Avrupa'nın Gündemi: Sınırsız silahlanma dönemi
Avrupa Gündemi’nde bu hafta Avrupa Birliği ülkelerinin art arda yaptığı Ukrayna zirveleriyle de teyit edilen, daha fazla silahlanma kararları var.

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron da hafta içi yaptığı ulusa seslenişte savaşa hazırlık çağrısı yaptı. Fransa İşçileri Komünist Partisi (PCOF) yayımladığı açıklamada, “Her zamankinden daha güçlü bir şekilde kemer sıkma ve savaş politikalarına karşı direnişi büyütmeye, işçiler, emekçiler, gençler ve militarizasyona, emperyalist askeri ittifaklara karşı mücadele eden halklarla dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz” dedi.
Almanya’da seçim sonrası koalisyon görüşmelerine başlayan Hristiyan Birlik partileri CDU/CSU ve sosyal demokrat SPD sınırsız silahlanmanın yolunu açıyor. AB de yeni bir programla askeri teçhizat alımı için 800 milyar avroluk kaynak ayırıyor ve Ukrayna’yı ABD’nin askeri teçhizatından bağımsız hale getirmek istiyor. Almanya’nın ve AB’nin gündemi silahlanma, askeri bir süper güç haline gelme.
İngiltere gündemine de İşçi Partisi hükümetinin savaş bütçesi planı ve Trump ile ilişkisi damga vurdu. Guardian gazetesinden Owen Jones “Avrupa’nın güvenlik endişelerine cevap, para savurmak değildir. Abartıları bir kenara bırakalım ve gerçekte neye ihtiyaç duyulduğuna karar verelim” diye yazdı.
Sınır tanımayan silahlanma
German Foreign Policy
CDU/CSU ve SPD, Alman ordusunun mali olarak sınırsız bir silahlanma sürecine girmesinin önünü açıyor. Almanya’nın gelecekteki hükümet partilerinin salı günü kararlaştırdığı üzere, 500 milyar avroluk borç programı yalnızca Almanya’nın doğusundaki askeri açıdan önemli ulaşım yolları gibi harap olmuş altyapıların onarımını sağlamakla kalmayacak. Ekonomik çıktının yüzde 1’ini aşan askeri harcamalar da borç freninden muaf tutulacak. Bu, ordu için her miktarda harcama yapılabileceği anlamına geliyor.
Bu adım, AB’nin yeni silahlanma programının oluşturulmasıyla aynı zamana denk geliyor. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, AB’de askeri teçhizat alımı için 800 milyar avroya kadar kaynak sağlayacağını söylüyor. Yeniden silahlanmayla ilgili bir belgede, Berlin’in “SPARTA” adı verilen ve “Avrupa genelinde yeni teknolojilere ve egemen Avrupa içi tedariklere odaklanarak büyük silahlanma programlarının derhal başlatılmasını” amaçlayan bir projeyi başlatması gerektiği belirtiliyor. Bütün bunlar, Başkan Trump yönetimindeki ABD’nin çatışmacı politikalarıyla daha da hızlanıyor.
Trump yönetimi pazartesi günü Ukrayna’ya yönelik tüm askeri desteği derhal durduracağını duyurdu. Washington’da yapılan açıklamada, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Rusya ile barış yapmaya hazır olması durumunda bunun değişeceği belirtildi. Karar, yakın gelecekte yapılması planlanan ancak iptal edilen, değeri 1 milyar doları aşan silah ve mühimmat teslimatlarını etkiliyor...
ABD öncülüğündeki hızlı ateşkesi ve barış görüşmelerini desteklemek istemeyen AB ülkeleri şimdi çifte baskı altında. Son günlerde Ukrayna’nın son kalan destekçileri olarak konumlanıyorlar. ABD’nin Kiev’e yaptığı yardım artık mevcut olmadığına göre, mümkün olduğunca yerine yenisinin konulması gerekiyor. Bu, Avrupa devletlerinden hem mali hem de askeri sanayi açısından büyük çabalar gerektiriyor. Ayrıca, önemli askeri yetenekler için NATO’ya veya hatta doğrudan ABD’ye bağımlılar. Eğer bu bağımlılığı kırmak ve uzun vadede kendileri askeri bir dünya gücü haline gelmek istiyorlarsa, eşi benzeri görülmemiş bir yeniden silahlanma başlatmalılar. Bunların bazı alanlarda ABD kapasitelerinin yerini alıp alamayacağı şu anda uydu sistemleri üzerinde test ediliyor. Ukrayna Silahlı Kuvvetleri, savaşta şu anda teknoloji devi ve Trump’ın ortağı Elon Musk’a ait olan ABD’li SpaceX şirketinin Starlink uydularına bağımlı durumda. Fransız şirketi Eutelsat, Musk’ın bazılarının şüphelendiği gibi bunları ABD ambargosuna dahil etmesi durumunda Starlink uydularının işlevlerini ne ölçüde taklit edebileceğini araştırıyor. Eutelsat AB ile yakın iş birliği yapıyor.
