10 Mart 2025 14:57
/
Güncelleme: 15:02

İHD R Tipi'ndeki yaşanan ihlalleri açıkladı: İnfaz rejimi ciddi bir hasta mahpus sorunu yaratıyor

Ankara – İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishane Komisyonu, R Tipi kapalı cezaevleriyle ilgili ihlal raporunu düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Genel merkezde yapılan toplantıda raporu açıklayan İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi Nuray Çevirmen, İHD gönüllüsü avukatların, 19 Eylül 2024'te Metris, 20 Eylül 2024'te Menemen ve 25 Ekim 2024'te Elazığ R Tipi cezaevleri ziyaret edilerek raporun oluşturulduğunu belirtti.

Nuray Çevirmen, R Tipi Cezaevlerinde tespit edilen hak ihlallerini maddeler halinde şu şekilde açıkladı:

  • 19.09.2024 tarihinde Metris R Tipi A Blokta kalan iki mahpus ile yapılan görüşmelerde durumunun ağır olduğuna dair bilgi verilen MS hastası Abdülkadir Kuday kısa bir süre sonra 02.10.2024 tarihinde yaşamını yitirdi. Abdulkadir Kuday tüm tahliye talepli başvurulara rağmen serbest bırakılmamıştı.
  • Metris R Tipi Kapalı Hapishanesi C Blokta kalan mahpus tarafından verilen bilgiye göre; “Hapishanede birçok ölüm olayı yaşandığı, mesela A.K.  ve  Y.D.'nin  öldüğü, Y.D.'nin  ciddi psikolojik sorunları olmasına rağmen hapiste tutulduğu, dişleri olmadığı için boğazına yiyecek kaçtığı ve öldüğü” aktarılmıştır.
  • TİHEK’in Menemen raporunda; 18.04.2019 tarihi ile 28.09.2021 tarihi arasında 25 mahpusun öldüğü bilgisi yer almış, ölümlerin neden kaynaklandığı, bu ölümlerle ilgili bir inceleme yapılıp yapılmadığı, ölümlerde sağlığa erişim yönünden bir ihlal olup olmadığı sorgulanmamıştır. Söz konusu hapishanelerin kapasitesi ille birlikte değerlendirildiğinde sözü edilen ölüm sayısı oldukça yüksektir. Diğer R Tipi hapishanelerdeki ölüm sayıları ise belirtilmemiştir.
  • İçme suyu ihtiyaçlarını karşılamak için kantinden almak zorundalar.
  • Metris R Tipinde odalarda ısıtma ve havalandırmanın yetersiz olduğu; yaz aylarında sıcaklardan korunmak için kantinden vantilatör satın alabildikleri, ancak hepsi hasta olduğu için pervaneyi tam randımanla kullanamadıkları; pencerelerin sadece üst kısmının üste doğru yarım açılır şekilde yapıldığı ve önlerinde sık teller olduğu aktarılmıştır. Havalandırmanın alt katta olduğu, üst katta olanların havalandırma çıkmakta zorluk çektikleri ve yatağa bağımlı olanların çıkamadıkları, havalandırmaya çıkmak için hasta bakıcılara ihtiyaç duyulduğu ve personel sayısının azlığından dolayı ya talep etmedikleri ya da sınırlı şekilde çıkabildikleri aktarılmıştır.
  • Elazığ R Tipinde sürekli doktor değişikliği nedeniyle kendileriyle ilgilenilmediği, gündüz 2-3 tane hasta bakıcı olduğu ancak sağlık çalışanlarından 24 saat destek alamadıkları; sağlık personeli ve hekim tarafından her sabah ziyaret edildiği; ilaçların düzenli yazıldığı, ancak düzenli verilmediği aktarılmıştır.
  • Mahpusların, genellikle günlük temizliklerini kendilerinin yapmaya çalıştıkları; sabun vs. temizlik malzemelerini idarenin vermediği, kantinden satın aldıkları; nevresim çarşaf gibi şeyleri genellikle ailelerin getirdiği, çamaşırlar temiz yıkanmadığı için mahpuslar tarafından eğer sağlık durumları uygunsa çamaşırlarını leğende yıkamak ve banyoda kurutmak zorunda kaldıkları; hasta bakıcıların işleri yoğun olduğundan bu konuda yardım isteyemedikleri” aktarılmıştır.
  • Tuvalet ve banyo mahallerinin tekerlekli sandalye ile girilmeye uygun olmadığı aktarılmıştır.
  • Kurs, sohbet, atölye, spor imkânının olmadığı, yalnızca Metris R Tipinde kısıtlı olarak satranç odasına götürüldükleri aktarılmıştır.
  • Kimi mahpuslar tek başlarına tutuluyor ve ağırlaştırılmış müebbet hükümlüsü olan mahpuslara R Tiplerinde de ağırlaştırılmış müebbet infaz rejimi uygulanıyor.”

