9 Mart 2025 08:58

Erdoğan’ın sahte antiemperyalizmi: ‘Avrupa silahlanıyor, Erdoğan’ın iştahı kabarıyor’

Cihan Çelik
chnclkchn@gmail.com


İstanbul - ABD Başkanı Donald Trump’ın Ukrayna çıkışının ardından Avrupa ülkelerinden peş peşe silahlanma açıklamaları geldi, silah sanayisine 800 milyar dolar kaynak aktarılması gündemde. O günden bugüne Erdoğan ve yandaş medyada Avrupa Birliğine (AB) dönük açıklamalar öne çıkmaya başladı. Erdoğan son açıklamalarında “Avrupa’nın güvenliği Türkiye olmadan olmaz”, “AB üyelik müzakerelerimizin canlandırılmasını bekliyoruz” demişti. Son gelişmeleri gazetemize değerlendiren Emek Partisi (EMEP) İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, silah pazarının Erdoğan’ın iştahını kabarttığını ve bunun için ABD ve AB ile pazarlık yürüttüğünü ifade etti. Bayhan, antiemperyalizm propagandası örtüsü altında yürütülen dış politikanın işçi emekçiler açısından bugüne kadar hiçbir olumlu tarafının olmadığını ve bundan sonra da olmayacağını vurguladı.

‘Silahlanma bütçesi Erdoğan’ın iştahını kabartıyor’

Erdoğan yönetiminin uzun zamandır hem bölge hem Ukrayna politikasında emperyalistler arasındaki çelişkilerden yararlanma siyasetine uygun bir tutum izlediğini ifade eden Bayhan, “Son zamanlarda ABD-Trump yönetimi, Rusya, Ukrayna ve AB üzerinden süren çelişkileri fırsata çevirerek pozisyon almaya çalışıyor. AB ile ilişkileri düzenleme meselesindeki asıl itici güç, AB’nin yaklaşık 1 trilyonu bulan yeni silahlanma bütçesi... Bu bütçe Erdoğan’ın da iştahını kabartıyor. Ekonomik sıkıntılar ve dışa bağımlılıktan kaynaklı yabancı sermaye ihtiyacı da bu pazarlıkçı siyasetin itici gücünü oluşturuyor. Bu trilyon avroluk bütçeyi özellikle de yandaş sermaye çevreleri ile sürdürdüğü Türkiye’deki silah sanayi politikaları açısından pay kapılabilecek önemli bir pasta olarak görüyor. Oradan bir şekilde nemalanacak bir hamle yapmaya çalışıyor. Ayrıca ithalat ihracat sanayi üretimi başta olmak üzere AB’ye ciddi bir bağımlılığı var. Bu durumu, bu bağımlılık ilişkisinden ayrı görmemek gerekir” değerlendirmesinde bulundu.

İktidarın Ortadoğu’daki politikaları, Abdullah Öcalan’ın çağrısı ve Suriye merkezli izlediği politikaları içeride antiemperyalist söylemlerle ‘Oyunlarını bozuyoruz’ diyerek propaganda ettiğini vurgulayan Bayhan, “Erdoğan’ın tamamen sahte bir antiemperyalizmi var” dedi.

‘AB’ye göçmen deposu kartını hatırlatıyor’

Bayhan, Erdoğan’ın “Avrupa’nın güvenliği sadece AB üyeleri ile sağlanamaz. Türkiye de bunun bir parçası olmalıdır” vurgusunun diğer bir yönünde de göç, göçmen ve mülteci sorunu olduğunu, AB’nin önüne Türkiye’nin stratejik konumunu, önemini ve göçmen deposu olmasını kart olarak yeniden hatırlattığını belirtti.

