Özelleştirmelerin işçiye faturası ölüm ve düşük ücret
Özelleştirmelerle ücretler düşüyor ya da ödenmiyor, gerekli işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmadığı için iş cinayetleri artıyor.

Fotoğraf: Damla Kırmızıtaş/Evrensel
Çayırhan Termik Santrali ve Maden İşletmesi 7 Mart’ta 20 milyar TL karşılığında Akçadağ İnşaat Enerji Madencilik Anonim Şirketine satıldı. Bugüne kadar özelleştirilen kurumlarda yaşananlar ise önemli bir gerçeği ortaya koyuyor: Ücretler düşüyor ya da ödenmiyor, gerekli işçi sağlığı iş güvenliği önlemleri alınmadığı için iş cinayetleri artıyor.
Yatağan Termik Santrali ve santrale bağlı maden işletmesi 2014 yılında özelleştirilmişti. Santral ve maden 928 milyon dolara, bugün Aydem Holding çatısı altındaki Elsan Elektrik tarafından devralındı. Şirket geçtiğimiz yıl yüzlerce işçiyi madenin santrale yetmediği ve santralin düşük kapasiteyle çalıştırılacağı bahaneleriyle işten çıkardı. Ardından 500’e yakın işçinin işten çıkarılacağı duyurusu karşısında işçilerin direnişe geçme hazırlıkları başlayınca işten çıkarmalara son verildiği duyuruldu.
Güvencesizlik ve hak kayıpları
İşçiler işten çıkarmaların Aydem Enerji’nin bölgede yeni maden arama ruhsatları almak amacıyla koz olarak kullandığını belirtiyor. Yeni dönem toplu iş sözleşmesi konusunda işçilere işten çıkarmaların yaşandığı dönemle aynı bahaneler sunulurken şirket iptal edilen iki maden arama ruhsatını yeniden elde etme girişimlerine ve maden çıkarma yatırımlarına devam ediyor. İşçiler özelleştirme kararının ardından başta iş güvencesizliği artan hak kayıpları ve düşen ücretlere vurgu yapıyor.
Doruk Madenciliğe ait Yunus Emre Termik Santrali, 2019 yılında TMSF’den 3.3 milyar TL karşılığında devralındı. Maden ve termik santral işçileri Doruk Madenciliğe devrin tamamlandığı 2022 yılından beri ücretlerini düzenli alamadıklarını belirtiyor. İşçiler 2023 yılında alacakları için madene kapanarak açlık grevi yapmış, eylem Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’dan aldıkları sözle son bulmuştu. 2024 aralık ayından beri ücretlerini alamayan işçiler toplu bir şekilde işletmeden istifa ederek alacaklarını haklı fesih yoluyla hukuki kanallardan almaya çalışacaklarını ifade ediyor.
Acı bir deneyim olarak Soma
Türkiye işçi sınıfı özelleştirmenin en acı sonuçlarından birini 301 işçinin yaşamını yitirdiği Soma Katliamı’yla deneyimledi. Katliama “özelleştirme sonrası üretimde aşırı kâr hırsı, taşeronlaştırma politikaları, dayıbaşı sistemi, yetersiz işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri, yasa ihlalleri ve denetim eksikliklerinin” neden olduğu ortaya çıktı.
Katliamdan iki yıl sonra bir rapor hazırlayan Türk Sosyal Bilimler Derneği, “Facianın ardındaki en önemli neden 2000’li yıllarda ivme kazanan özelleştirme ve piyasalaştırma süreçleridir, Madenlerdeki ölümcül düzeyde güvencesiz çalışma koşullarına razı olacak kadar yoksullaşma sürecidir. Soma’daki faciayı ortaya çıkaran iş örgütlenmesi ve üretim süreci, üç boyutun (iktisadi, siyasi ve ideolojik) bir arada etkisiyle oluşan bir emek rejimi içinde gerçekleşmiştir” tespitlerinde bulunmuştu.
Özelleştirmelerin yüzde 90’ı AKP döneminde yapıldı
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) verilerine göre, ülkede özelleştirmelerin yüzde 90’ı, 63.8 milyar dolar karşılığında AKP döneminde yapıldı.
Özelleştirme uygulamalarının temelleri 24 Ocak Kararları ve 12 Eylül ile atıldı. AKP döneminde gerçekleşen özelleştirmeler ANAP ve Özal dönemine göre daha yoğun oldu. Özal-ANAP döneminde başlayan özelleştirme uygulamaları hem yargıdan hem de sendikalardan gelen tepkiler sebebiyle planlanan hızda gerçekleşemedi. Ancak AKP hükümetlerinde kamunun tasfiyesi, özelleştirme ve taşeronlaşma en yoğun ve kapsamlı döneme ulaştı.
1986 yılından bugüne (2023) özelleştirme uygulamalarının toplam miktarı 71.3 milyar dolar düzeyinde oldu. 1986-2002 arası (ANAP ve koalisyon) dönemde toplam 8 milyar dolarlık özelleştirme gerçekleştirilirken AKP döneminde özelleştirmelerin tutarı 63.8 milyar dolar düzeyine ulaştı.
Özelleştirmeler tesis ve işletme devri, otel ve sosyal tesislerin satışı, taşınmazların satışı, kamu kuruluşlarının hisseleri ve devri şeklinde çeşitli uygulamalarla gerçekleştirildi. ANAP döneminde (1983-1992) özelleştirmeler toplam özelleştirmelerin yüzde 1’ine, koalisyon Hükümetleri (1992-2002) döneminde yüzde 10’una, AKP hükümetlerinde döneminde ise yüzde 90’a ulaştı.
Özelleştirmelerden elde edilen kaynağın yüzde 30’u (20.4 milyar dolar) kamuya aktarılmadan sermaye iştirakleri, verilen krediler, çalışanlara yönelik iş kaybı ve özelleştirme sonrası tazminatları ile emeklilik primi ödemelerine yapıldı. Uygulamaların yüzde 70’i (50 milyar dolar) Hazine ve Kamu Ortaklığı Fonu’na aktarıldı.
Satılan 220’den fazla kamu kuruluşunun arasında Sümerbank, Tekel, TÜPRAŞ, SEKA, İSDEMİR, Kardemir, Eti Maden İşletmeleri, Petkim, Telekom, çimento fabrikaları, Petrol Ofisi, TÜGSAŞ (Gübre Fabrikaları), şeker fabrikaları yer aldı. (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et