11 Mart 2025 16:55

Edremit'te İklim Kanunu'na tepki: Sermayenin değil halkın iklim kanununu istiyoruz

Edremit’te İklim Kanunu’na tepki gösteren kitle örgütleri şirketlerin çıkarı için hazırlanmış kanunun meşru olmadığını belirterek; “Sermayenin değil halkın iklim kanununu istiyoruz" dedi.

Edremit'te İklim Kanunu'na tepki: Sermayenin değil halkın iklim kanununu istiyoruz

Fotoğraf: Evrensel

Balıkesir – Edremit Demokrasi Platformu ile Kazdağı Doğal ve Kültürel Varlıkları Koruma Derneği Altınoluk Cumhuriyet Meydanı'nda yaptıkları ortak açıklamada İklim Kanunu’na tepki gösterdi. Açıklamada tamamen şirketlerin çıkarı için hazırlanmış ve iklim adaletini gözetmeyen kanun düzenlemesinin meşru olmadığı belirtilerek; “Sermayenin değil halkın iklim kanununu istiyoruz” denildi.

“İklim politikaları doğayı ve toplumu değil, sermayeyi korumak üzerine inşa edilmektedir”

Halktan uzak bir şekilde, kapalı kapılar ardında 2020 yılından beri devam eden hazırlık çalışmaları sonrası iktidar tarafından Meclis'e sunulan 'İklim Kanun Teklifi'nin, Çevre Komisyonu'ndan alelacele geçtiği ve yarın TBMM Genel Kurulu'na gelmesinin beklendiği ifade edilen açıklamada; “Ülkemizde iklim politikaları maalesef doğayı ve toplumu değil, sermayeyi korumak üzerine inşa edilmektedir. Ticari kaygılarla yürütülen her yasal değişiklik, şirketlerin dereleri kurutmasına, tarım arazilerini yok etmesine; bölgelerin ormansızlaştırılmasına, soluduğumuz havanın kirletilmesine neden oldu. İşçiler haklarını alamadı, kadınlar kamusal alanlardan uzaklaştırıldı, çocuklar hasta doğdu, insanlar göçe zorlandı. Yaban hayatı yok edildi” denildi.

“Kanun teklifi iklim krizini önlemeye yönelik hazırlanmamıştır”

Çıkarılmak istenen kanun teklifinin de iklim krizini önlemeye yönelik olarak hazırlanmadığının altı çizilen açıklamada; “Aksine; havamızı, suyumuzu, toprağımızı, yaşamımızı yok ederek bütün bunları bizlere yaşatan, durmak ve doymak bilmeyen şirketlerin ihtiyaçları doğrultusunda hazırlanmıştır. İklim krizine neden olan politikalardan vazgeçmeyi içermeyen ve iklim krizinin etkilerini önlemeye yönelik politikalar barındırmayan kanun gerçek bir iklim kanunu değil, ticaret kanunudur. Görüşülecek olan iklim kanun teklifi, şirketlerin ihtiyaçları için, ihracat sırasında karşılaştıkları engelleri aşmaya yönelik hazırlanmıştır. Suyun ambalajlanıp sıradan bir mal haline getirilmesinden sonra; şimdi de sıra bir diğer hayati madde olan havanın alınır-satılır hale getirilmesine gelmiştir” ifadelerine yer verildi.

“Şirketlerin çıkarı için hazırlanmış kanun teklifi meşru değildir”

“Halkın katılımını içermeyen, bilimden uzak, doğanın ve toplumun yararını gözetmeyen, tamamen şirketlerin çıkarı için hazırlanmış ve iklim adaletini gözetmeyen bir kanun düzenlemesi bizler için meşru olamaz” denilen açıklamada şöyle denildi; “ Yaşamı, doğayı, iklim adaletini ve insan haklarını savunan, katılımcı bir süreçle hazırlanacak gerçek bir İklim Kanunu istiyoruz. Halkın İklim Kanununu istiyoruz. TBMM Genel Kurulunda tasarı acilen geri çekilerek, sivil toplum kuruluşlarının ve bilim insanlarının görüş ve önerileri ile bilimi, iklim adaletini ve toplumsal ortak faydayı önceleyen bir perspektife uygun olarak yeniden yazılmalıdır.”

Halkın iklim kanunu için talepler

Açıklamada Halkın İklim Kanunu için talepler şöyle sıralandı:

  • Ticaret kanunu değil, doğa, yaşam ve toplum için iklim kanunu olmalıdır: Öncelik sermayenin değil, doğanın ve toplumun ortak geleceği olmalıdır.
  • Kömürden ve fosil yakıtlardan çıkış için net bir plan ortaya konulmalıdır: İklim krizine yol açan kömür ve diğer fosil yakıtlar, enerji denkleminden aşamalı ve planlı bir şekilde çıkarılmalıdır.
  • Emekçiler için adil bir geçiş planlamalıdır: Fosil yakıtsız bir ekonomiye dönüşümün bedeli emekçi halkın sırtına yüklenmemeli, toplumun tüm kesimlerinin insan onuruna yaraşır bir geleceğe sahip olması garanti altına alınmalıdır.
  • İklim adaleti perspektifiyle tasarlanmalıdır: Eşitsizliği besleyen kapitalist ekonomi-politik rejimin neden olduğu iklim krizine bağlı hak kayıpları adalet düzlemi içerisinde giderilmelidir.
  • Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamalıdır: İklim krizi risklerine eşit maruz kalınmadığı hesaba katılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliği yaklaşımı benimsenmelidir.
  • Halk sağlığını güvence altına almalıdır: Tüm doğa, canlılar ve toplum için sağlıklı yaşam hakkını güvence altına alacak düzenlemeler yapılmalıdır.
  • Üst ölçekli ekosistem planlaması yapmalıdır: Ekosistemler plansız ve kâr odaklı madencilik, enerji, sanayi, endüstriyel tarım ve hayvancılık projeleri ve yapılaşma baskısından kurtarılmalı; ormanlar, sulak alanlar, denizler ve kıyılar rant ve talana karşı korunmalıdır.
  • İklim değişikliğine uyum politikaları geliştirmelidir: İklim afetlerine dirençli kentler ve kırsal yerleşimler yaratılmalı, afet eylem planları, gıda ve su politikaları iklim krizi gerçekliği dikkate alınarak hazırlanmalıdır.
  • Halkın katılımı sağlanmalı ve hesap verebilir olmalıdır: İklim Kanununun halkın nezdinde meşruluğunun sağlanabilmesi için tüm politika yapım süreçleri katılımcılığa ve hesap verebilirliğe açık olmalıdır.
  • İklim suçlarına karşı denetim ve yaptırım içermelidir: Kamu idaresinin yanı sıra, kamu yararına çalışan meslek örgütlerinin de katılımıyla şeffaf ve hesap verebilir bir denetim mekanizması oluşturulmalıdır. (Evrensel)

EVRENSEL'İNMANŞETİ

Metal tokat

Metal tokat

Renault işçileri, yaşadıkları sorunlar karşısında patronların yanında duran şube yönetimine karşı harekete geçti: Delege sayısının 3 katı aday çıktı, seçimlere katılım rekoru kırıldı, şubenin belirlediği adaylar geride kaldı. 200 bin metal işçisini ilgilendiren MESS grup sözleşmesi öncesi Metal Fırtına’nın amiral gemisi Renault’da yapılan seçimler sendikal bürokrasiye tokat oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
12 Mart 2025 - Sefer Selvi

Evrensel'i Takip Et