AB ayrıca kendi devasa silahlanma programını hazırlıyor; bu programın temel özellikleri Brüksel’de Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen tarafından sunuldu. Programın adı olan “Avrupa’yı yeniden silahlandır”, Avrupa devletlerinin silahlanmadığı veya yetersiz silahlandığı yanıltıcı bir imada bulunuyor. Aslında AB ülkeleri ve İngiltere silahlı kuvvetlerine büyük ve giderek artan miktarlarda harcamalar yapıyor. 2014-2024 yılları arasında AB üye ülkelerinin askeri harcamaları toplam 147 milyar avrodan 326 milyar avroya çıkarak iki katından fazla arttı. Daha önceki planlamalara göre 2027 yılına kadar 100 milyar avronun üzerinde bir artış daha bekleniyordu. Ukrayna savaşında AB ile yakın iş birliği yapan İngiltere, cari mali yılda silahlı kuvvetlerine yaklaşık 69 milyar avroluk harcama yapıyor ve askeri bütçesini hızla artırmayı planlıyor. AB, yeniden silahlanma kapsamında üye ülkelerin askeri teçhizat tedarikine destek olmak amacıyla 150 milyar avroluk kredi sağlamayı planlıyor. Ayrıca, ulusal askeri harcamalar AB borç kurallarından muaf tutulacak. Von der Leyen’e göre bu, ulusal düzeyde yeniden silahlanma için 650 milyar avro daha harekete geçirilmesini sağlayacak ve toplamda 800 milyar avroya kadar çıkacak.
AB planlarına ek olarak, salı günü, muhtemelen gelecek federal hükümeti kurması beklenen CDU/CSU ve SPD partileri, Alman ordusunun yeniden silahlanmasına ilişkin kısıtlamaların tamamen kaldırılması konusunda anlaştılar. Buna göre, her türlü altyapı projesinin finanse edilebileceği 500 milyar avroluk hacimli yeni bir borçlanma programı devreye girecek. Bir yandan da genel olarak ekonomiyi canlandırmak amaçlanıyor... Her şeyden önce, gelecekte ekonomik çıktının yüzde birini aşan tüm askeri harcamalar borç freninden muaf tutulacak...
Başlangıçta 400 milyar avroluk borçlanma programını meşrulaştırmak için yazılan bir arka plan belgesi, fonların ne için kullanılabileceğini gösteriyor. İmzalar, Kiel Dünya Ekonomisi Enstitüsü (IfW) Başkanı Moritz Schularick, Eski Airbus CEO’su ve şu anki Alman Dış İlişkiler Konseyi (DGAP) Başkanı Thomas Enders, Eski Telekom CEO’su ve şu anki Airbus Denetleme Kurulu Başkanı René Obermann ve girişim sermayedarı Jeanette zu Fürstenberg tarafından atıldı. Belgede “modern savaş meydanında” “asimetrik üstünlük” kurmanın önemi vurgulanıyor. Örneğin, NATO’nun doğu kanadı üzerinde “geniş kapsamlı bir drone duvarı” oluşturulması gerekiyor ki bu da on binlerce savaş dronu gerektirecek. Baltık ülkelerinde su altı gözetiminin de iyileştirilmesi gerekiyor.
Almanya, “Avrupa genelinde yeni teknolojilere ve Avrupa içi tedariklere odaklanarak büyük silahlanma programlarının derhal başlatılmasını” teşvik etmek için bir “SPARTA” projesi (stratejik projeksiyon ve ileri dayanıklılık teknolojisi ittifakı) başlatacak. Belgenin imzacıları, F-35 savaş uçağı gibi ABD askeri teçhizatının daha fazla satın alınmasına karşı çıkıyorlar çünkü bunun “Devam eden bir bağımlılık” anlamına geleceğini söylüyorlar.
Çeviren: Semra Çelik
Keir Starmer, silah satın alabilmemiz ve kendimizi savunabilmemiz için büyük ve zarar verici kesintilerin hayati önem taşıdığını iddia ediyorsunuz, bunu kanıtlayın
Owen Jones
The Guardian
...Avrupalı elitler, Donald Trump’ın ABD hegemonyasından uzaklaşmak için gaza basmasının ardından paniğe kapılmış durumdalar ki bu zaten uzun süredir devam eden bir eğilim. Bu arada (İngiltere) İşçi Partisinin önde gelen isimleri...Ukrayna’nın acısını hükümetin felaket anketlerini dönüştürmek için kullanabileceğini, kirli bir siyasi fırsatçılıktan söz ettiklerini açıkça dile getiriyorlar. Britanya’nın mevcut gidişatı Rus işgalinden çok daha vahim bir tehdidi gündeme getirebilir: İç toplumsal kargaşa ve demokrasinin kendisini tehdit eden yükselen bir radikal sağ.
