7 Mart 2025 07:56

Meydandan izlenimler: Öcalan’ın çağrısı nasıl karşılandı?

Toplanmanın ilk saatlerinde halk arasında ciddi bir heyecan ve umut vardı. Coşku ile halaylar çekiliyordu. Ancak açıklamada halkın hiçbir talebi yoktu.

Meydandan izlenimler: Öcalan’ın çağrısı nasıl karşılandı?

Fotoğraf: DEM Parti

Zeynep RONYA

Van

Geçtiğimiz ekim ayında MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında Abdullah Öcalan’ın “tecrit” koşulları içerisinde olduğu kabul eden ve silah bırakma şartıyla “umut hakkı”nın değerlendirilebileceğini ifade eden bir açıklamada bulunmuştu. Bu açıklamalar iktidarın sözde “çözüm süreci” için yeni bir yol arayışında olduğunun kanıtıydı. Yine bu söylemler Kürt halkı için yeni bir umut da yaratmıştı. Fakat hemen ardından gelen kayyum atamalarıyla halk iradesinin ve seçme, seçilme hakkının gasp edilmesi ve Rojava'ya yönelik saldırıların devam etmesi devam etmesi sürecin iç çelişkilerini gösterdi. Aslında “çözüm” denilerek Kürt halkı için bir beklenti siyaseti yürütmek istendiği açıktı.

Bu olayların ardından DEM Parti heyeti ile Abdullah Öcalan arasında görüşmeler yapılmaya başlandı. En son görüşmenin ardından Öcalan yazılı bir açıklama yaptı.

Coşkulu kalabalık hızlıca dağıldı

Açıklamadan önce Van halkı kent meydanında toplanmaya başladı. Birkaç gün öncesinde kayyum darbesi ile vurulduğundan hâlihazırda iktidarın kolluk kuvvetleri ile dolup taşan şehir, diğer şehirlerden nakledilen binlerce polisle birlikte dev bir polis yığınağı gibiydi. Yakın geçmişte yüzlerce işkence ve gözaltı yaşanmışken bir sabah aniden kolluk kuvvetleri “güler yüz” ile karşılıyordu halkı. Toplanmanın ilk saatlerinde halk arasında ciddi bir heyecan ve umut vardı. Coşku ile halaylar çekiliyordu. Bir Newroz havası vardı.

Genel kanı, bir “çözüm süreci” içerisinde olunduğu, Kürt halkının taleplerinin karşılanacağı ve PKK’nin silah bırakacağına dair bir açıklama yapılacağıydı. Üstelik bu beklenti, Abdullah Öcalan’ın çağrıyı kendi sesi ve videosuyla yapacağını da içeriyordu. Açıklama yalnızca bir fotoğraf ile başladı. Abdullah Öcalan 12 yıl sonra ilk kez bir fotoğraf karesi ile görüldü. Görüntüler sevinçle, sloganlar eşliğinde karşılandı. Fotoğrafın yayımlanmasının ardından Kürtçe gerçekleştirilen açıklama ile başlar öne eğildi ve gözler dolmaya başladı. Yapılan açıklama PKK’nin kendini feshi ve tüm grupların silah bırakması çağrısı ile sınırlıydı. Kürt halkının yaygın talepleri; eşit yurttaşlık temelinde demokratik ve hukukî adımlar, siyasi tutsakların durumu, sınır ötesi operasyonlar, uygulanmayan AYM ve AİHM kararları, kayyum uygulamaları, Kürt dilinin hukukî statüsü, ana dilde eğitim… Açıklamada hiçbirinden bahsedilmedi. Açıklamanın ardından meydan hızlıca terk edildi.

Silah bırakma çağrısında bile Kürtçe’ye sansür

Sürece destek veren ve iktidara yakınlığı ile bilinen isimler “Kürt sorunu bitti” vb. ifadelerde bulundular. Daha önce faşizan/milliyetçi cephelerden gelen “bizim sorunumuz Kürtler veya Kürtçe ile değil, bizim sorunumuz PKK ile” gibi söylemlerin gerçek olmadığını ispat eden bir diğer delil de destekledikleri sürecin sonunda yapılan çağrının Kürtçe yapılmasına üretilen nefret söylemlerinde görülüyor. Hatta kimi kanallarda Kürtçe açıklamaya yer vermemek adına yayın veya ses kesildi.

Van halkında büyük bir hayal kırıklığı vardı. İktidar eliyle oldubittiye getirilen “yeni süreç” barış hariç hiçbir talep ve beklentiyi karşılamadı. Kürt halkının dil ve kimliğinin tanınması üzerine onlarca yıldır süregelen mücadelesi tek bir mektupla, iktidar eliyle yok sayılmaya çalışıldı. PKK silah bıraktı, peki ya sınır ötesi operasyonlar devam edecek mi? Rojava’da savaş suçu iddialarına kaynak gösterilen hastaneler, okullar vb. insani altyapıdaki yıkım sonlanmış değil. Onlarca sivil ve çocuk öldürüldü. Rojava’da bulunan Kürt gazeteciler hedef alınarak katledildi. Bu insanlık suçları devam ederken Kürt halkına hiçbir cevap verilmeden, talepler karşılanmadan kalıcı bir barışın inşası mümkün değildir.

Kürt sorunu, terör değil tanınma sorunudur

Yarım asırdır kimliğini kaybetmiş, çocuklarını bir gece ansızın faili meçhul cinayetlere kurban vermiş anne ve babaların umudu her şeye rağmen devam edecektir. Yeni süreç Kürt halkı için bir son değil yeni bir başlangıçtır. Dilimiz, kimliğimiz ve eşit yurttaşlık taleplerimiz sürüyor. İktidar eli ile görmezden gelinen taleplerimiz her alanda daha güçlü bir şekilde ortaya koyulmalıdır. Kayyum politikası sonlanmalı, hukuksuz gözaltılar ve siyasi operasyonlar sonlanmalı, Kürt dili, kimliği ve varlığını anayasal güvenceye alınmalıdır. Kürt halkı kendi kaderini tayin etme hakkına sahip olmalı ve bu hakkı da anayasa ile güvenceye alınmalıdır. Taleplerimiz son bulmadığı gibi mücadelemiz de bitmedi!

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Ekonomide sıkışan Erdoğan yönetimi; ABD Trump yönetimi ile Ukrayna konusundaki çelişkiyi fırsata çevirmek için Avrupa Birliği ile pazarlıkta. Hedefte Erdoğan iktidarının arkasındaki sermaye güçlerinin, yerli ve yabancı tekellerin iştahını kabartan AB’nin 800 milyar avroluk silahlanma pastası var. “Antiemperyalizm” diye pazarlanan bu adımlar emperyalistlere bağımlılığı daha da artıracak, fatura emekçilere çıkacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et