9 Mart 2025 08:26

Ramazan, yaşam tarzı ve ‘laiklik’… | Sınıf çatışmasından azade bir laiklik savunusu mümkün değil

AKP’nin kurucu isimlerinden Fatma Ünal Bostan ve Dr. Deniz Parlak ile devletin ramazanla birlikte artan yaşam tarzına müdahalesiyle ilgili Evrensel'e konuştu.

Ramazan, yaşam tarzı ve ‘laiklik’… | Sınıf çatışmasından azade bir laiklik savunusu mümkün değil

Fotoğraflar: Fatma Ünal Bostan (solda), Deniz Parlak(sağda), Evrensel

Gözde Tüzer
gozdetuzer@gmail.com


Ramazan ayında sıkça gördüğümüz “Oruç tutmadığı için linç edildi” başlıklı haberler, yerini “Ramazanı kutlamadığı için gözaltına alındı” haberlerine bırakarak devletin de müdahalesini gözler önüne serdi. “Laiklik” son zamanların en tartışılan konularından biri. Bu durumun toplumsal kültürde yarattığı derin izler de var. “Yaşam tarzına müdahale” ve “laiklik” ile ilgili mücadele ederken sadece tek bir kesimin sorunu olarak algılanması yaşananların diğer tarafı… Peki bugün devlet tarafından nasıl bir müdahale var? Bununla nasıl mücadele edilebilir?

‘İnanç özgürlüğünü korumuyor, ona zarar veriyor’

AKP’nin kurucu isimlerinden Fatma Ünal Bostan, Türkiye’nin pek çok meselede olduğu gibi bu konuda da bir uçtan diğer uca savrulmasının sonuçlarını yaşadığını söyleyerek “Laiklik ilkesi uzun yıllar Türkiye’de varlık sebebinin tam tersi anlamına gelecek şekilde uygulandı. Bu çerçevede, bazen ‘militer laiklik’ veya ‘radikal laiklik’ olarak isimlendirebileceğimiz anlayış ve uygulamalar nedeniyle benim de içinde yer aldığım başörtülü kadınlar eğitim, çalışma ve siyaset hayatından dışlandı” dedi.

Bostan “Şimdi de laikliği ihlal eden uygulamaların sonuncusu olarak, şirket çalışanlarına ‘ramazan tebriki’ mesajı atılması, şirket içi iletişim ve kutlama günleri ile ilgili, yani şirketin iç işleyişiyle ilgili bir konu, bu mesajın gönderilmesine karşı çıkan şirketin CEO’su Cem Köksal hakkında din ve ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesi ile ceza davası açılması hatta bu nedenle gözaltına alınması ile karşılaştık. Bu konu özelinde bu tür tedbirlerin inanç özgürlüğünü korumak bir yana ona zarar verdiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

‘Devletin taraf olduğu aşamadayız’

Siyaset Bilimci Dr. Deniz Parlak ise bu yaşananların toplumu bir bütün olarak İslamileştirme stratejilerinin ulusal basına yansıyan birkaç örneği olmalarının ötesinde, çoklu bir tartışmayı gerektirdiğini söyledi. Parlak “Her şeyden önce Türkiye’de laiklik, cumhuriyet tarihi boyunca hiçbir zaman ilkokul sıralarında ezberlediğimiz biçimiyle ‘Din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması’ anlamına gelmedi ya da başka bir ifadeyle devlet hiçbir zaman dine tarafsız olmadı. Ancak artık AKP Türkiye’sinde tarafsızlığın değil, bizzat devletin taraf olduğu bir aşamadayız” dedi.

Laik eğitim ve yaşam yürüyüşü

Fotoğraf: Evrensel

‘Elit kesimler’ ve ‘üst sınıflar’ ile mi sınırlı?

AKP’nin yıllarca laikliğin belirli elit kesimlerin ve üst sınıfların talebi olduğu algısı yaratmak için uğraştığına dikkat çeken Parlak, “Oysa ki, bugün anaokullarında düzenlenen hac etkinliğinden, üniversitelerde tarikat yurtlarına gitmeleri için yolları kesilen öğrencilere, yasaklanan tiyatro oyunlarından ucube sayılan heykellere, fiili olarak engellenen kürtaj hakkından mülakat sınavına oruçlu girmediği için cezalandırılan sağlık çalışanına kadar eğitim ve kültür başta olmak üzere yaşamımızı çepeçevre saran politik hamlelerle kuşatılmış durumdayız” dedi.

