Bursa Nilüfer'de kadınlar alandaydı: Haklarımızdan asla taviz vermeyeceğiz
Bursa Nilüfer’de kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ‘Neşemiz Gücümüzden’ sloganıyla yürüyüş yaparak, 'Haklarımızdan asla taviz vermeyeceğiz' dedi.
Nilüfer Belediyesi ve Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi’nin, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ‘Neşemiz Gücümüzden’ sloganıyla organize ettiği etkinlikte, yüzlerce kadın sloganlarla yürüdü.
Nilüfer’de kadınlar, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde ‘Neşemiz Gücümüzden’ sloganıyla yürüyüş yaparak, 'Haklarımızdan asla taviz vermeyeceğiz' dedi.
Nilüfer Kent Konseyi önünden Nilüfer Belediyesi Halk Evi önüne yapılan yürüyüşte açıklamayı Nilüfer Belediyesi Başkan Yardımcısı Serpil Altun okudu.
8 Mart’ın sadece bir kutlama değil, aynı zamanda bir isyan, bir haykırış günü olduğunu ifade eden Altun, “Bugün, tarihin en köklü mücadelesini veren biz kadınların, eşit ve özgür bir gelecek için bir kez daha bir araya geldiği gündür. Biz kadınlar, yüzyıllardır emeğimizle, aklımızla, direnişimizle var olduk. Bizi susturmaya çalıştılar, biz konuştuk! Bizi görmezden geldiler, biz meydanlara çıktık. Bizi yok saydılar, biz birbirimizi bulduk, yan yana geldik, gücümüzü büyüttük. Bugün ülkede kadınların eşitlik talebi, mücadeleleri, hakları bir yanda yasalarla, bir yanda siyasetle, bir yanda baskı ve sansürle engellenmeye çalışılıyor. Kadınların en temel hakları, özellikle de şiddete karşı korunma hakkı yok sayılıyor. İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmek, kadınları devlet eliyle koruması gereken mekanizmaların ortadan kaldırılması demektir! Bugün katledilen her kadın, erkek şiddetini cesaretlendiren politikalardan bağımsız düşünülemez. Ve biz biliyoruz ki, kadınların yaşam hakkı, eşitlik hakkı, özgür yaşama hakkı bir siyasi tercih meselesi değildir. Haklarımızdan asla taviz vermeyeceğiz” dedi.
"Eşit, özgür ve adil bir gelecek ancak bizim mücadelemizle mümkün olacak"
Bu yılın, "Aile Yılı" ilan edildiğini hatırlatarak, peki, bu ne anlama geliyor diye soran Altun şöyle devam etti; “Bu, "aile" adı altında kadınların görünmez emeğinin daha da artması, ev içi yüklerin kadınların omzuna daha fazla yıkılması demektir. Bu, kadınların kamusal alandan, çalışma hayatından, sosyal yaşamdan dışlanması demektir. Biz biliyoruz ki "aile" vurgusu, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini meşrulaştırmak, kadının birey olarak varlığını gölgede bırakmak için kullanılan bir araca dönüşmektedir. Oysa biz, sadece birilerinin "annesi", "eşi" ya da "kızı" olarak var olamayız. Biz, bağımsız kimliklerimizle, hayallerimizle, yeteneklerimizle, haklarımızla buradayız. Kadınların yoksulluğa mahkum edilmediği, şiddetle karşı karşıya kalmadığı, kendi hayatını kendisinin belirlediği bir toplumun inşası için buradayız. Bizler, bu mücadeleyi yüreğimizde taşıyoruz. Her birimiz, bir diğerimizin umudu, gücü, dayanışma eli olmak zorundayız. Bugün buradayız ve yarın da burada olacağız. Eşit, özgür ve adil bir gelecek ancak bizim mücadelemizle mümkün olacak."
“İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz”
Kadın cinayetlerinin münferit olaylar olmadığı vurgusu yapan diyen Nilüfer Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı Nazlı Ünalan, “Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve kadına yönelik şiddeti önlemeye dair eksik kalan politikaların sonucudur. Bu nedenle İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz. 6284 sayılı kanunun etkin uygulanmasını talep ediyoruz” diye belirtti. (Bursa/Evrensel)
Evrensel'i Takip Et