KYK Cevizlibağ kız öğrenci yurdunda asansör düşmesine tepki: O kadar çok ihmal yaşıyoruz ki, adeta hayatta kalmaya çalışıyoruz
Cevizlibağ KYK Atatürk Kız Öğrenci Yurdunda asansörün düşmesine tepki gösteren öğrenciler, yurtta bunun gibi birçok ihmal ve eksikliğin yaşandığını belirterek; “Adeta hayatta kalmaya çalışıyoruz” dedi

Fotoğraf: DHA
Cevizlibağ KYK Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’ndan bir öğrenci
2023 senesinde Güzelhisar Kız Öğrenci Yurdu’nda kalan Adnan Menderes Üniversitesi öğrencisi Zeren Ertaş’ın ölüm haberi, tüm ülkede KYK yurtlarında kalan öğrenciler için ihmallerin tekrar gündeme geldiği ve nitelikli koşullarda barınma hakkının artık bir yaşam mücadelesi konusu haline geldiği gerçeğini bize tüm çıplaklığıyla göstermişti.
Benzer bir ihmal vakası da geçtiğimiz günlerde sorunların bitip tükenmek bilmediği Cevizlibağ Atatürk Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşandı. İstanbul’un en büyük, en çok öğrenci barındıran ve iktidarın övmekten sakınmadığı bu yurtta bir asansör düştü.
Öğrencilerle canımıza mal olabilecek ihmallerin sebebini ve neye işaret ettiklerini, ayrıca çözüm yollarını konuştuk.
İstanbul Üniversitesi 1. sınıf öğrencisi: “Bu gibi ihmalleri o kadar yaşıyoruz ki, yurtta sanki yaşamaya değil de hayatta kalmaya çalışıyormuşuz gibi hissediyorum. Hayatlarımız bu kadar ucuz olmamalı. Hepimiz belli amaçları uğruna yaşadığımız yerden uzaklaştık ve şimdi özel alanımız bile yokken eğitimimize devam etmeye çalışıyoruz” diye olaya tepki gösteriyor. Arkadaşımız, konuşmasında başka bir asansör vakasının daha yaşandığını ve arkadaşlarının teknik personel yeterli olmadığı için yaklaşık 40 dakika içeride beklediğini ekledi.
"Personel eksikliği de ihmallere neden oluyor"
Bu gibi personel eksikliklerinin bir başka yansıması da temizlik sorunu olarak öne çıkıyor. Personelin yeterli izin kullanamaması, uygun çalışma koşullarının olmaması, uzun mesai saatleri, iş yükü gibi doğrudan işe olan motivasyonunu etkileyen koşullar olarak ortaya çıkarkan, iyileştirilmediği müddetçe personelin verimsiz olması kaçınılmaz bir gerçek olarak karşımıza çıkıyor.
"Yemek porsiyonları küçük, yemekler kötü"
Öte yandan öğrencilerin bariz şikayetçi olduğu bir diğer konu yemekler ve yemekhanenin işleyiş şekliydi. Çoğu öğrenci Ramazan ayının da gelmesiyle dışarıda aşırı artış gösteren yemek fiyatları dolayısıyla yurtta verilen 2 öğün yemeği tercih etmek durumundalar. Öğrencilerin neredeyse hepsinin yönelttiği eleştirilerden birisi de yemek porsiyonlarının dikkat çekici ölçüde küçülmesiydi. Bunların yanı sıra yemeklerin, sağlık sorunlarına yol açabilecek denli niteliksiz olduğunu da söyleyebiliriz. Ayrıca yemekhaneden alınacak su, önceden ücretsizken şimdi diğer seçenekler alınmıyorsa ücretli hale getirildi. Yemekhanede yaşanan bu durum, zaten yetersiz beslenme imkanları olan öğrenci için daha dezavantajlı konuma geldi.
"Şu anda hayatta kalmaya çalışıyoruz"
Arkadaşlara bu ihmallerin, denetimsizliklerin neyin göstergesi diye sorduğumuzda, “Halk ses çıkarmıyor, o zaman tasarruf tedbiri kapsamında ellerindeki imkanları da azaltayım şeklinde olduğunu düşünüyorum. Ülkenin geleceği bizim ellerimizde, üstümüzde çok sorumluluk var ama şu an yalnızca hayatta kalmaya çalışıyoruz. Bunu hükümetin kendi ayağına sıkması olarak görüyorum, çevremde çok potansiyeli güçlü insanlar görüyorum ama başarının temelinde sağlık yatıyor, o da bu yurt şartlarında oldukça zor” cevabını alıyoruz.
"Yurtlarda barınan öğrencilerin can güvenliği sağlanayamıyor"
Öğrencilerle konuştukça birbirinden çok bağımsız olmayan pek çok denetim hatasıyla karşılaşıyoruz. Bugün iktidar, özellikle aile yılı politikalarıyla, kadınları denetim altına almayı hedefleyen çeşitli yasa tasarıları önümüze sunuyor. Kız yurtlarında güvenlik gerekçesiyle giriş çıkış saatlerini ve ev izinlerini “denetlemeye” çalışıyor ancak aynı zamanda yurtlarda barınan öğrencilerin can güvenliğini sağlayamıyor.
Evrensel'i Takip Et