Geçmişi unutmuyor, geleceği kazanmak için birleşiyoruz!
8 Mart’ta dünyanın her tarafındaki kadınlar hak ve özgürlük mücadelesi için seslerini yükseltiyor.

Fotoğraf: Evrensel
Eylül KALKAN
Kayseri
Her yıl olduğu gibi, kadınlar bu yıl da 8 Mart’ta dünya genelinde hak mücadelesi ve özgürlük için seslerini yükseltiyor. Bugünün kitlesel bir karşılık bulmasının arkasında, kadınların her geçen gün daha fazla mücadeleye iten bir dizi toplumsal ve siyasal olay bulunuyor. Kadınlar, bu koşullarla başa çıkmak için bir araya gelme ve haklarını savunma gerekliliğini biliyorlar. Yasal haklarının yanı sıra yaşamları üzerinde daha fazla söz sahibi olabilmek için de mücadele ediyorlar. Sokaklarda sadece geçmişin acılarını anmakla kalmıyor, aynı zamanda umutlarını, mevcut ve gelecekteki endişelerini de dile getiriyorlar. Ancak dünya genelinde kadınların karşılaştığı engellerin boyutu hâlâ oldukça büyük. Birçok yerde geleneksel anlayışlar ve ekonomik zorluklar nedeniyle kızların eğitim alması engelleniyor. Her türlü şiddet olgusu, cinsel saldırı, erken yaşta evlilik ve eğitimde fırsat eşitsizliği gibi sorunlarla karşılaşıyoruz ve bu durum hayattan soyutlanmaya yol açıyor.
Bugün dünyanın her tarafındaki kadınlar çeşitli sektörlerde önemli roller üstleniyor. Her ne kadar istihdam oranında artış olsa da kadınlar eşit ücret, iş güvenliği ve yoksun bırakıldıkları kalıcı haklarını talep ediyorlar. Bu durum, kadınların emeklerinin ucuzladığı bir iş gücü piyasasının varlığını ortaya çıkarıyor. İş gücü piyasasındaki bu ucuzluk, toplumsal cinsiyet rolleriyle de yakından ilişkili. Geleneksel olarak kadınlara atfedilen ev içi sorumluluklar ve bakım yükümlülükleri, kadınların iş hayatına katılımını zorlaştırmaktadır. İşverenler, kadınların bu sorumluluklarını gerekçe göstererek kadınları daha düşük ücretlerle veya daha güvencesiz pozisyonlarda çalıştırmayı tercih edebiliyor. Bu mesele yalnızca kadınların meselesi değil, toplumsal eşitlik ve adalet arayışındaki herkesin meselesidir.
Kazanmanın yolu birliğimizden geçiyor!
Kendi alanlarımızda yürüteceğimiz bu birliktelikler, üniversitemizde CİTÖB (Cinsel Tacizi Önleme Birimi) gibi mekanizmaları var etmemize olanak sağlayabilir. İstanbul Üniversitesinde kadınların ortak mücadelesi, kayyum rektörlüğün bütün önleme girişimlerine rağmen kazanılmış ve devam ettirilmiştir. Kazanılmış haklarımıza bile saldırıların olduğu bugünlerde, elimizden alınan İstanbul Sözleşmesinin yeniden kabul edilmesinin de, taciz, tecavüz ve cinayetlerin karşısındaki cezasızlık düzeninin son bulmasının da, üniversite ve liselerimizde CİTÖB’ün kazanılmasının yolu da bizim birlikteliğimizden geçiyor. CİTÖB’ün kazanılması yalnızca bir mekanizma yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda bu mücadeledeki kararlılığımızı ve dayanışmamızı da kolaylaştıracaktır. Birlikte olduğumuzda daha güçlü olacağımız ve tüm bu mücadelelerin daha sağlam temeller üzerine inşa edileceği bir gerçektir. Bizler bu mücadele yalnızca 8 Mart özelinde sınırlı kalmasın; kadınların hakları her gün savunulsun, toplumsal yapıda kalıcı değişimler sağlansın istiyoruz.
Evrensel'i Takip Et