Britanya ve Avrupalı komşularının askeri bütçelerini gayrisafi yurt içi hasılanın keyfi yüzdelerine yükseltmeleri soru işaretlerine yol açmalıdır. Savunma harcamalarına ilişkin duyurularda bu paranın gerçekte neye harcanacağına dair ayrıntılı açıklamalara nadiren yer veriliyor. Daha iyi bir yaklaşım, gerçekte neye ihtiyaç duyulduğunu ve hangi somut tehditlerle ilişkili olduğunu ortaya koymak olurdu. Halihazırda İngiltere savunma bütçesinin önemli bir kısmı ABD’ye bağımlı olan -ve başarısız testlere bakılırsa zaten güvenilmez olan- Trident nükleer füzelerine harcanıyor.
Eski Genelkurmay Başkanı David Richards’ın “Satın alınamaz, savunmasız metal kutular” olarak tanımladığı uçak gemilerine milyarlar harcandı; bu gemiler, silahlı insansız hava araçları ve gemisavar füzeler karşısında demode olmalarının yanı sıra arızalarla da boğuşmaktadır. Askerlerde mide bulantısı, eklemlerde şişme ve kulak çınlaması yaratacak kadar şiddetli sallanma gibi birçok sorunla karşılaştıktan sonra sekiz yıl geç teslim edilen Ajax zırhlı araçlarına 5.5 milyar sterlin daha harcandı.
Bu tür muazzam israflardan kaçınmak için savunma harcamaları titizlikle incelenmeli ve gerçek tehditlerle orantılı olmalıdır. Rus otokrasisinin Ukrayna için kalıcı bir tehdit oluşturduğu tartışmasızdır ve suç teşkil eden bir istilaya karşı savunma savaşını silahlandırmak haklıydı. Daha uzun vadede, ayrılıkçı Transdinyester Cumhuriyeti ile Moldova ve Baltık ülkeleri risk altında olabilir, ancak bu bile tartışmalıdır.
Rusya’nın bunun ötesinde gerçekçi bir konvansiyonel askeri tehdit oluşturduğu düşüncesi-İngiltere’ye ya da başka bir ülkeye- hayal ürünüdür. Üç yıl süren işgal ve 11 yıl süren çatışmaların ardından Rus ordusu, savaş öncesi nüfusunun onda birinin yaşadığı Ukrayna’nın toprak kütlesinin beşte birini ele geçirmeyi başardı. Bu, 2010 gibi kısa bir süre önce Rusya yanlısı bir başkan seçen bir ülkede gerçekleşti.
Bunun Rusya’ya maliyeti çok büyük oldu. Yüz binlerce genç erkeğini kaybetti. Batı destekli serbest piyasa “şok terapisi” sayesinde artan yüksek ölüm oranı, düşük doğum oranları ve zorunlu askerlikten kaçan genç erkekler nedeniyle zaten demografik bir kriz yaşıyordu. Bu durum, seferber edilen birlikler ve işçiye ihtiyaç duyan savunma sanayileri ile birleşince iş gücü sıkıntısına yol açtı. Her ne kadar Rusya ekonomisi 2024 yılında yüzde 4.1 büyüme kaydederek ve yaşam standartlarını yükselterek şu ana kadar şaşırtıcı derecede sağlam olduğunu kanıtlamış olsa da, enflasyon yüzde 9.,5, faiz oranları ise sürdürülemez yüzde 21 seviyesinde seyrediyor. Moskova’nın tankları ve zırhlı araçları tükeniyor ve Sovyet döneminden kalma stokları giderek daha fazla eritmek zorunda kalıyor. Ve 1917 Rus devrimlerinin de gösterdiği gibi, savaş yorgunu bir halkın sabrı aniden tükenebilir.
... İşçi Partisi şu ana kadar savunma harcamalarını karşılamak için uluslararası yardım harcamalarını kesti... Bununla birlikte, İşçi Partisinin varlıklı kesimin vergilerini artırmayı reddettiği göz önüne alındığında, savunma harcamalarında yapılacak artışların kamu hizmetleri ve sosyal güvenlik pahasına gerçekleşmesi muhtemel. Araştırmalar ayrıca artan askeri harcamaların özellikle zengin ülkelerde ekonomik büyüme için kötü olduğunu göstermektedir. Sovyetler Birliği de kısmen aşırı savunma bütçesi nedeniyle dağılmıştı.
