ya da şenliğin yasaklanmasının ardından bölüm bölüm forumlar alıp kermesler düzenleyerek kendi şenliğimizi kendimiz yapmış olmasaydık bu sene şenlik hazırlıklarına bu kadar rahat şartlar altında başlanabilir miydi?

Tüm bu örnekler, bize gerçeği belirleyenin rektör veya iktidar değil, tam tersine bizim mücadelemiz olduğunu gösteriyor. Bugün uygun koşullarda bir hayatı yaşamamızın önünde birçok engel duruyor ve kapitalist sistem bize bu engelleri birer zorunluluk gibi dayatıyor. Yaşadığımız hayatı kendimiz yönetmiyoruz. Bu sistemde kendi hayatımız için söz sahibi olacağımız alan, 5 yılda bir gerçekleşen seçimlere indirgeniyor. Sonrasında ise bizim yerimize atanmış bakanlar ve rektörler karar alıyor. Bu biçimiyle sanki gerçekliğimizi belirleyecek olan kampüsümüzde rektör, yaşadığımız yerde belediye başkanları ve ülke geneli alınacak her kararda iktidar gibi gözüküyor. Oysa niteliksiz ve yetersiz öğünlerin karşısında 7 gün 3 öğün yemek hakkımız, yasakların karşısında mezuniyetimiz ve şenliğimiz de ekonomik kriz karşısında daha iyi bir ücret de yönetenlerin bize biçtiği yaşamın karşısında kendi istediğimiz yaşamı gerçek kılabileceğimizi gösteriyor.

Nitelikli ve ücretsiz bir yemekhane, hijyenik yeni yurtlar, kendi sözümüzü söyleyebileceğimiz öğrenci temsilcilikleri gibi taleplerimiz güncelliğini koruyor. Nasıl ki geçtiğimiz yıllarda şenlik ve mezuniyet yasakları karşısında bir araya gelerek bugünün gerçekliğini biz belirlediysek, yarının gerçekliğinin ne olacağını belirlemek için de mücadele etmek zorundayız. Çünkü bizim bir araya gelip kendi isteklerimize, hak ve özgürlüklerimize sahip çıkmadığımız her an, sistem onu elimizden almak için çabalamaya devam ediyor.

Eşit ve özgür bir yaşam mücadelemizle mümkün!

Eğer kendi gerçeğimizi belirleyebilmek için mücadele edersek, dün gerçekçi gözükmeyen 7 gün 3 öğün yemekhane talebini de çok daha fazlasını da gerçeğe dönüştürebiliriz. Henüz gerçekleşmemiş taleplerimiz için, hayallerimizdeki eşit ve özgür bir yaşamı gerçeğe dönüştürmek için, neyin gerçek olacağını kendimiz belirleyebilmek için bir araya gelmeli ve bulunduğumuz her alandan mücadelenin sesini yükseltmeliyiz.

Evrensel'i Takip Et