‘Muhalefet açığa çıkarmaya odaklanmalıdır’

İktidarın, dini toplumu yalnızca kutuplaştırma amacıyla işlevlendirmediğini, aynı zamanda İslami sermayeyi yeni iktidar blokunun bileşeni olarak desteklediğini söyleyen Parlak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Dolayısıyla, toplumsal muhalefet AKP iktidarı ve Erdoğan rejimiyle yapılan düzenlemeleri, verilen ihaleleri, yerel yönetimler aracılığıyla sağlanan destekleri yani bir bütün olarak kaynak transfer mekanizmalarını açığa çıkarmaya odaklanmalıdır. Yalnızca ulusal basına ve kamuoyuna yansıdığı kadarıyla bilinen çocuk istismarlarının, kız çocuklarının erken yaşta evlendirilmesinin, dini eğitim adıyla yaşanan şiddetin normalleştirildiği düzene karşı, bilime ve laik eğitime duyulan güveni arttırmaya odaklanmalıdır. Tarikatların ve cemaatlerin o güç ilişkilerinde sivil toplumcu görünüm ile sundukları ‘hayırsever’ hizmetlere ve bunlara dar gelirli geniş kesimlerin duydukları ihtiyaçları bu toplumun özgül koşullarını görerek değiştirmeye yönelmelidir. Aksi durumda, siyasetin gündeminde olmayan laikliğin bir toplumsal ihtiyaç olduğunun görülmesi sınırlı bir taban bulmaya devam edecektir. Sonuç olarak, sınıf çatışmasından bağımsız, yoksulluktan azade bir laiklik savunusu mümkün değil.”

Son 5 yıldan bazı örnekler     

  • Mart 2025’te ramazan kutlaması e-postasına “Şirket olarak dinden bağımsız bir duruşumuz var” dönüşü yaptığı için Zorlu Holding CEO'su em Köksal gözaltına alınıp adli kontrolle serbest bırakıldı.
  • Şubat 2025’te Kadıköy Meslek Lisesi idarecilerine Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından mesaj yoluyla iletilen talimatta, idarecilerden okullarında oruç tutmayla ilgili öğrencilerin listesinin tutulması istendi.
  • Mart 2024’te Komedyen Cem Yılmaz, ramazanda içki içtiği anları yayımladığı için sosyal medyada linç edildi.
  • Nisan 2022’de İstanbul Atilla Uras Anadolu Lisesi Müdürü, “Çeşitli mazeretlerle oruç tutamayan personelin yiyecek, içecek ihtiyaçlarını mutfakta gidermelerini, oruç tutmayan öğrencilerin ihtiyaçlarını kantin bölümünde gidermelerini” istedi.
  • Nisan 2022’de ramazan ayında Pegasus çalışanının sosyal medyada eğlendiği fotoğrafları paylaşması sonrası soruşturma başlatıldı. Çalışanlar işten çıkarıldı, paylaşımı yapan çalışanların bir kısmı yurt dışına yerleşti.
  • Mayıs 2019’da CHP'li vekilin su içmesi sonrası, AKP'li vekil, “Ramazana saygı gösterin” diye tepki gösterdi.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Sermaye için iş birlikçi pazarlık

Ekonomide sıkışan Erdoğan yönetimi; ABD Trump yönetimi ile Ukrayna konusundaki çelişkiyi fırsata çevirmek için Avrupa Birliği ile pazarlıkta. Hedefte Erdoğan iktidarının arkasındaki sermaye güçlerinin, yerli ve yabancı tekellerin iştahını kabartan AB’nin 800 milyar avroluk silahlanma pastası var. “Antiemperyalizm” diye pazarlanan bu adımlar emperyalistlere bağımlılığı daha da artıracak, fatura emekçilere çıkacak.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
İktidar yoksullaştırdığı halkın imdadına yetişen kent lokantalarından rahatsız. Kent lokantasını öven Vedat Milor’a soruşturma açıldı.

Evrensel'i Takip Et