‘Erdoğan Trump’a da mesaj veriyor’

Bayhan, Erdoğan’ın bu çıkışıyla bir taraftan Ukrayna’daki madenleri, zenginlikleri yağmalamayı isteyen diğer taraftan AB’yi daha fazla silahlanmaya teşvik eden Trump’a AB’yle iş birliğini ilerletme üzerinden mesaj gönderdiğine de dikkat çekti: “‘ABD ile yürümekten yanayız ama sen Türkiye’yi dikkate almazsan, ben de AB ile bu işi yapmak üzere girişimlerde bulunurum’ diyor. Bir anlamda ‘Sen kapıyı açmazsan ben başka bir kapıda çöplenirim’ diye bir mesaj olarak da değerlendirmeliyiz. Erdoğan’a göre ideal olan hem ABD hem de AB ile askeri yatırımlar konusunda daha ilerden bir ilişki tutturmaktır. Ama güncel durumda AB ile ABD arasındaki Ukrayna üzerinden yaşanan çelişkiyi görerek iş birlikçiliğini bir kart olarak iki tarafın da önüne koyuyor. Hangisi daha yüksek komisyonu verirse oradan giderim mesajı veriyor. Bunun adına ‘kazan kazan’ siyaseti diyor ama bu, Erdoğan’ın emperyalizmle iş birlikçi, pazarlıkçı siyaset anlayışının Ukrayna üzerinden süren güncel kısmıdır.”

‘Erdoğan’ın bu ülkeyi pazarlamayacağı hiçbir emperyalist ülke yok’

Bu politikaların Türkiye işçi ve emekçi halklarına verdiği zarara vurgu yapan Bayhan, “İşçi ve emekçi halkların çıkarları, beklentileri ve talepleri ile uzaktan, yakından alakası yoktur. Ama tek adam iktidarı ve sermayenin Saray zevatı bunu Türkiye’nin büyümesi Türkiye’nin bölgedeki gücünü artırması, bölgedeki stratejik öneminin emperyalistler tarafından görülmesi ve Türkiye’nin de Ukrayna ve Ortadoğu başta olmak üzere bu nüfuz ve paylaşım mücadelelerinden payına düşeni alıp güçlenmesi, ilerlemesi olarak propaganda edip yutturmaya çalışıyor.

Bu siyaset Türkiye’deki işçi ve emekçilere zarar veren siyasettir. Bunun bütün maliyetini, yükünü işçi ve emekçiler ödemektedir. Düşük ücretle, ülkenin yer altı ve yer üstü kaynaklarının yağmalanması ile, yoksullaşma ve savaş bütçeleriyle fatura hep onlara kesilmektedir.

Komisyonu da başta yandaşlar olmak üzere sermaye sınıfı yemektedir. Bir avuç iş birlikçi büyük sermayedarın, yerli ve yabancı tekellerin, Erdoğan’ın yandaşı sermayedarların -başta Bayraktar Grubu olmak üzere- iş birlikçi sermayenin çıkarlarını korumak; onları daha da zengin etmek ve servetlerini daha da büyütmek için Erdoğan’ın bu ülkeyi pazarlamayacağı, yağmalatmayacağı hiçbir emperyalist ülke yoktur. Son Avrupa Birliği çıkışlarını da özetle bu çerçevede değerlendirmek gerekir” diye belirtti. 

NATO’nun istediği oldu

AKP iktidarı 2025 yılı boyunca savaş sanayisini besleyecek. Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bütçesi ile Cumhurbaşkanlığı kontrolündeki Savunma Sanayii Destekleme Fonu (SSDF) için ayrılan kaynak toplamı 1.6 trilyon TL’yi bulacak. Böylece bütçede NATO tarafından ‘Salık verilen’ savunma harcamalarının GSYH’deki payı artarak yüzde 5.7’ye çıkacak. Türkiye, 2024 yılında savaş harcamalarına 971 milyar TL ayırmıştı. Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü (SIPRI) raporuna göre ise Türk silah şirketleri 2023 yılında yüzde 24 artışla 6 milyar dolarlık satış yaptı.

Evrensel'i Takip Et