Sonuç ve talepler

Nuray Çevirmen, yaşanan hak ihlallerinin derhal sonlandırılmasını talep ederek, sonuç ve taleplerini şöyle açıkladı:

  • Psikolojik açıdan bakıldığında, hapishane ortamı bireylerin ruh sağlığı üzerinde derin yaralar açabilir. Sürekli stres ve güvensizlik duygusu, zihinsel dengeyi bozabilir ve anksiyete, depresyon gibi rahatsızlıkları tetikleyebilir. Sosyal bağların kopması ve aileden uzak kalmak, yalnızlık hissini güçlendirir. Bu durum, özellikle uzun süreli hapis cezalarına çarptırılmış kişiler için daha yıkıcı olabilir. Dahası, hapishanelerde karşılaşılabilecek şiddet veya zorbalık gibi travmatik deneyimler, bireylerin psikolojik dayanıklılığını ciddi ölçüde zedeler.
  • Menemen ve Metris R Tipi Kapalı Hapishaneleri ilk yapılışlarında engelli ve hasta mahpusların ihtiyaçlarına göre yapılmamış ve daha sonra kullanım amacına uygun hale getirilmeye çalışılsa da eksiklikleri devam etmektedir ve bu halleri ile ileri yaşta, hasta ve engelli mahpusların kalmalarına uygun değildirler.
  • R Tipi Hapishanelerin BM Mandela Kuralları ile uyumlu olmamasının yanı sıra esasında Türkiye’deki infaz rejiminin Mandela Kuralları ile uyumlu olmadığı, mahpusu çürütmeye dönük özellikler barındırdığı bu nedenle de mahpuslarda kronik hastalıkların hızla ilerlediği ve çok ciddi bir hasta mahpuslar sorunu yarattığı bilinmektedir. Hali hazırda İHD verilerine göre en az 1517 sayıdaki hasta mahpusun varlığı gözetildiğinde mevcut 3 adet R Tipi ile bu sorunla baş etmenin mümkün olmadığı anlaşılacaktır.
  • Türkiye’de hasta mahpuslar ile ilgili sorunların çözülebilmesi için 5275 sayılı İnfaz Kanununun 16. maddesinin 3.fıkrası ile 6.fıkrasında değişiklik yapılarak adli tıp kurumunun tekel yetkisi kaldırılmalı ve toplum güvenliği bakımından tehlikeli görülen hasta mahpusların tahliyesini engelleyen hükmü ortadan kaldırılmalıdır.
  • Yine 5275 sayılı İnfaz Kanununun 25.maddedeki ağırlaştırılmış müebbet hapis hükümlülerinin infazına ara verilemeyeceğine dair hüküm kaldırılmalıdır.
  •  5275 sayılı infaz kanunu TMK kapsamında olanlar ile olmayanlar ayrımı yaparak TMK kapsamındaki mahpusların ağır hastalıklı olmaları halinde bile tahliyelerini engellemekte ve böylece ağır hasta mahpus sorununu kronik hale getirmektedir. Bu sorunu çözmek için R Tipi Hapishane modeline geçilmesi çözüm değildir.
  •  Avrupa Cezaevleri Kuralları, “Özgürlüğünden yoksun bırakılan her bireye, insan haklarının gerektirdiği şekilde saygılı davranılmalıdır” şeklinde başlar ve 102. maddesi, “Özgürlükten yoksun bırakılmanın kendisi bir ceza olduğu için, hükümlü mahpuslara uygulanan rejim, hapsedilmenin doğasında var olan sıkıntıları daha da ağırlaştırmamalıdır” ifadesini içerir.  Hastalıkları sebebiyle hayatlarını tek başına idame ettiremeyen mahpuslar için tedavilerinin yapılması için hastanede olmaları gerekirken hapishanelerde olması ikincil bir cezalandırmaya neden olmaktadır.
  • Toplumsal bir varlık olan insanın, uzun süreler bir mekâna kapatılması ve ağır koşullar altında tutulması doğasına aykırıdır. Mahpusun akıl, ruh ve beden sağlığının korunabilmesi amacıyla insanın gündelik yaşamında ihtiyaç duyduğu koşulların bir bütün olarak sağlanmasını esas alan bir yaklaşım ile hapishaneler tasarlanmalıdır. Kişisel ihtiyaçlarını karşılayamayan veya karşılamakta zorlanan, bakıma ihtiyacı olan, hapishane koşullarında hastalığı ağırlaşan ve tedavi edilmesi gereken ağır hasta mahpuslar hapishanelerde tutulmamalıdır. İnsan haklarının ve evrensel hukuk normlarının gereği olarak, hastalığı ilgili sağlık birimleri tarafından tespit edilen hasta mahpusun sevk edilmesi gereken yer R Tipi hapishane değil, tam teşekküllü hastaneler veya ailelerinin yanı olmalıdır." (MA)

Evrensel'i Takip Et