Starmer, savunma harcamalarının İngiltere’nin krizdeki yaşam standartlarına fayda sağlayacağını öne sürüyor. Buna karşı çıkan Common Wealth adlı düşünce kuruluşu, geçtiğimiz mali yılda Savunma Bakanlığı tarafından harcanan 37.6 milyar sterlinin yaklaşık yüzde 40’ının sadece 10 şirkete gittiğini belirtiyor. Büyük kamu sübvansiyonlarına rağmen, silah endüstrisi İngiliz iş gücünün çok küçük bir bölümünü istihdam ediyor. 1980’lerin başında 400 binden fazla olan istihdam şu anda 134 bin kişiye düşmüş durumda.
Halihazırda kemer sıkma politikaları ve durgunlaşan yaşam standartları nedeniyle radikal sağ partilerin Avrupa genelinde yükselişe geçtiği bir konumdayız. Beyaz Saray’daki aşırı sağcı demagog, zaferini kısmen ABD’li işçilerin ücretlerinin düşmesine borçlu. Almanya’daki son seçimlerde aşırı sağcı AfD oylarını ikiye katladı çünkü Rusya’nın işgalinin ekonomik sonuçları seçmenlere zarar verdi. Mali çöküşten bu yana aşırı sağcı partilere verilen destek istikrarlı bir şekilde arttı: Şu anda Avrupa’da en çok oy alan siyasi grup konumunda. Sosyal harcamalar pahasına askeri harcamaların arttırılması şüphesiz onları daha da ateşleyecektir. Avrupa’nın hayali bir tehdidin peşine düşmesi, asıl yıkımına neden olabilir.
Çeviren: Sarya Tunç
Macron bizi savaş çağına sokmak istiyor
PCOF*
Dramatik bir şekilde sahnelenen bir konuşmada Macron, uzun uzun Avrupa’yı ve Fransa’yı hedef alan “Rus tehdidini” anlattı. Ona göre bu tehdit, Ukrayna’nın işgaliyle başladı ve Rus askeri güçlerinin gelişimiyle yeni bir aşamaya geçti. Grafiklerle desteklediği konuşmasında, “Doğu’dan gelen tehdidi” detaylandırdı.
Macron, Ukrayna’nın direnişini sürdürebilmesi için askeri desteğin devam etmesi gerektiği yönündeki söylemi yineledi ve ateşkesin ancak Rusya’nın lehine olacağını savundu. Trump’ın politikasıyla ilgili sorunu geçiştirerek “ABD’nin bizim yanımızda kalacağına inanmak istiyoruz” dedi. Ancak asıl vurgusu, Ukrayna’nın savunmasını Avrupa’nın üstlenmesi ve her ülkenin ekonomisini, hatta Avrupa Birliği’ni (AB) topyekûn militarizasyona yönlendirmesi gerektiği oldu.
AB ve İngiltere ortaklığında gerekli tüm silahların üretimi için Avrupa çapında ortak finansman, sanayisinin militarizasyon yoluyla yeniden yapılandırılması ve savunma bütçelerinin artırılması gibi konular Macron’un öncelikleri arasında. Kendini bu politikaların büyük düzenleyicilerinden biri olarak gören Macron, uluslararası girişimlerini artıracağını açıkladı.
Bu politikaların nasıl finanse edileceğine dair detay vermekten kaçındı. Sadece vergilerin artırılmayacağını, ancak hükümetin bazı bütçe tercihlerinde değişiklik yapması gerekeceğini söyledi. Bunun için de, daha önce denediği gibi halkın birikimlerine el koyma yöntemlerini gündeme getirebileceğini ima etti. Hatta Fransa’nın nükleer silahlarını bu “Avrupa savunması”nın hizmetine sunmaya hazır olduğunu belirtti.
Macron özellikle “Vatanın size ihtiyacı var” ve “ulusun ruh gücü” gibi söylemlerle zihinlerin seferber edilmesi gerektiğini vurguladı. Sendikaları, siyasi ve toplumsal güçleri bu zihinsel seferberliğe katılmaya çağırdı. Militarizasyona, ekonominin ve toplumun savaşa hazırlanmasına karşı çıkanları ise “yenilgiciler” olarak yaftaladı.
Bu savaş hazırlığı çağrısı, hayat ve çalışma koşullarımıza yönelik büyük saldırıların ve savaş politikalarına karşı çıkan herkesin kriminalize edilmesinin habercisidir.
Bu yüzden her zamankinden daha güçlü bir şekilde kemer sıkma ve savaş politikalarına karşı direnişi büyütmeye, işçiler, emekçiler, gençler ve militarizasyona, emperyalist askeri ittifaklara karşı mücadele eden halklarla dayanışmayı yükseltmeye çağırıyoruz: Savaşa hayır, ittifaklara ve emperyalist askeri bloklara hayır!
*Fransa İşçileri Komünist Partisi
Çeviren: Ali Rıza Yıldırım
Evrensel'i Takip Et